Ana içeriğe atla

500.000 TL Hibe Mi var?

Bu yazı ile birlikte yavaş yavaş mali tablo analizine başlıyoruz.

İlk olarak belirtmeliyim ki; gelir gider tablosu gerçeği yansıtmadığı şüphesi taşıyor.

İstanbul Tayfası'ndaki kardeşlerimiz sormuşlar, gelir ve giderler nasıl oluyor da kuruşu kuruşuna aynı oluyor diye? Bu soruyu yanıtlamakla başlayayım. Gelir gider tablosu denk olmak zorundadır. Ancak bu, gelir kadar gider yapılır anlamına gelmemektedir. Gelir ile gider arasında oluşan fark kadar kar ya da zarar yazılarak denklik sağlanır. Muhasebenin en temel ilkelerinden biridir bu. Gelir gider tablosunda kar zarar kaleminin olmaması şüpheyi doğuran ilk unsur.

İkinci husus daha ilginç. Gelir gider tablosuna göre 4 Haziran 2011 tarihinden sonra yöneticiler kulübe 921.288,24 TL para aktarımında bulunmuşlar. Bu da gelir olarak yazılmış. Aynı mali tabloya göre yönetim kurulu aktardığı bu paradan 424.200 TL'lik kısmını 10 aylık dönemde geri almış. Yani nette yönetim kurulu kulübe 497.088,24 TL cebinden para aktarmış. Biz buna kabaca 500.000 TL diyelim.

İyi biliyoruz ki; yöneticiler ceplerinden yaptıkları harcamalar için kulübün Spor Toto (İddaa) alacaklarına temlik koyuyorlar ve sıra kendilerine gelince koydukları parayı tahsil ediyorlar. Bu durumda bu 500.000 TL'lik paranın borç alacak listesinde olması gerekir. Bakıyoruz borç alacak listesine, Mustafa TUNCEL yönetiminin 750.200 TL tutarında alacağı görünüyor. Bu durumda ortaya üç ayrı sonuç çıkıyor:

a) Bu 750.000 TL'lik alacağın içinde 10 aylık dönemde aktarılan 500.000 TL de var. Bu seçenek doğru ise akla şu soru geliyor? TUNCEL, Bekir Bey'in görevden ayrılması sonrasında yani 2010 yılının yaz ayında başkan oldu. Aradan iki sezon geçti. 2011-2012 sezonunda TUNCEL yönetimi 500.000 TL cebinden koyduğuna göre 2010-2011 döneminde 250.200 TL koymuş olmalı. Eğer bu doğru ise artık çıkıp kimse kulübün borcu 9 milyon TL, varsa 10 milyon TL paran gel kulübü yönet demesin, 250 bin TL ile bu kulüpte bir sene ağa, paşa, padişah olunabiliyormuş.

b) Bu 750.000 TL'lik alacak TUNCEL yönetiminin 2010-2011 döneminde cebinden kulübe aktardığı miktar. Kalan 500.000 TL 2011-2012 sezonuna ait ve kulübe hibe edildi. Eğer bu seçenek doğru ise ilk kez bir Demirspor yönetimi kulübü başarıyla yönetemediği için bunun bedelini ödüyor ve kulübe cebinden aktardığı parayı hibe ediyor. Bu durumda bu yönetime tebriklerimizi göndermek, onları alkışlamak gerek. Plaket, madalya verilecek, heykeli dikilecek adamlar bunlar.

c) 500.000 TL'lik aktarılan tutar Demirspor'un borcudur ancak borç alacak listesine yazılması unutulmuştur. Bu seçenek doğru ise durum çok vahim. Zira genel kurulda kulübün mali verileri onaylandı, KESİNLEŞTİ. Yani eski yönetim kongre üyelerince bu borçtan haberdar olunmaksızın ibra edildi. Bu durumda bu ibra yok hükmünde olmalıdır. Ayrıca kulübün mali tablolarının gerçeği yansıtmadığını da ortaya koymaktadır.

Evet sorularımıza bir tane daha eklendi. Parasal hususlarda şeffaf olacağına dair şeref, namus sözü vermişti sayın Gökoğlu. Sorularımızı yanıtlamakla şeffaflığa katkı sağlayacaktır. Hangi seçenek doğru sayın Gökoğlu? Daha önceki soruların yanı sıra bunu da yanıtlarsanız seviniriz.

Mali tablo analizlerine devam edeceğiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir