Nefret söylemi yaymadan derdimizi anlatmaya çalışıyoruz, hakaret etmeden, sayıp sövmeden... Sakin sakin kongre yazısı yazmak mümkün mü?
Kongre-kangren alegorisini daha önce de yapmıştık. Ama bitmiyor. Kongreler, kangren olmaya devam ediyor.
Bugün toplanamayan kongre ile gördük ki, kongre kararı aslında camianın gazını almak için bir yoldu. Kimse yok, biz yönetmeye -lütfetmeye- devam ediyoruz diyecekler gelecekhafta...
İkinci bir liste beklentisi var: sivil bir yönetim beklentisi... Olabilir mi?
2008'te Mehmet Gökoğlu geldiğinde de "yaşasın, bağımsız yönetim" geliyor diye sevinmiştik. Ama sonra gördük ki, "Aytaç Durak olmazsa, belediye olmazsa olmaz"cılar kervanına girdi kendisi.
Mehmet Gökoğlu, 2009'da "düzene teslim oldum" istifa ettikten sonra, düzenin tesisi için yeniden görevlendirildi Levent Özveren tarafından. Yıllar içinde gördük ki Gökoğlu zihniyeti, Aytaç Durak-Mustafa Tuncel çizgisinin devamıdır.
Bu çizgi, bu zihniyet, yıllardır bir ton futbolcu getirdi ama başarı getirmedi.
Rahmetli Bekir Çınar, bu döngüyü kırmaya çalıştı; o da Gökoğlu yönetimlerinden başkanlığa çıkmıştı, düzene teslim olmamak istedi ama başaramadı.
Şimdi yeniden sivil yönetim, tam bağımsız Demirspor beklentimiz bir köşede, toplanamayan ve kangren olan kongreler bir köşede. Aradaki bağlantıyı tribün kuracak, taraftar tavrını gösterirse birşeyler olacak.
Yoksa futbolcular gelip gidecek ve Durak-Tuncel-Gökoğlu zihniyeti bizi başarısız kılmaya devam edecek!
Sizin kongreleriniz bizim kangrenimiz oldu!
Sizi bu camiadan atmadan bize yaşam alanı kalmayacak; bunu biliyoruz!
Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...
Yorumlar