Ana içeriğe atla

Hazmı Zor Galibiyet-Yönetime

Ne oldu, futbolculara para mı ödediniz?

Eğer para ödediyseniz, belediye mi verdi parayı? Belediyenin verdiği daha önceki paraları eski yönetimlerin borçları için kullandık demiştiniz. Belediyeden para aldıysanız nasıl oldu da bu kez eski yönetim borçlarına değil de futbolculara ödeme yapabildiniz? Yoksa eski yönetimlere olan borçlar sıfırlandı mı?

Parayı belediye vermediyse, sizler cebinizden mi verdiniz? Cebinizden para verebiliyorsanız eğer bu futbolcuları belediyeye neden yalvarttınız? Neden koskoca takımı dilenci gibi üstelik de kameraların önünde para ister konumda gösterdiniz? Cebinizden verdiyseniz parayı, neden Ünye ve Alanya maçından önce vermediniz?

Yok para vermediyseniz, bu futbolcular hala maç başlarını alamamışlarsa siz nasıl yöneticisiniz? Kongre kararı aldınız, "Biz futbolculara ödeme yapamıyoruz, hiçbirimiz de aday değiliz." diye neden açıklama yapmıyorsunuz? Özveren konuştu "Ben yokum." diye, Bekir Sıtkı Özer ve Mehmet Gökoğlu neden konuşmuyor? Kulis mi yapıyorsunuz yoksa?

Yeniden yönetime gelirseniz, bu kez başkan olursanız futbolculara para mı vereceksiniz? Futbolculara para verebilecekseniz eğer, 22 maçtır neden adam akıllı para ödemediniz?

Yönetimimiz şeffaf dediniz. Şu anda iddaadan gelen gelirleri kim tahsil ediyor, hangi yönetimin yaptığı (yaptığını iddaa ettiği) harcamalar tahsil ediliyor şu anda? Gökoğlu yönetiminin eski alacakları tahsil edildi mi? Bitti mi o ödemeler? Gökoğlu bana Kızılcahamam'da kendi yönetimi döneminde koyulan 1 milyon 750 bin TL'lik temlikin şu anda tahsil edilmekte olduğunu söylüyordu. Bu temlikler eğer Kızılcahamam'dan hemen sonra bitmediyse, üç aylığına ötelenemez miydi? Futbolculara kaynak yaratılamaz mıydı?

Mevcut yönetimden kimseyi yeni yönetimde istemiyorum. Mehmet Gökoğlu'nu asla istemiyorum. Mehmet Gökoğlu'nun geçmişteki hatalarını da unutmadım. Mevcut yönetim anlayışının mutfağından yetişen kimseyi, bu mutfağı örnek alan kimseyi yönetimde istemiyorum. Sizler geleceğine, taraftarlar el ele verip yönetim oluştursun veya kayyuma kalalım. İnanın beş parasız daha huzurlu oluruz. Bizleri size esir edecek, bizim boynumuzu bükecek paranızı ve varlığınızı istemiyorum. Bu kadar açık, bu kadar net, artık durmayın istenmediğiniz yerde!!!

Yorumlar

Resit Durmaz dedi ki…
Onur bey boşuna nefesinizi tüketmeyin bunlarda zerre kadar gurur kalmamış .bunlar yüzsüz bir şekilde tekrar gelecekler anlaşılan bizim kurtuluşumuz ufukta gözükmüyor hala....

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...