Maçtan döndüm...
İnsanların inatla TT Arena dedikleri, bir avuç onurlu Galatasaraylı'nın "Ali Sami Yen Spor Kompleksi" demekte haklı olarak ısrar ettikleri stadyumdan...
Yavuz yazmıştı -ki genel görüşümüzdü sanırım bu gece- sahada yenilsek de tribünde yenilmeyecektik...Yenilmedik de! Skor ne olursa olsun gırtlağı yırtılana dek takımını destekleyen, 4-1'in ardından tribüne çağıran (var mıdır dünyada başka örneği bilmiyorum), bir deplasman tribünü nasıl olur cümle aleme gösteren bir gruptuk bu gece...
Tribüne ilişkin elbette söylenecek çok şey var ve yanlı bakmamaya çalışıyorum hepsi iyi şeyler ama önce takımdan başlamak gerek sanırım. Alışageldiğimiz lig kadrosundansa alışagelmeye çalıştığımız kupa kadrosuysa sahadaydık ve ben gönül rahatlığıyla söylüyorum ki -hataları da olsa- hepsinin ayağına sağlık. Spor ve daha özelinde futbol, teknik kapasiteye, taktik anlayışa ve tecrübeye dayalı bir "hayat tarzı". Bizim, Adana Demirspor olarak yıllardır sürdürdüğümüz hayat tarzımızı bir anda, bir maçlık değiştirmemiz mümkün değildi elbet.
Tecrübemiz yoktu, teknik kapasitemizin yükselebileceği yer belliydi, taktik anlayışımızın tam ketum, tam İtalyan, tam çakılı ve sıkıcı defans olması bekleniyordu...Tüm bunlara rağmen sahada gördüğümüz Demirspor, pozisyonlara giren, sanki o 4 gol kendine atılmamışcasına rahat oynayan, disiplini elden bırakmayan bir görüntü çizdi. Skor tabelasında yazan 4-1 aldatacı olmamalı, bugün bir çoğumuzun görmeyi istediği, elinden geldiğince savaşan bir Demirspor sahadaydı ve yemin ederim biz bir gol attığımızda Galatasaraylılar'ın dahi aklına bir "acaba?" düştü. Bu yüzden hepsinin ayaklarına sağlık...Bize, sadece sevdayla, sadece aşkla desteklenen ve gönlünde de bu aşkla oynayan adeta bir U-18 takımı ruhu yansıttıkları için...
Gelelim tribüne, Adem Abi'nin deyişiyle 24 otobüs ve bir çok gönüllü dolmuş Adana'dan yola çıkmış. Çevre illerden gelenler olmuş. Ankara Tayfası olarak biz, elimizden gelen tüm çoğunlukla orada bulunmuşuz, İstanbul Tayfası ev sahibi olmanın getirdiği sorumlulukla Demirsporluluğa yakışan bir biçimde davranmış; hem toplam sayı olarak hem ruh olarak orada bulunmuş...İhtiyacımız olan her şey oradaymış/oradaydı anlayacağınız...Duygusal olmayı seviyoruz ya hani, duygusallığın dibine vurmuşuz, Adana'dan kamyonlara otostop yaparak geleni mi istersin, kesintisiz gidilse 11 saat sürecek yolu bagajda geleni mi...2500 kişi kontenjan ayrılmış, tıklım tıklım dolu!
Hiç öyle mütevazılık etmeyeceğim, bu gece, biz tribünde MUH-TE-ŞEM-DİK!!!
Daha ötesi YOK!
Videolar, fotoğraflar nete yüklenecektir, canlı yayında ne kadarı verildi bilmiyorum ama gören görmüştür zaten. Sadece, bu tribünü bilenler için, bu uğurda nice kez deplase olanlar için şunu söyleyebilirim; hani biz bir şehre gittiğimiz zaman o şehrin taraftarını da kendi coşkumuzla kendilerine yeniden sorgulatıp, onları gaza getiriyoruz ya...Hah! Onun aynısı, tıpkısı bu maçta da oldu, hiç şüpheniz olmasın.
Nasıl biz takımımızı destekledikçe Çankırısporlular daha bir hevesle bağırmaya çalıştıysa, nasıl Gaziosmanpaşalılar biz geldik diye kendilerini yırttıysa, nasıl Karabüksporlular biz şehirlerine uğradıktan sonra kendi aralarında "tribün kültürü nedir" diye konuşmaya başladılarsa Galatasaraylılar için de aynısı mevzu bahis dostlarım, yokmuş birbirlerinden farkları. Bu lig ya da bir üst lig ya da Süper Lig, hiçbir şey değişmiyor...Adana Demirspor taraftarı, UEFA Kupası'nı alanından, hayatı boyunca 2.Lig dahi görmemiş takımlara dek bu ülkeye "taraftar nasıl olur"u öğretmeye devam ediyor...
Yine mütevazılık yapmayacağım, söz konusu olan tribünse, RA-KİP-Sİ-ZİZ! Öğrenecekler, Çankırısporu da öğrenecek, Galatasarayı da öğrenecek...Ve öğrendiler!
Son bir söz, sahaya takımın çıktığı pankarta dair...Normal şartlarda takımlar, sahaya pankartla çıktıklarında, o pankartı tüüüüüm tribünlerin göreceği şekilde, en azından bir defa kendi eksenlerinde dönerek göstermek suretiyle sergilerler. Bu ister Dünya Böbrek Günü pankartı olsun, ister Acınızı Paylaşıyoruz pankartı olsun, böyledir. Bu gece bir ilke tanıklık ettik, Demirspor takımı sahaya çıkarttığı pankartı (tribünün ismini bilmiyorum ama 5 Ocak ağzıyla söyliyim, kapalının ortasından çıkıyorlar sahaya) kimseye sergilemeden, kimseye göstermeden sadece kameralara ve protokole (ve bizim aldıladığımız adıyla kapalıya) göstererek, seyirciye döndürmeden yere bırakmıştır...Yönetimin korkusundan olsa gerek! Ben, maça gidip canlı gözlerle izlemiş bir insan olarak, pankartta ne yazdığını eve vardığımda öğrendim düşünün...Stadyumda görmedik, göster-e-mediler bize o pankartı!
YALAKA yönetim, Galatasaray maçına ilişkin geliştirdiği binbir türlü "formül"ün ardından, forma göğsüne AKP milletvekilleri aracılığıyla aldığı bir reklam uğruna taraftarının taşıdığı tüm değerleri satmaya "çalışmıştır". Satamamıştır, satması mümkün değildir! İnsanların kalplerinde taşıdıkları değerlerin alınıp satılamayacağını öğrenmemiş aciz yönetiminin cılız çabalarından başka bir şey değildir o pankart...
Ama benim kendi kişisel yeminim olsun (eminim ki nice Demirsporluyla beraber) şu an elinizde bulundurduğunuz yegane şey olan para ve onun uzantısı olarak elde ettiğiniz Demirspor iktidarı, tüm ülkemde olacağı gibi bu uğurda emek verenler başa geçtiğinde, yok olacak. O zaman haldır haldır kaçacak delik arayacaksınız. Tüm o YAVŞAKlığınızla, bize de yaltaklanmaya çalışacak, dansöz gibi kıvıracaksınız.
Dostlarım affetsin ilk kez bu blogda küfür yayınlayacağım:
SİZE YEMİNİM OLSUN, ORAYA 10 SAATLİK 15 SAATLİK YOLU BAGAJDA GELEN O HALK ÇOCUKLARI İÇİN O PANKARTI SİZE YEDİRMEZSEM O.Ç.YUM
YÜREĞİNİZ VARSA ADANA'DA AÇTIRIN LAN O PANKARTI!
İnsanların inatla TT Arena dedikleri, bir avuç onurlu Galatasaraylı'nın "Ali Sami Yen Spor Kompleksi" demekte haklı olarak ısrar ettikleri stadyumdan...
Yavuz yazmıştı -ki genel görüşümüzdü sanırım bu gece- sahada yenilsek de tribünde yenilmeyecektik...Yenilmedik de! Skor ne olursa olsun gırtlağı yırtılana dek takımını destekleyen, 4-1'in ardından tribüne çağıran (var mıdır dünyada başka örneği bilmiyorum), bir deplasman tribünü nasıl olur cümle aleme gösteren bir gruptuk bu gece...
Tribüne ilişkin elbette söylenecek çok şey var ve yanlı bakmamaya çalışıyorum hepsi iyi şeyler ama önce takımdan başlamak gerek sanırım. Alışageldiğimiz lig kadrosundansa alışagelmeye çalıştığımız kupa kadrosuysa sahadaydık ve ben gönül rahatlığıyla söylüyorum ki -hataları da olsa- hepsinin ayağına sağlık. Spor ve daha özelinde futbol, teknik kapasiteye, taktik anlayışa ve tecrübeye dayalı bir "hayat tarzı". Bizim, Adana Demirspor olarak yıllardır sürdürdüğümüz hayat tarzımızı bir anda, bir maçlık değiştirmemiz mümkün değildi elbet.
Tecrübemiz yoktu, teknik kapasitemizin yükselebileceği yer belliydi, taktik anlayışımızın tam ketum, tam İtalyan, tam çakılı ve sıkıcı defans olması bekleniyordu...Tüm bunlara rağmen sahada gördüğümüz Demirspor, pozisyonlara giren, sanki o 4 gol kendine atılmamışcasına rahat oynayan, disiplini elden bırakmayan bir görüntü çizdi. Skor tabelasında yazan 4-1 aldatacı olmamalı, bugün bir çoğumuzun görmeyi istediği, elinden geldiğince savaşan bir Demirspor sahadaydı ve yemin ederim biz bir gol attığımızda Galatasaraylılar'ın dahi aklına bir "acaba?" düştü. Bu yüzden hepsinin ayaklarına sağlık...Bize, sadece sevdayla, sadece aşkla desteklenen ve gönlünde de bu aşkla oynayan adeta bir U-18 takımı ruhu yansıttıkları için...
Gelelim tribüne, Adem Abi'nin deyişiyle 24 otobüs ve bir çok gönüllü dolmuş Adana'dan yola çıkmış. Çevre illerden gelenler olmuş. Ankara Tayfası olarak biz, elimizden gelen tüm çoğunlukla orada bulunmuşuz, İstanbul Tayfası ev sahibi olmanın getirdiği sorumlulukla Demirsporluluğa yakışan bir biçimde davranmış; hem toplam sayı olarak hem ruh olarak orada bulunmuş...İhtiyacımız olan her şey oradaymış/oradaydı anlayacağınız...Duygusal olmayı seviyoruz ya hani, duygusallığın dibine vurmuşuz, Adana'dan kamyonlara otostop yaparak geleni mi istersin, kesintisiz gidilse 11 saat sürecek yolu bagajda geleni mi...2500 kişi kontenjan ayrılmış, tıklım tıklım dolu!
Hiç öyle mütevazılık etmeyeceğim, bu gece, biz tribünde MUH-TE-ŞEM-DİK!!!
Daha ötesi YOK!
Videolar, fotoğraflar nete yüklenecektir, canlı yayında ne kadarı verildi bilmiyorum ama gören görmüştür zaten. Sadece, bu tribünü bilenler için, bu uğurda nice kez deplase olanlar için şunu söyleyebilirim; hani biz bir şehre gittiğimiz zaman o şehrin taraftarını da kendi coşkumuzla kendilerine yeniden sorgulatıp, onları gaza getiriyoruz ya...Hah! Onun aynısı, tıpkısı bu maçta da oldu, hiç şüpheniz olmasın.
Nasıl biz takımımızı destekledikçe Çankırısporlular daha bir hevesle bağırmaya çalıştıysa, nasıl Gaziosmanpaşalılar biz geldik diye kendilerini yırttıysa, nasıl Karabüksporlular biz şehirlerine uğradıktan sonra kendi aralarında "tribün kültürü nedir" diye konuşmaya başladılarsa Galatasaraylılar için de aynısı mevzu bahis dostlarım, yokmuş birbirlerinden farkları. Bu lig ya da bir üst lig ya da Süper Lig, hiçbir şey değişmiyor...Adana Demirspor taraftarı, UEFA Kupası'nı alanından, hayatı boyunca 2.Lig dahi görmemiş takımlara dek bu ülkeye "taraftar nasıl olur"u öğretmeye devam ediyor...
Yine mütevazılık yapmayacağım, söz konusu olan tribünse, RA-KİP-Sİ-ZİZ! Öğrenecekler, Çankırısporu da öğrenecek, Galatasarayı da öğrenecek...Ve öğrendiler!
Son bir söz, sahaya takımın çıktığı pankarta dair...Normal şartlarda takımlar, sahaya pankartla çıktıklarında, o pankartı tüüüüüm tribünlerin göreceği şekilde, en azından bir defa kendi eksenlerinde dönerek göstermek suretiyle sergilerler. Bu ister Dünya Böbrek Günü pankartı olsun, ister Acınızı Paylaşıyoruz pankartı olsun, böyledir. Bu gece bir ilke tanıklık ettik, Demirspor takımı sahaya çıkarttığı pankartı (tribünün ismini bilmiyorum ama 5 Ocak ağzıyla söyliyim, kapalının ortasından çıkıyorlar sahaya) kimseye sergilemeden, kimseye göstermeden sadece kameralara ve protokole (ve bizim aldıladığımız adıyla kapalıya) göstererek, seyirciye döndürmeden yere bırakmıştır...Yönetimin korkusundan olsa gerek! Ben, maça gidip canlı gözlerle izlemiş bir insan olarak, pankartta ne yazdığını eve vardığımda öğrendim düşünün...Stadyumda görmedik, göster-e-mediler bize o pankartı!
YALAKA yönetim, Galatasaray maçına ilişkin geliştirdiği binbir türlü "formül"ün ardından, forma göğsüne AKP milletvekilleri aracılığıyla aldığı bir reklam uğruna taraftarının taşıdığı tüm değerleri satmaya "çalışmıştır". Satamamıştır, satması mümkün değildir! İnsanların kalplerinde taşıdıkları değerlerin alınıp satılamayacağını öğrenmemiş aciz yönetiminin cılız çabalarından başka bir şey değildir o pankart...
Ama benim kendi kişisel yeminim olsun (eminim ki nice Demirsporluyla beraber) şu an elinizde bulundurduğunuz yegane şey olan para ve onun uzantısı olarak elde ettiğiniz Demirspor iktidarı, tüm ülkemde olacağı gibi bu uğurda emek verenler başa geçtiğinde, yok olacak. O zaman haldır haldır kaçacak delik arayacaksınız. Tüm o YAVŞAKlığınızla, bize de yaltaklanmaya çalışacak, dansöz gibi kıvıracaksınız.
Dostlarım affetsin ilk kez bu blogda küfür yayınlayacağım:
SİZE YEMİNİM OLSUN, ORAYA 10 SAATLİK 15 SAATLİK YOLU BAGAJDA GELEN O HALK ÇOCUKLARI İÇİN O PANKARTI SİZE YEDİRMEZSEM O.Ç.YUM
YÜREĞİNİZ VARSA ADANA'DA AÇTIRIN LAN O PANKARTI!
Yorumlar
Adanademirsporun ismi kullanılarak bir yerlere gelebilme çabaları veya birşeyler elde edebilme gayretleri..
Bu zihniyetler hala varmış demekki.Malesef buda bizde,bizim özelimizde ve en değerli varlığımızda.. Bu insanlar değil, bu zihniyet değişmeli,değişecekte,değiştirmeliyizde.
Kurtuluş yolunda atılması gereken ilk adım budur.
Bir zamanlar duyduğum şu söz sanırım çok doğru."İyi yada kötü insan yoktur,İyi yada kötü kararlar vardır.İnsan sadece bu kararlarda bir aracıdır".İnsanı iyi yada kötü yapanda bu aldığı kararlardır.Bu kararları alırken ve uygularken kişilikleri ön plana çıkmaktadır.
Küçülen yönetime karşı, büyüyen Demirspor tribünü. Olayın özeti bu bence...
Bu ne yalakalıktır. Gerçekten de sıkıysa Adana'da açsınlar o pankartı. Hesabı elbet sorulacaktır.
Umarim mesaj gonderdikleri kisi/makam bunlardan birsey olmaz deyip bu pankarti akil edenlere cizik atar.
Demirspor taraftarinin bulundugu tribunden o anin videosu .
http://youtu.be/j5J-OSpkkvg
Bir yoneticimizinde pankartin duzgun ve gergin acilmasindan sorumlu devlet bakani edasiyla yuruyusunu de kacirmayiniz.