Teknik olarak ilk yarıyı tamamladık. 16 maç sonunda liderin 8 puan gerisindeyiz.
İlk yarının özeti: İstikrarsızlık. Ne kadroda ne da sahada istikarlı bir tablo izleyemedik. Kötü başladık, üst üste 4 galibiyetle toparladık, sonra ligin dibindekilere puan verdik, son iki hafta üstümüzdekileri yenerek başaltından kopmadık.
Sezon Ali Güneş ve taraftarın ona karşı protestolarıyla başladı. Geçen yılın kadrosunda temel olan önemli futbolcular gönderildi, ama geçen yılın kötüleri elde tutuldu; gereksiz transferle kadromuz yine 30 küsür kişiye yükseldi.
Ali Güneş fazla direnemedi; Durmuş Ali Çolak geldi. Bu değişim fazla etki etmedi. Taraftarın sabrı taştı ve "eskiye mi dönelim, futbolcu mu dövelim" diye haykırdı. Bazı futbolculara cezalar verildi; sonra affedildiler.
Yönetim namına hiçbirşey yoktu ortada. Bir tek Mehmet Gökoğlu'nu gördük. Gökoğlu'nun bugüne kadar camiaya verdiği zararlar ortadaydı. Bundan sonra yapacaklarına dair de pek bir umudumuz yok. Ama başka kimsenin de bu işlerle uğraşmıyor oluşu onu tek adam yapıyor.
Tek adamlara umut bağlamanın bizlere nasıl zararlar getirdiğini de biliyoruz.
Devre sonuna doğru başkan adaylıklarının çıkması, yönetimi biraz derleyip topladı. İlk defa yönetim kurulundan açıklama gördük. Önceleri talip varsa bırakırız diyorlardı, talipler çıkınca birbirlerine kenetlendiler. Önceki açıklama mı sonraki açıklama mı yanlıştı? Taraftarın aday Aydoğdu'ya dair ne tepkisi işe yaradı. Yöneticiler de bu sesi duydu. Kendilerinin yönetici sıfatıyla bu takımdan sorumlu olduklarını hatırlamaları açısından iyi bir gelişmeydi. Tuncel bile "ben daha ölmedim, burdayım" diye ses verdi!
İki hafta önce verilen devrearasında yine bazı oyuncular gönderildi. Sezon başında tribüne hareket yapan sonra göstermelik özür dileyen Kahriman ile 7-8 hafta ortalıklta görünmeyen en pahalı oyuncumuz Tayfun Özkan gidenler arasındaydı. Kadromuzun 6 aylık olduğunu biliyorduk; öyle de oldu.
İlk yarının en büyük sorunu forvetsizlikti. Burhan'ın çok kötü oluşu, Tayfun'un bitmeyen sakatlığı ile gol yollarında büyük sıkıntı yaşadık. İlk yarının en iyisi, Soner Ergençay'dı sanırım. Takımı onun çabası ve golleri ayakta tuttu. Kaleci Metin ise iyi başladığı sezonu kötü kapattı.
Şimdi yeni bir 6 aylık kadro ile yola başladık. Bu seferkiler biraz daha derli toplu görünüyor. Asıl kritik eşik, Bandırma maçı. Oradan sonra bu devrenin gidişi belli olur.
Tribünün gücünü sahaya önemli ölçüde yansıttık bu yarıda. Sesimizi her konuda daha gür çıkarmamız lazım. Bu takımın tek gurur kaynağı, tribünü. Başarı gelecekse de ancak oradan doğru gelecek bu camiaya...
İlk yarının özeti: İstikrarsızlık. Ne kadroda ne da sahada istikarlı bir tablo izleyemedik. Kötü başladık, üst üste 4 galibiyetle toparladık, sonra ligin dibindekilere puan verdik, son iki hafta üstümüzdekileri yenerek başaltından kopmadık.
Sezon Ali Güneş ve taraftarın ona karşı protestolarıyla başladı. Geçen yılın kadrosunda temel olan önemli futbolcular gönderildi, ama geçen yılın kötüleri elde tutuldu; gereksiz transferle kadromuz yine 30 küsür kişiye yükseldi.
Ali Güneş fazla direnemedi; Durmuş Ali Çolak geldi. Bu değişim fazla etki etmedi. Taraftarın sabrı taştı ve "eskiye mi dönelim, futbolcu mu dövelim" diye haykırdı. Bazı futbolculara cezalar verildi; sonra affedildiler.
Yönetim namına hiçbirşey yoktu ortada. Bir tek Mehmet Gökoğlu'nu gördük. Gökoğlu'nun bugüne kadar camiaya verdiği zararlar ortadaydı. Bundan sonra yapacaklarına dair de pek bir umudumuz yok. Ama başka kimsenin de bu işlerle uğraşmıyor oluşu onu tek adam yapıyor.
Tek adamlara umut bağlamanın bizlere nasıl zararlar getirdiğini de biliyoruz.
Devre sonuna doğru başkan adaylıklarının çıkması, yönetimi biraz derleyip topladı. İlk defa yönetim kurulundan açıklama gördük. Önceleri talip varsa bırakırız diyorlardı, talipler çıkınca birbirlerine kenetlendiler. Önceki açıklama mı sonraki açıklama mı yanlıştı? Taraftarın aday Aydoğdu'ya dair ne tepkisi işe yaradı. Yöneticiler de bu sesi duydu. Kendilerinin yönetici sıfatıyla bu takımdan sorumlu olduklarını hatırlamaları açısından iyi bir gelişmeydi. Tuncel bile "ben daha ölmedim, burdayım" diye ses verdi!
İki hafta önce verilen devrearasında yine bazı oyuncular gönderildi. Sezon başında tribüne hareket yapan sonra göstermelik özür dileyen Kahriman ile 7-8 hafta ortalıklta görünmeyen en pahalı oyuncumuz Tayfun Özkan gidenler arasındaydı. Kadromuzun 6 aylık olduğunu biliyorduk; öyle de oldu.
İlk yarının en büyük sorunu forvetsizlikti. Burhan'ın çok kötü oluşu, Tayfun'un bitmeyen sakatlığı ile gol yollarında büyük sıkıntı yaşadık. İlk yarının en iyisi, Soner Ergençay'dı sanırım. Takımı onun çabası ve golleri ayakta tuttu. Kaleci Metin ise iyi başladığı sezonu kötü kapattı.
Şimdi yeni bir 6 aylık kadro ile yola başladık. Bu seferkiler biraz daha derli toplu görünüyor. Asıl kritik eşik, Bandırma maçı. Oradan sonra bu devrenin gidişi belli olur.
Tribünün gücünü sahaya önemli ölçüde yansıttık bu yarıda. Sesimizi her konuda daha gür çıkarmamız lazım. Bu takımın tek gurur kaynağı, tribünü. Başarı gelecekse de ancak oradan doğru gelecek bu camiaya...
Yorumlar