Ana içeriğe atla

Gönderilenler ve Küçülme

Mehmet Gökoğlu'nun açıklamasına göre, mali küçülme gereği, 4 oyuncu gönderildi: Tayfun Seven, Tayfun Özkan, Ufuk ve Bilal.

Taraftar olarak yorumlayalım: Günaydın!

Bu futbolculara bu paraların verilemeyeceğini, taa sezon başında söylemiştik. Mali yapının sürdürülebilir olmadığını, bu paralarla ancak tek devrelik bir takım kurulabileceğini ben ve arkadaşlarım defalarca yazdı. Bu konu artık bir klişe oldu. Herkes biliyordu böyle olacağını.

Tayfun Özkan parantezi açmak gerekirse, ona güvenenlerle güvenmeyenler arasında bir eşitlik var gibiydi; güvenmeyenler haklı çıktı. Ben güvenmek istiyordum; iyi bir golcünün takımı sırtlayabileceğini düşünüyordum. Ama o paranın olmadığı yerde olmayacağını gösterdi. Bunu daha önce Tarsus'tan ayrılırken de yapmıştı, Bekir Çınar'la da yaşamıştı... Kulübü TFF'ye şikayet eden bir futbolcu geri alındı. "Parasını alsın, golünü de atsın yeter ki" dedik. Olmadı. En yüksek paralar verildi ve 7-8 hafta piyasada yoktu. Geldi iki maç oynadı ve gitti.

Tayfun'a mı kızalım, yoksa ona bile bile lades diyen yönetime mi?

Küçülme olacaksa, yıllardır sadece bir kere Bekir Çınar-Hüseyin Özcan döneminde uygulanan gençler destekli bir kodronun kuruluşu için adımlar atılsın. Yeni transfer istemiyoruz. Artık dilimizde tüy bitti bunları diye diye...

Yorumlar

Yergökmavi dedi ki…
Sene başında yapılan transferler nedense içimde çok fazla heyecan yaratmamıştı. Sanırım bu beceriksiz anlayışın sonunda neler yapacağını tahmin ettiğim için olsa gerek.
20 yıllık beceriksiz belediye yönetimleri son buluncaya kadar mücadele edeceğim. Bunun sonucunda kulübün kapanması dahi söz konusu olsa bu mücadelem kendi çapımda sürecek.
Kulübün kapanması diyorum ki, kapansa dahi kendi küllerinden yeniden doğacaktır.İşte o zaman bu yönetici müsvettelerindende kurtulmuş olacağız..
Ülkemizdeki futbol kulüplerinin içinde en kötü ve beceriksiz yönetim şekilleri bizde sergilendi. Neden mi? Çünkü bu şehirde yönetilemedi.Çünkü hepsi Aytaç Durak anlayışının birer parçasıydı. Aytaç Durak 20 yıldır ne verdi Adana’ya? İşsizlik oranlarının düşmesini mi sağladı? Yeni yatırımlara imkan mı sağladı. Sportif anlamda başarılar mı elde edildi? Planlı şehirleşmemi yapıldı? Ya milletvekilleri?? Seçim zamanı geldiğinde Adana’ya gelirler sonra diğer seçime kadar yoklar..
Ne hükümetlerin ne de muhalefetlerin şehri olduk. Hep ortadaydık. Adana’da zengin mi kaldı? Türkiye’nin 4. büyük kenti birilerinin şahsi egolarına kurban edildi.
Taraftarlardan bir yönetim kurulu oluşturulsa bundan daha kötü yönetilmeyecekti veya takımın şuandaki durumundan daha kötü olmayacaktık.
Belediyeden para geliyor deniyor ama kulübün borçları daha da artıyor. Birisi çıksın bunun açıklamasını yapsın. Ya belediye verdiği parayı bize borç yazıyor, Ya gelen parayı birileri ben verdim deyip faizleriyle geri almaya kalkıyor, Ya da söz konusu gerçek rakamlar fazla yazılıyor. Başka bir şey aklıma gelmiyor. Levent Özveren şeffaf olacağız dedi, bu nasıl şeffaflık? Çıkıp açıklama bile yapmaktan acizken, hangi şeffaflıktan bahsediliyor.
Şuanda puan cetvelinde üstümüzdeki takımlardan tek farkımız adam gibi yönetilmeleridir.

Bu kulüpte daha önce yöneticilik ve başkanlık yapan birisi geçmişten bugüne kadar ne vermiştir bu kulübe? Borçları azaltmışmıdır? Yoksa arttırmışmıdır? Takım hangi başarıyı elde etmiştir?Alacaklarına temlik koyarak faizleriyle tahsil etmeye kalkıp can çekişen kulübe hangi desteği vermiştir?Kongrelerde istediği olmadığında kongre salonunu “Bir daha bu kulüpte yer almayacağım” diyerek terk eden kimlerdir? Bekir Çınar yönetiminde yöneticileri istifa edin diye ortamı bozmaya çalışan kimlerdir? Başkanlık döneminde denenmek için gelen futbolculara para veren ilk ve tek yönetim kimdir?
Başaramıyorsunuz,beceremiyorsunuz. İnandırıcılıktan tamamen uzaksınız..
Bu sistem,bu anlayış ve uygulama değişmediği sürece başarı olmayacak.O halde bu sistem değişene kadar mücadelemi sürdüreceğim...
Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Ayağımızı yorgana göre uzatmadığımız bir kere daha kanıtlandı.Küçülme yönündeki açıklamaları gerçekçi bulmuyorum.Gönderilenlere verilecek paralardan daha fazla harcanarak yeni transferler yapılacağına adım gibi eminim!
Bu sözü kullanmayı da hiç sevmem ama sevgili Tayfun ÖZKAN konusunda ne söylediysem ÜZÜLEREK İFADE ETMELİYİM Kİ haklı çıktım. Hayatım boyunca oyuncularla birebir konuşmayı sevmemişimdir ama Çankırıya geldiklerinde maç sonrası otelde kendiliğinden gelişen muhabbet sırasında "sakatlığı konusunda ön yargılı olduğumu söyleyerek (bize sakat geldiğini düşünmüş ve ifade etmiştim) bu anlamda kendisinden özür dilemiş ve hazır olan iyi bir Tayfun'un bize 2.yarıda çok faydalı olacağını dile getirdim. Kendisi de takım olarak iyi olmalıyız ben elimden geleni yapacağım demişti" ama olmadı. Elbette birebir görüşmelerde neler konuşuldu bilemiyorum ama Mehmet Gökoğlu gerekçeyi küçülme olarak açıkladığına göre sorun MADDİ. Ben kendisinden, ilk yarıyı da sakatlıkla geçirdiği ve bize faydalı olamadığı için, maddi anlamda fedakarlık yapmasını beklerdim ama hayal kırıklığına uğradım. Kalmasını ve bize faydalı olmasını beklerdim ama olmadı. Yolu açık olsun. NOT: Tayfun ÖZKAN'la ilgili yapmış olduğum yorum sonrası birşeyler yazan birkaç arkadaş vardı. Yazdıklarımı satır satır eleştirmişti, acaba şuan ne düşünüyorlar? Lütfedip iki satır yazarlarsa memnun olurum.
Yergökmavi dedi ki…
Evet yeni transferler konuşulmaya başlandı..Böylece taraftarın tepkisi dindirelmeye çalışılacak.

Madem halkın takımıyız,Bu kulüpteki kenelerin uzaklaştırılması içinde halk hareketi lazım.
Geriye kalan tek varlığımız MAZİMİZ ve şuanda sadece taraftarımız.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.