Ana içeriğe atla

Biz Adana Demirspor'u Özledik

Herkese iyi yıllar.

Türkiye Kupası'nda Galatasaray A.Ş. ile eşleşmemizden sonra Levent ÖZVEREN'in yaptığı malum açıklamaya çoğumuz üzüldü. Bir tepki vermek için inatla bekledim. Belki bir açıklama yapılır, belki ödün verilen gururumuz toparlanmaya çalışılır, belki de özür dilenir, diye. Olmadı. Sadece Levent ÖZVEREN'in yerine onun ağzından da değil, kanaat belirterek Mehmet GÖKOĞLU, Levent Bey'in "sanırım" yanlış anlaşıldığını söyledi.

Öncelikle eğer yanlış anlaşılma varsa bu yanlış anlaşılmayı açıklamayı yapan düzeltmelidir. Kim borçlandıysa borcu o ödesin. Tabii, Demirspor geleneklerine uygun değil, kendi yaptığın borcu ödemek, bindir camianın üstüne gitsin. Ben Levent ÖZVEREN'den özür ya da açıklama bekliyorum, ikna olmak istiyorum.

Gelelim açıklamanın bizi fazlasıyla rencide eden kısmına... Adana Demirspor taraftarı Galatasaray'ı ağırlamanın özlemini taşıyormuş.

Allah aşkına, bu takım sürekli dengimiz olmadığını dile getirdiğimiz takımlar önünde seyirci baskısı kurabilsin diye otobüsün bagajına bavul gibi doluşan taraftarları olan bir takım. Yıllardır sizler de dahil tüm yöneticilerin hatalarına karşın Adana Demirspor adını yaşatmayı ve yine sizlere rağmen büyütmeyi başarabilmiş bir taraftar var ortada. Adana Demirspor'un ağırlayacağı sözde büyük takımları değil, Muharrem GÜLERGİN duruşunu, mazisini, efsanelerini özleyen, ADANA DEMİRSPOR'un silüetini değil ta kendisini özleyen bir taraftardan söz ediyoruz burada.

Biz Galatasaray'ı ağırlamayı değil, Galatasaray'ları titretmeyi özledik. Biz dimdik, kesesi boş olsa dahi temsil ettiği armanın farkında olan, eğilmeyen bükülmeyen, savaşmaktan korkmayan yöneticileri başımızda görmeyi özledik.

Bizi gittiğimiz mekanlarda "Sizinkiler Galatasaray'dan maçın Adana'da oynanması için ricacı olmuşlar." alaylarına maruz bırakacaksanız, üç kuruşluk dillere düşürecekseniz gelmeyin. Bizi "eskiden" Demirsporlu olanların önünde, bizi ulusal medyanın önünde, bizi adı ne olursa olsun başka bir takımın önünde küçük düşürecekseniz, oturduğunuz koltuğun geçmişinin omuzunuza yüklediği ağırlığı bilmeyecekseniz gelmeyin.

Levent Bey, demiştiniz ki göreve ilk geldiğinizde, ben bu işlerden anlamıyordum ama artık öğrendim. Öğrenmişsiniz ama yanlış öğrenmişsiniz. Öğrenmeniz gereken ilk şey, Demirspor'un tarihi olmalıydı, o tarihin anlamı olmalıydı. Demirspor'un -her türlü rezil yönetime karşın- taraftarıyla oluşturmaya çalıştığı duruşu olmalıydı. Bu duruşu benim elimden ağzınızdan çıkacak iki kelime ile alacaksanız eğer, bu takımı şampiyon yapsanız umurumda değil, Şampiyonlar Ligi şampiyonu yapsanız da umurumda değil. Demirspor taraftarı duruşuyla, onuruyla, mazisiyle vardır, Levent ÖZVEREN'le, Mehmet GÖKOĞLU ile, Zihni ALDIRMAZ ile, Bekir Sıtkı ÖZER'le, Mustafa TUNCEL'le, Aytaç DURAK'la vs. değil. Ne olduğunuzun, nerede olduğunuzun farkına varın.

Şimdi çıkın bir açıklama yapın, beni ve benim gibi rencide olanları ikna edin ya da mertçe özür dileyin. Ya da bir üçüncü yol daha var. Açıklama falan yapmayın. Çıkın sahaya, eleyin Galatasaray'ı, saha dışında yapamadığınızı sahada yapın, öne eğilen başımızı kaldırın, kırılan gururumuzu onarın. Seçim sizin.

Yorumlar

Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Kendi işletmelerine verdikleri emeğin, zamanın, değerin, önemin % 10'unu Demirspor için harcasalar ve Demirspor formasının ağırlığını bilseler yeter bizim için. "Sel gider, kum kalır". Bunlar da gidecek ama Başkan'ın ve hangi sıfatla bizi Federasyon'da temsil ettiğine hala anlam veremediğim eski yöneticinin söyledikleri tarihimiz boyunca karşımıza çıkacaktır. Demirspor taraftarı artık bu tür açıklamalar ile zedelenen itibarımızı ayaklar altından alıp hak ettiği yere koymaktan bıktı usandı be kardeşim!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir