Ana içeriğe atla

Konuk Yazar: "Tribünün Haykırışı"

"Gurbette demir gibi"lerden, Mehmet Dalgıç'ın demirgibiyiz@gmail.com'a gönderdiği yazıyı sizlerle paylaşıyoruz:

Uzun zaman sonra Adana Demirspor'u canlı izleme fırsatı buldum. Denizli Belediyespor, Sarıyer ve en son olarak Elazığspor maçılarını canlı izledim. Oynanan futbola alınan veya kaybedilen puan muhabbetlerine girmeyeceğim.

En son Elazığ maçından izlenimlerini aktarmak istiyorum.

Uzun zamandır arzulanan Adana Demirspor'u böyle istekli oynarken görmemiştim. Maçın kahramanı bir kere açık ve seçik görülüyor ki cefakar maratondu. Ne olduysa oldu kuzey kale arkası ile maratonun köşesi birleşti ve Şimşekler Grubuna kafa tutmaya başladı. İnanabiliyor musunuz hodri meydanlaşma had safhaya geldi. Taraftar coştukça coştu yılların özlemini hasretini sanki şampiyonluk maçı kazanmışçasına seviniyordu. tezahüratlarda yüklenildikçe yükleniliyor bağırmalara gırtlak yetmiyordu. 12 haftadır ortalıkta olmayan Tayfun Özkan bugün maçta atıyor attırıyor bir o kadar kaçırıyordu. Bu bile taraftara yetmiyordu. Herkes maçı bırakmıştı; gözler ya grubun içine ya da maratona bakıyordu.

Evet o an daha net ve açık gördüm ki bu haykırış bu coşku yılların getirmiş olduğu hasret şampiyonluk özlemi çekilen onca acı ve ızdırabın tribüne yansımasıydı.Taraftar ogün haykırdı. "Bu lige sığmıyoruz. Bitirin şu hasreti."

Bin kat daha eminim ki bu şehir, bu taraftar şampiyonluğa aç kalmış; o akşam yaşananlar gelecek olan bir şampiyonlukta Adana'nın sabahlara kadar kutlayacağı 40 gün 40 gecenin göstergesiydi.

'Karalık aydınlığa kavuşur elbet siz o gün şampiyonluğu kutlamayı görün.'"

Yorumlar

Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Yıllardır Demirspor tribünündeyim.Seyirci etkisi ile aldığımız veya çevirdiğimiz maçların tamamı maraton tribününün maça ağırlığını koyması ve Şimşekler Grubu ile bütünleşmesiyle olmuştur. Grup tamamen maça odaklanmaksızın 90 dakika boyunca "hep destek tam destek" sloganıyla tezahurat yaparken,kuzey maraton maçı izleyip ona göre harekete geçmektedir. Bunda maraton tribün taraftarının profili ile oradan maçın izlenme açısının çok daha iyi olmasının etkileri vardır. Bu tür eylemler kimsenin etkisi olmaksızın (ne amigo Halil'in ne de orda oturan derneğin)tamamen kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bunlar da genellikle maratonun birden bire Şimşekler Grubu'na tezahürat göndermesiyle başlar (ki bunu grubun algılayıp oraya dikkat kesilmesi,beklenmedik bir anda oluştuğu ve sık ortaya çıkmadığı için, biraz zaman alır). Bu nedenle "Kuzey Maraton" benim için çok ama çok önemlidir.
yavuzy dedi ki…
5 Ocak'ın en sevdiğim yanı, tribünlerin hep birlikte ortak tezahürata geçtiği anlardır. O anlarda birden bambaşka bir yer oluyor orası.

Tribünün hep birlikte hareket etmesi, birçok şeyin üstesinden gelebilir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...