Yerel medyanın durumu malum. Beklentileri karşılamaktan uzak. Beklentiler diyorsam, bunlar bizim beklentilerimiz. Yani bu blogda yazanlar. Özet geçelim; basının, medyanın görevi ne olmalıdır? Özellikle yerel basının "bağımsız"lığı ne kadar vardır, ne kadar olmalıdır? Bizim kafayı taktığımız mevzu bu temel mesleki ilkeler üzerine. Olay oradan çarpık başladığı için gerisi de aynı çarpıklıkla devam ediyor. "Medya ne olmalı, nasıl olmalı?" diye sormamızın nedeni bu.
Bizim haricimizde medya ile sorunu olanların, onu beğenmeyenlerin sıkıntısı daha kişisel boyutta. Medya mensubunun ilişkileri, tavırları, karakteri onun sevilmesinin, sevilmemesinin, onun çalıştığı medya organının takip edilmesinin de anahtarı oluyor. Gazeteciliği, haberciliği doğru yapıyor mu, amacı kamuoyunu bilgilendirmektense yönlendirmek mi? Bunlar bizim taktığımız kadar umursanmıyor. Elbette medya mensubunun kişiliği önemli, ama kişiliği yaptığı işin önüne geçmiyorsa, işine menfaatlerini karıştırmıyorsa benim için öncelik mesleğinin doğrularını yapmasındadır. Adana'nın spor medyasında bu doğruların ne kadar yapıldığı ise soru işareti.
Son günlerin taraftar gündeminde alternatif spor medyası konusu var. Demirspor taraftarı, iki defa kendi içinden alternatif medya yaratma girişiminde bulundu. Birincisi başarısız oldu, ikincisi de hali hazırda oluyor. İki defanın da başarısız olmasında sebepler vardır. Organizasyonun içinde olmak - olmamak konusunda her unsur özgürdür elbette. Ben gerçekten sebepleri merak etmiyorum, sebeplerin yarattığı bir sonuç var ortada. Bu bugünün sorunu da değil üstelik, tekrarlayan bir başarısızlık var. Benim birkaç tespitim var bu konuda:
- Demirspor taraftarı alternatif medya yaratma konusunda yine başarısız olmuştur. Alternatif medya için mevcut medyanın elemanları, abileri, imkanları vs. kullanıldıkça başarısızlık kaçınılmazdır.
- Eğer alternatif medya kurmak istiyorsak nedenlerimizi daha objektif ilkelere bağlamalıyız. Bu onun adamı, öbürü bunun düşmanı, öteki bize ters, beriki bizimle aynı fikirde vs... bizim ilkelerimiz olmamalı. Daha temelden hatalı çıkılıyor yola.
- Eğer bir çatı kurulacaksa herkes içinde yer almalı, kimse dışarıda bırakılmamalı. Bir araya gelinemiyorsa eyleme geçilmemeli. Önce kendi içimizde birlik olmalıyız, eğer gerçekten birlik olmak istiyorsak.
Son söz olarak bir de serzenişte bulunayım. Ne zaman "bir oluşum, site, organizasyon, kampanya vs... hayata geçiriyoruz, var mısınız, ne dersiniz?" denilse tayfa olarak desteğimizi esirgemiyoruz, gücümüz yettiğince yardımcı oluyoruz. Gel gör ki şu medya işinde yine arada / ortada / kenarda biz kalıyoruz. Bu kardeşlerinizi üzmeyin, önce orada birlik olun. Olunamıyorsa da daha hayata geçirilebilir projeler üzerine çalışalım.
Yorumlar