Ana içeriğe atla

Adana Demirspor-Elazığspor:2-0

Olması gereken oldu 2-0 yendik.

Adımız Demirspor ise eğer gazozuna dahi maç yapsak iddialı olmak durumundayız.

O formayı taşıdığımız her ortamda sorumluluğumuzu bilmeliyiz.

Eğer paraya ihtiyacımız varsa, Ramazan ÇİMEN'e 10.000 TL yardımda bulunduğu için teşekkür ediyorsak, Türkiye Kupası dahil hiçbir yerden gelecek gelire sırt çevirmemeliyiz. Aynı şekilde validen, belediyeden yardım istiyorsak ve göğsümüzde bir forma reklamı dahi yoksa halen, her gelir kaynağına sıkı sıkı tutunmalıyız.

Öte yandan her Türkiye Kupası maçı öncesi bunun lige olumsuz yansıyacağı, sakatlıkların olabileceği, futbolcuların yorgun düşebileceği gibi gerekçeler öne sürülerek maçı önemsemememiz, hatta elenerek lige konsantre olmamız söylenir. Katılmadığım bir düşüncedir. 

16 yıl oldu Süper Lig görmeyeli, 6.000 günü devirdik. Her sene Türkiye Kupası'nda yarattığımız harikalar mı başarısızlığımıza neden oldu, diye sormalıyız kendimize. 

Sakatlıkların bizi olumsuz etkileyeceği savına dair şunları da düşünmeliyiz. Kadro derinliği olmadan şampiyonluğa oynayacak kadro nasıl oluşturulur? Alternatifsiz futbolcu nasıl olur? Nasıl olur da her sene belli futbolculara bağımlı olmak zorunda kalırız? Bu nedenle başarısızlığa sakatlık değil, hatalı transfer yapan yönetimler, teknik ekipler sebep olmaktadır.

"Futbolcular yorgun düşerse" düşüncelerine karşın Yavuz çok güzel yazmıştı. En iyi antrenman maçtır. Maç yaparak takım olunur, form tutulur. 

Kısacası Türkiye Kupası öncelikli olarak hiçbir maça Adana Demirspor forması altında iddiasız çıkma lüksümüz yoktur, düşüncemiz de olmamalıdır.

Bu vesile ile Elazığ maçını kazanan kadroya, teknik ekibe ve bunun önemsiz olduğu havasını yaratmayan yönetime teşekkür etmek istiyorum. İnşallah tek maçlık olmaz. Devamını bekleyeceğiz.

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
2 golümüzü de Tayfun attı; onu da not düşelim. Hoşgeldin Tayfun, teşekkürler...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...