Ana içeriğe atla

Stockholm 5# Maç, Deplasman Tribünü, Meşale şov...

Maça kortej eşliğinde geldikten sonra stadda deplasman tribününde yerimizi aldık.
futbolcu kadroları sayılırken bizdeki gibi ''oleeyyy'' çekiyorlar.
Maçın ilk 10 dakikası tüm stad İsveç Futbol Federasyonu'nu futbolda şiddet yasası benzeri bir yasa çıkarması nedeniyle protesto etti.10 dakika boyunca stadda ses çıkmadı.Sadece bu pankart vardı.Anlamını söylemişlerdi; ama unuttum :)


10. dakikada ise her iki takım taraftarı da bayrak ve kareografi şovlarını yaptı. djurgarden taraftarlarının yaptığı kareografinin onlarınkinden güzel olduğunu söyleyebilirim. Kareografide 1891'in anlamını yazmıştım. Kareografi renkleri logodaki renklere uygun tasarlanmış. Karton değil de bayrak kullandılar. Bayrakları maçtan sonra topluyorlar ki her maç için ayrı bayrak yapmıyorlar. Bu arada deplasman tribününün tamamını dolduramadığımızı da görüyoruz.



AIK kareografisi



İngiliz kültüründen geldikleri için davul yok, ataklarda onlara benzer ''uhhh'' ''aahhh'' benzeri ses effektleri yapıyorlar :) 90 dakika bağırmıyorlar; ama susmuyorlar da diyebiliriz. Bu şekilde bence bizden daha etkili oluyorlar.




Maçın 2. yarısında ise meşale şov nedeniyle maçta duraklama oldu.Tam meşale yanarken AIK ile karşılıklı ''İsveç Federasyonu'' '' Futbolu öldürdünüz'' tezahuratları ile stad yankılandı.

Djurgarden Meşale şov




Karşı tarafta AIK Meşale şov da görülüyor. Anlaşmalı olarak 2 taraf aynı anda meşale şov yaptı.



Dumanlı kentin puslu çocukları :)



Meşale yakarken fotografları çekilip paketlenmesinler diye maske takıyorlar



7 Numaralı Kennedy'nin ilk yarıdaki golü ile galip geldik. Çok çamur, yerden kalkmıyor, süper bir adam.




Maçtan sonra futbolcu deplasman tribünü bütünleşmesi


http://www.blogger.com/img/blank.gif
Maç sonrası soyunma odasında veya tribünle komple yapılan Afrika kökenli Djurgarden kalecisinin Afrika usülü eğlencesi. İnşallah süper lige çıkarız da bizim de böyle futbolcularımız olur, renkleniriz.



Maç sonu sabaha kadar kutlama...

Adamlar hakikaten futbolu spor olarak görüyor, futboldan zevk alıyorlar, eğleniyorlar, yaşıyorlar. Biz acı çekiyoruz.İlginç.

Sonraki Yazı: Stockholm 6# Buz Hokeyi Maçı Gören Masum Adanalı...

Yorumlar

erdem dedi ki…
Pankartda yazani cevirmeye calisayim: "Taraftarsiz futbolun sesi iste boyledir"
Ingilizceye daha rahat cevrilebilir sanirim: "That's how football without supporters sound"
Stockholm yazilarini keyifle okudum, keske size katilabilseydim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...