Taraftarın esasen yönetim karşısındaki durumu budur.
Bir gün bir yönetim de söylediklerimizi kulak arkası, çırpınışlarımızı göz ardı etmeyip şu itiraflarda bulunabilecek mi? Tabi kendini asmadan...
"1- Bekir ÇINAR döneminde gençlerle destekli takım play-offlara kalmayı başardı. Şampiyon takıma penaltılarla elendi. Üstelik beş parasız iken bu başarı sağlandı. Bunun devam ettirilmesi için taraftarımız yalvardı. Dinlemedik, kurumsallaşma düzeyimiz sıfır olduğu için her yönetimin yaptığı gibi sil baştan başladık. Dünyayı yeniden yarattık. Gençlerimizi harcadık.
2- Halkın takımını, halkın paraları ve daha da önemlisi sevgisi ile ayakta duran bu kulübü halkla bütünleştirin dendi bize. Blok paralara yönelin ama taraftarı ihmal etmeyin, blok para geçicidir, halkın desteği kalıcıdır, diye diye dilinde tüy bitti insanların. Halkın destek vermemesi için her türlü adımı attık. Kolay ve tabana yaygın gelirleri önemsemedik, yok saydık.Gerçek para kaynaklarına sırtımızı döndük, kolaycılık yaptık.
3- Taraftardan destek beklerken taraftara saygı duymadık. Alın terini göremediğimiz isimleri kadromuza alırken kulaklarımızı herkese, her şeye tıkadık. Paralarımızı oralara savururken, bu hatalı yönetim tarzına devam etmek için kombineler çıkardık. Sattığımız kombinelerin yanında inanç veremedik taraftara, futbol veremedik. Hep onlardan bekledik ama onlara yıllarca hiçbir şey ama hiçbir şey vermedik. Saygısız bir futbolcu topluluğu ile kaynaklarımızı heba ettik. Yetmedi, utanmadan o futbolcuları taraftarın tepesine çıkardık.
4- Kurumsallaşmayı, şeffaflaşmayı tersinden anladık, transfer ücretlerini kamuya açıklayıp, futbolcular arasına nifak soktuk (kuvvetle muhtemel). Oynamayan futbolculara, kariyeri olmayan futbolculara verilen meblağları duyurarak takımın dibine dinamit koyduk ve (belki de) diğer transfer maliyetlerini de yükselttik.
5- Gelirleri göz ardı ederken, kendisine güvenmediğimizi ikinci haftada göndererek ortaya koyduğumuz adama transferlerin önemli bölümünü yaptırdık. Bu futbolculara güvenimizi iletip, şampiyonluk söylemleri geliştirdik.Sonra oynamayınca futbolculara ceza keserken, kendimize pay biçmedik.
6- Yine gelirleri umursamadığımızı ortaya koyarken, parayı teknik adamdan kıstık, kötüyü elde tuttuk, başarısızlığın faturasını üstlenerek kötüyü gönderdik, yine marka değerimize erişemeyen birini getirdik, bahaneyi maliyetine yıktık.
7- Cebimizden üç kuruş koymakla bulunmaz yönetici sandık kendimizi, farklı sandık, kurtuluş ilacı sandık, kulaklarımızı tıkadık, aslında belki iyi niyetliydik ama maalesef geçmişi tekrarlamaktan öte gidemedik. Geçmişi tekrarlayarak 16 yıllık başarısızlığa bir halka daha ekleyeceğimizi inanılması güç bir şekilde idrak edemedik.
8- Şirket yönetir gibi yöneteceğimizi söyledik, ancak samimi değildik, böyle müsrif, plansız bir yönetim tarzıyla hiçbir şirketin başarılı olamayacağı ortadaydı. Yapmadık.
9-ASIL HATALI BİZİZ."
Bu kadarını demeyecekler elbet. Belki yine bizi kötü günde arkadan hançerleyen, fırsat kollayan, karıştırıcı ilan edecekler, kolayına kaçacaklar. Ama yine bize, yani taraftara kulaklarını tıkayacaklar, çırpınışlarımızı göz ardı edecekler.
Şimdi biz Kırklareli ile berabere kalmışız. Önemli değil ki. Hem de hiç önemli değil. Çünkü ilk kez kahrolmuyoruz, ilk kez boynumuzu bükmüyoruz, ilk kez çamurun pisliğin içinde görmüyoruz inatla değer verdiğimiz kutsallaştırdığımız formamızı, yıllardır aynı tablo, yıllardır aynı acı.
Şimdi biz Kırklareli ile berabere kalmışız. Hiç mühim değil. Haftaya yeniliriz belki o da önemli değil. O kadar çok zarara batmışız ki; dönsek kar olur mu bilmem. Ama yine de artık dur dese bir yönetim, artık bizi dinlese. Artık söz dinlese, öneri alsa, katkı alsa. Mümkün değil Onur, mümkün değil. Üzme kendini. Kolaysa üzme. Belki bir gün olur.
Sana söz yine baharlar gelecek...
Yorumlar