Ana içeriğe atla

1. Haftanın Ardından

2. Lig Kırmızı Grupta Mardinspor'la deplasmanda karşılaştığımız ilk maçta Burhan Coşkun'un 5. dakikadaki penaltı golüyle sahadan 1-0 galip ayrıldık. Rakibimiz, ekonomik sorunların kıskacında ve hazırlık dönemi geçirmeden futbolcularından yoksun şekilde sahaya çıkan Mardinspor'du. Muhtemelen hiç kimse bu kadar kötü bir oyun sergileyeceğimizi düşünmedi, zira ben de bu kadarını beklemiyordum. Fakat yine de Demirspor'a dair genel bir yorum yapmak için bir kaç hafta daha beklemek gerektiğini düşünüyorum.

İlk haftaya dair tek sormak istediğim şey: Teknik Direktör Ali Güneş'in teknik-taktik anlamda bir oyun sistemi var mı? Ben bu maçta öyle bir şey gör(e)medim. Eldeki mevcut futbolcuların bir üst lige terfi etmek için yeterli olduğunu düşünenlerdenim fakat Teknik Direktörümüz gerçekten de koskocaman bir soru işareti...

İlk haftanın ardından alınan sonuçlar ve puan durumu şöyle:

Yorumlar

emrahche dedi ki…
Ankara Tayfasındaki tüm arkadaşlara merhaba...sitenizi takip eden biri olarak bu sene her maç sonrasında bir iki cümleyle fikrimi paylaşmak istiyorum...

hem İdç maçı hem de mardin maçında şunu gördüm...bu takım ali güneşle devam etmemelidir. ve taraftarın istemediği tanıl gönderilmelidir...
takımın bu grup için yeterli olduğunu düşünüyorum ama sistemsiz oynayan bir takımla başarı elde edemeyiz. mardin maçına 4-1-4-1 başlayarak hocanın neyi amaçladığı ortadadır...bu kadroyla da 0-0 a oynayacaksak hoca olmadan da bunu yapabiliriz...
tanılın gitmesinin gerekliliğine gelince taraftar çok net bir şekilde tavrını koymuştur ve son iki maçta da görülmüştür ki 18 lik kadroda yer bile bulamayacaktır...o zaman bu taraftarın sesine kulak verilmelidir...saygılar
yavuzy dedi ki…
Maçı izlemedim. Düşüncem, "ne olsa kazanırız" diye başlanmış bir maça takımın yeterli düzeyde konsantre olmadığı yönünde. Golün erken gelmesi de bunu pekiştirmiştir.

Lig boyu, "biz rakipten iyiyiz, grubumuz zaten güçsüz" düşüncesini düşüncesiyle sahaya çıkarsak, tüm maçlarda bu sıkıntıyı yaşarız. Rakibe saygı duyulmadan maç kazanılmaz.

Ali Güneş ve Tanıl konusunda, tribünün tavrı belli; ama yönetim onların arkasında. Bekir Sıtkı Özer zaten yönetimin zirvesinde. O vakit, "yönetime destek ama teknik direktör gitsin" mantığı pek sağlıklı durmuyor.
emrahche dedi ki…
yönetim ve hoca konusunda, yönetim çözüm üretemediği için katlanıyor hocaya sanki ve hocayı gönderip de takım da kötü giderse hedef olmaktan korkuyorlar bence

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...