Ana içeriğe atla

"Yas Tutma Yeteneği..."

Pazar günü pasajı; Tanıl Bora'dan...

"Türkiye'de taraftarlık kültürünün, "şampiyonluk"la, herkese üç çekme şehvetiyle, "en büyük" olma hırsıyla kısacası güç uğruna gözü dönmüştür. Başarı, galibiyet, şampiyonluk dışındaki yaşantıalra kimse gönül indirmez, eyvallahı yoktur. Onu için, oligarşi takımları dışındaki takımların taraftarı pek azdır. Oysa futbolseverlikte ve taraftarlıkta başka yaşantılar da vardır; sevinçlerin yanında üzüntüleri yaşamanın da bir adabı vardır. (...) Taraftar, yani gerçek aşık, yaşadığı acıyı öyle kolay kolay dışsallaştırmaz, başka birinin sırtına yıkamaz, suçlu ve sorumluya sövüp ilenerek rahatlayamaz. Hele ki sevdiğinin, takımının sırtına hiç yıkamaz. (...) Kusurları, mesulleri sayıp dökebilse de bunlara fazla takmaz aslında. Üzüntüsü gerçektir, derindir ve onun melüllüğü içinde kızgınlığa ayıracak takati kalmaz. Yenilgiyi, acıyı, "başına gelmiş" bir felaket olarak kabul eder; onu hazmederek olgunlaşır, kadir*kıymet öğrenir. Gerçek taraftar, başkasını yapamayacağı için kötü gün dostudur. Yas tutma geleneğidir bu. Kafayı suçlu aramaya, günah keçileri bulamya takmadani salimen üzülme yeteneği... Çünkü ancak o zaman, kararıp hınç biriktirmek yerine, kaybedileni geride bırakır, arınır, yeni başlangıçlara kadir olabilirsiniz. Ne diyor futbol bilgeleri: Taraftarı yapan, trajedilerdir!"

("'Kötü' Tarafarlık ve Sevmeyi Bilmek"-Kârhane'de Romantizm/Futbol Yazıları içinde, syf. 30)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.