Herkesin kafasına göre takıldığı, kimsenin taraftarı muhatap almadığı bir camiada -belki de genel futbol düzeninin klasik bir parçası olarak- kendi çapımızda farklı bir dünya yaratmaya çalışıyoruz. Bunun adı, Tanıl Bora'nın kitabının adı gibi, "Kârhanade Romantizm".
Ne futbolcu başarısızlığın bedelini ödüyor, ne yönetici çarçur ettiği paraların hesabını veriyor.
Taraftar sevgisini şarkılara pankartlara, deplasman yollarına döküyor. Sonuç, "bu forma kutsaldır nasip olmaz herkese"...
Biz çizgimizi koruyalım, tribünden doğru bir sevgi geliştirelim; biliyoruz o teller-parmaklıklar sadece yeşil sahayla tribini değil, koca bir bakış açısının sınırını simgeliyor. Burdan oraya, ordan buraya geçiş, kolay olmuyor.
Renkleri ve logoyu sevmek; tarihten, gelenekten güç almak. Bizi ayakta tutan bu.
Ne futbolcu başarısızlığın bedelini ödüyor, ne yönetici çarçur ettiği paraların hesabını veriyor.
Taraftar sevgisini şarkılara pankartlara, deplasman yollarına döküyor. Sonuç, "bu forma kutsaldır nasip olmaz herkese"...
Biz çizgimizi koruyalım, tribünden doğru bir sevgi geliştirelim; biliyoruz o teller-parmaklıklar sadece yeşil sahayla tribini değil, koca bir bakış açısının sınırını simgeliyor. Burdan oraya, ordan buraya geçiş, kolay olmuyor.
Renkleri ve logoyu sevmek; tarihten, gelenekten güç almak. Bizi ayakta tutan bu.
Yorumlar
bu sözün anlamı bugünlerde daha da arttı:(