Ana içeriğe atla

Tokatspor:3- Adana Demirspor:0

Yeni girdik eve; şimdilik kısaca yazayım. Bizim için ikinci Karabük vakası oldu. Karabük'ten sonra gördüğüm en iğrenç tribüne sahipti Tokat. İğrenç küfürler, 90 dakika tahrik, Adanaspor tezahüratları, türlü rezillikler... Asıl maç sonu, polisin de iş bilmezliğiyle, yarım saat boyunca küfürlerin ve hakaretin devam etmesi-polisin Tokat grububu ısrarla dışarı çıkarmaması... Polise defalarca söyledik, ya onları ya bizi çıkarın, tahrik ediyorlar diye. Yurdum polisi toplumsal olaylarda nasıl davranılmayacağını bir kez daha gösterdi. Sopalı bayrağıyla bize doğru koşan Tokatlıyı sırtını sıvazlayarak geri gönderdiler.




Tokatspor bu hafta tribün nedeniyle ceza almazsa bir daha hiç almayabilir. Gerçi TFF temsilcisi, yaklaşık 1 saat statta beklerken, tribüne gelip herşeyi rapor ettiğini söyledi.

Kısaca, Onca deplasman dolaştım, böyle bir rezillik görmedim.

Maç öncesi yaşananlar bu duruma neden olmuş olabilir. Bununla ilgili tribünde gerekli azarlamalar yapıldı. Ama seninle muhatap olmayan, hiç bi küfrüne cevap vermeyen deplasman seyircisine 90 dakika küfür etmeninmantığı ne, anlamış değilim.

Bizim tribün 60. dakikadan sonra iyice coştu, uzun süredir söylenmeyen besteler ve aley aleyle zirve yaptı. Sahadaki rezilliğe de gerekli tepki verildi. Saha içine tekrar değiniriz...

Bu arada dönüş yolunda TRT FM'in Yol Arkadaşım programına telefonla katılarak, deplasman anımızı paylaştık. Buna da tekrar değiniriz.

Yorumlar

Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Soner Tolungüç gönderilmiş. Geç alınmış bir karar. Devre arasına girilmeden önce gönderilmeliydi. Böylece yeni hoca kampa gider, takımı tanır, transferleri ona göre yapardı. Ama olsun, daha önümüzde 12 hafta var ve dünkü mağlubiyetten sonra play off şansımız zora girmişti. Teknik direktörlük kariyerine iyi bir başlangıç yapamadı. Kendisini de yıprattı, biz taraftarları da...Keşke bizde başarılı olsaydı da hem kariyerine iyi başlasaydı hem de bizim yüzümüz gülseydi. Soner Tolungüç'ün yolu bundan sonra açık, Demirsporumuzdan uzak olsun.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...