Ana içeriğe atla

Haftanın Ardından



Sakarya'ya 1-0 yenildik; rakipler berabere kaldı, Urfa dışında. Gelecek hafta, bu pazar değil, Urfa ile evimizde oynuyoruz ki üst üste 4. altı puanlık maç olacak. ve evet, kazanmalıyız.

Deplasmanlarda yokuz. Sahada yani... Tribündeki galibiyetler kadar sahadaki galibiyetleri de istiyoruz artık.



Sakarya maşı sonrası olaylar olmuş ve dileklerimiz boşa çıkmış. Bir üzüntü de bu. Biz başka havadan çalıp söylemeye devam ediyoruz.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
http://www.sondakika.com/haber-sakarya-da-mac-sonrasi-olay-2-yarali-3-gozalti-2554838/

olayların görüntüleri
yorumsuz söylenecek söz yok
söylenecek söz varsa o da futbolculara ve yönetime
Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Sakarya ile olan husumetin çıkış noktası olan maç bizim 1.ligde olduğumuz ve kendi evimizde 2-1 kaybettiğimiz maçtan önce başladı. 1 otobüsle gelen 17 taraftar Demirspor taraftarlarının sabrını sınamışlardı. Stada girmeden önce birkaçı bizim taraftarlara saldırma gafletinde bulunmuşlardı. Sonrasını tahmin edebiliyorsunuzdur. Polisin yetersizliği de eklenince birçoğu linç edilmişti. Zaten maç esnasında sesleri solukları çıkmamıştı. Maçtan sonra da otobüslerine saldırı olduğu için yola çıkamamışlardı. Polisin temin ettiği başka bir otobüsle gitmişlerdi. Aynı yıl ikinci yarıda oynan maçta (Behzat Çınar'la çıkış yakalamıştık) 2-0 öndeyken Taner Demirbaş'ın saç baş yoldurtan kaçırdığı goller nedeniyle fark açılmamış, sonrasında Sakarya'nın attığı 2 gole engel olamayarak 2-2'lik beraberlikle yetinmiştik. O maöta Behzat hoca'nın karnına bir taş gelmiş ve o taş hocayı epey tahrip etmişti. Bizim iddiamız yoktu ama Sakarya o beraberlik ile şampiyonluktan oldu. İlk maçta yaşananlar, sonrasında Sakarya'yı şampiyonluktan etmemiz husümeti iyice artırdı. Aslında bütün bunlar taraftarların bilinç altında olan iktidar savaşının dışa vurumu bana göre. Bazı takımlar Demirspor'un tribündeki gücünü ve saha dışındaki sıradışı başarısını hayranlıkla izlerken Sakarya gibi kimileri de bunu hazmedememektedir.
yavuzy dedi ki…
Bi vakit yaşanmış bi olaylar için bu kadar uzaması gereksiz bir husumet... Ama sorun o değil, bugüne bakmak lazım. Bugün sorunun çözülmesi için bişey yapmıyoruz.

Bizim Kocaeli ile aramız iyi, noalrın kötü; onlar da Mersin'le iyi. Çözülmesi zor tarihsel bir zorunluluk ile karşı karşıyayız!

Sakaryaspor'u ve Tatangalar'ı seviyorum. Onlarla aramız kötüyse kimle iyi olacak şu memlekette bilemiyorum. Ne yazık ki iki taraf da gerekli adımları atmıyor. Maçta Mersin diye bağırıp, maç sonu bizimkiler bekletilirken söversen, orda olay çıkmaması ihtimali güçleşir.

Bu arada, bi alt konuda yorumlarda geçen, molada yaşandığı iddia edilen olaylar gerçek değilmiş. Ama maç çıkışı bizim otobüslerden birkaçı taşlanmış.
cinobili01 dedi ki…
Abi sorunun çözülmesi için ben dün herbir Demirsporlunun birşeyler yaptığını düşünüyorum,tekbir Kocaeli arkısı açılmadı,kaç defa Mersin diye bağırdılar alkışlandı,abiler küfür edilse bile cevap verilmicek dedi-maçtan sonra kaç defa küfür ettiler,tamam ilkmaçta bizdende küfür edenler oldu ama grup hiç katılmadı,dün Tatangalar küfrü başlattı,daha otobüsler hareket eder etmez camlar indi,bende senle aynı görüşteydim bugüne kadar hep saygı duyduğum tribünlerdendi Tatangalar ama hiç böyle beklemiyordum onları,ya allah bismillah allahu ekber,demirspor kümeye felan hiç mi hiç yakışmadı onlara
yavuzy dedi ki…
O bizim her deplasmandaki tavrımız; abilerin yoğun çabasını da yakından biliyorum-görüyorum. Ama grubun bir bütün olarak Sakaryayı sevmediğini söylemek mümkün. Yukarıda söylediğim gibi bu bir zorunluluk gibi görünüyor.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.