Ana içeriğe atla

Adana Demirspor Marşları

Şarkılarla devam edelim. Bir vakit bu konu yine gündeme gelmişti blogun ilk dönemlerinde; özellikle Gençlerbirlikli Barış Karacasu abimizin özel ilgi alanı olmasıyla ve bizimle olan muhabbetiyle bu konu uzun süre gündemimizdeydi. Kendisinin hazırladığı pisburun.net'te, tüm futbol müzikleri ve takım marşları arşivinde, Adana Demirspor marşları da bulunuyor. 5 Ocak'ta takım sahaya çıkarken bu marşlar çalınsa fena mı olur?

Nadir Avşaroğlu da bu konuda görüşlerini göndermiş, yayınlıyoruz:



MARŞLARI VARDIR, DEMİRSPOR’UN

Müzik ve spor. Hayatın iki vazgeçilmezi ve insan yaşamının tam ortasındalar. Taş plak döneminden bu yana futbolu konu edinen şarkılar, marşlar yapılmıştır. 60’lı yıllarda futbol müziği piyasası iyice canlanır. Tanju Okan’ın ilk plağı; Haydi Dolmuş Maça, Alpay’ın ilk plağınındaki Maç Twist’de maç anlatımlarıyla ve sloganlarla süslenmiş bir başka şarkı. Eski spor spikerleri ve şarkıcı Ali Kocatepe’nin, 1969-70 liginden seçilmiş golleri anlattığı Altın Goller, bu alanda emsalsiz bir 45’lik plaklardır.

Memlekette yapılmış bilinen ilk futbol plağı 1931’de yayımlanan Fenerbahçe Şampiyonluk Hatırasıdır. Bu plağın ardından bereketsiz uzun bir dönem geçer. Daha sonra resmi marş olan Yaşa Fenerbahçe, Viva Espana’nın Fecri Ebcioğlu ve Şerif Yüzbaşıoğlu tarafından uyarlanmış hali. Nesrin Sipahi, 1973-74 kadrosu ile birlikte seslendiriyor şarkıyı. Fener için yapılır da Galatasaray için 45’lik yapılmaz mı? Şampiyon Galatasaray Marşı, “Türklerin gemisi kırmızı direkli”den tornistan: “Bayrağımız ne güzel sarı kırmızı… Selmi Andak bestesi 75. Yıl Galatasaray şarkısı, Galatasaray camiasında en bilinen şarkı. Meşhur “re, re, re, ra, ra, ra,” sloganını haiz. Beşiktaş için yapılansa koca bir uzunçalar! Türkiye’de bir futbol kulübü için yapılmış bilinen ilk albüm. Turgay Noyan Orkestrası’nın Beşiktaş Marşı ile açılıyor: “Seyircinle, tarihinle sen ne büyüksün / Sporda efendilikte yok senden üstün..

Anadolu kulüpleri… Erkan Ocaklı, Yaşasın Trabzonspor’u yapmış. Bursaspor, Gençlerbirliği, Altay, Vefa ve Eskişehirspor. Kutlu Payaslı’nın “Eskişehirspor” 45’liği, bugüne dek yapılmış en güzel futbol plaklarından biri: “Es es es ki ki ki eski eski es / Rüzgar ol, fırtına ol kaleden kaleye es” diyor.

ve Demirspor Marşları;

Adanademirspor Marşı-1: http://www.pisburun.net/gorisit/calgi/adanademir.htm

Spor kulüplerimizi sadece kazanmak veya kaybetmek üzerine kurulmuş organizasyonlar olarak görmek çok yanlış olur. Kulüplerin renkleri, logoları, uzun yıllarla elde ettikleri başarı öyküleri, spor müsabakalarındaki anıları ve birlikte yaşanmış duyguları …

1970’lerin sonunda Demirspor’un en popüler olduğu dönemler. Pazar günü sabahtan mahalledeki arkadaşlarla buluşup maça giderdik. O zamanlar her mahalledeki benim yaş grubumdaki gençler arkadaş grupları ile buluşup maça gelirlerdi. Selamlaşılır, hal hatır ve maça gelmeyenlerin neden gelmediği sorulur, paramız varsa dürüm yenilip, şalgam içilir, takım otobüsünün stada gelmesi ile takım alkışlarla stada alınır ve kuzey kale arkasına öyle geçilirdi.

Hele bir de galip geldik mi, hemen Gazipaşa bulvarına giderdik. Huzur taksinin karşısında şimdilerde rahmetli olan “Cop” abimizin dükkânının önüne oturur, gelen grupları beklerdik. “Cop”’un sahibi olduğu şarküterinin adı Demir Gıda, oğlunun adı Demircan’dı. Kısacası dükkân bizimdi. Daha sonra Gazipaşa Bulvarı kalabalıklaşınca eski Demirsporlu solbek Kasap Burhan’ın plakçı dükkânında aşağıdaki Demirspor marşı çalınırdı. Büyük bir kalabalık alkışlarla hep birlikte söylerdik; “patlatın voleleri, titretin fileleri” Hala anılarımda, hala kulaklarımdadır… (Sözler, Ali Şenozan'a ait)

Adanademirspor Marşı-2:
http://ga-ie.facebook.com/efsane.demirspor/posts/200939536069

http://www.pisburun.net/gorisit/calgi/adanademir2.htm

Ben uzun yıllar Adana dışında yaşayan bir Adanalı olduğum için, gurbetteki Adana’lının, memleketine ait ne varsa özlemiyle dolu yaşarım. Bu özlem, sizi Adana’ya dair her şeyle dışarıdayken duygulandırır. Taraftarı olduğum takımın, renklerin sevdalı olduğum Demirspor’un marşı da böyle bir duygu yaratıyor içimde…

Türkiye liglerinde birçok kulüp var. Belki hepsinin geçmişi, belki hepsinin taraftarı, belki hepsinin birikimi var. Ama geçimini sağladığı ekmek teknesinin adını, canından çok sevdiği oğlunun adını takımının adını koyan var mı bilmiyorum. Gelenekleri, birikimleri ve marşları ile Demirspor kadar bir kente mal olmuş başka kulüp var mı bilmiyorum.

Bu takımı seviyorum…

Yorumlar

Onur BİÇER dedi ki…
Çok keyifli ve dolu dolu bir yazı olmuş elinize sağlık.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...