Geçen hafta Tokat maçı sonrası hala sesim düzelmemişti, bu yüzden ufukta Adana yolları yoktu. Ancak kader gene bizi 5 Ocak'ta birleştirdi.
Tersine deplasman yolculuğuna Cumartesi sabah Uçar ailesi ile başladım.Cuma gecesi Gölbaşı'nda kaldım.101 oynadık arkadaşlarla.Beni ordan aldılar.Gölbaşı'nın bende ayrı bir yeri vardır.ARada Ankara ile dağların olması, o pis şehir ile aramda mesafelerin olmasını bilmek bana huzur veriyor.Ankaraya ilk geldiğimde orada misafirhanede kalmıştım.Tus kampında yine oradaydım.
Bu sefer arka koltuktaki ikilim felaketin oğlu Türkay'dan sonra ''Duru'' idi. ''Timut'' demesini öğrenmiş maşallah, bi de görünce ''emmi'' diyor :):)
Cumartesi gününü uyuyarak geçirdim.Hava rüzgarlı ve bulutlu idi. Arada atıştırdı da. Pazar saat 12.30 gibi arabayı açmak için uzaktan kumandaya bastığımda acı ama gerçek şeyi öğrenmiş bulundum.Bir gün önce ışıkları açık unuttuğum için aküsü bitmiş. Allah'tan şansım yaver gitti.Tam itmeye başlamışken komşulardan birisinde ara kablo varmış, sağolsun yardıma geldi.Çalıştırdık. Stada yakın bir yere park ettik.Ama arabanın bir daha çalışmama ihtimali vardı.Ve maç sonu Ankara'ya dönmek zorundaydık.Aklımızda maç sonu bir el atan olur vardı hep.
Maçı kapalı B üstte izledik.Koltukları çok bitişik yapmışlar, Göktuğ sıkıştırdı beni.Sığamadım :):)
Maraton tribünü ve güney kale boştu; ama gelenler oldukça verimliydi. Kapalı ise fena değildi. Kocaeli maçı olunca insan büyük beklenti içinde oluyor. Tribünlerin çok daha kalabalık olacağı düşüncesindeyim. Başarısız sonuçlar, yağmur, naklen yayın tribünleri etkilemişti.Onlara da hak vermek lazım.Ama insan Demirsporlu olunca üzülüyor işte.
Kocaelinin pankartlarından zaten diğer arkadaşlar bahsetmiş.Ben çok fazla değinmiyor, onlara teşekkürlerimi iletiyorum. İstiklal Marşında dikkatimi çeken adamların yeşil atkısının kalmamış olmasıydı, sanki bizim bir grup vardı orda. Onlar da takımlarını en güzel şekilde desteklediler.Umarım memnun kalmışlardır.Kalan maçlarında başarılar diliyoruz.
Maçtan önce ve sonra her iki takım da çağırıldı.Alkışlandı.
Maçın ilk yarısı tutuktuk.Bizim standartlarımıza göre güzel tribün yapamadık. Dakika 69'da Bekir Çınar bestesinden sonra film koptu, a state of trance.
''A de se '', ''Aley aley'' oldukça güzeldi. ''Taraftar çıldırdı, şampiyonluk istiyor'' sloganları...İnsanın tüyleri diken diken oluyor.Tabi aklımda hep ''araba çalışacak mı?'' Çalıştı çok şükür.
Maçtan sonra da ''yolun açık olsun oley '' dedikten sonra yola çıktık.HEr zaman tribünsel sürprizlerle karşılaşırdık,Ankaragücü, Sakarya, Bursa, maç gözetmeni... Bu sefer istedik ya bütün yol boyunca Kocaelili göremedik.Sağlık olsun.
Molada Yavuz başkan ve eşi ile karşılaştık.Molada bile bloga yazarsınız artık diye sıkıştırdı bizi :)
Yeni otobanda bayaği tipi ve sis vardı.Korkmadım desem yalan olur.Geçen hafta katıldığımız radyo programı ''yol arkadaşı''nı tekrar dinledik.Bir ara bağlansak mı diye düşündük.Adamlar bizim yüzümüzden programı kapatacaklar :)
Ankaraya badiyle tek parça halinde varmayı başardık.
ARdından Pazartesi sendromu...Nefret ediyorum
Tersine deplasman yolculuğuna Cumartesi sabah Uçar ailesi ile başladım.Cuma gecesi Gölbaşı'nda kaldım.101 oynadık arkadaşlarla.Beni ordan aldılar.Gölbaşı'nın bende ayrı bir yeri vardır.ARada Ankara ile dağların olması, o pis şehir ile aramda mesafelerin olmasını bilmek bana huzur veriyor.Ankaraya ilk geldiğimde orada misafirhanede kalmıştım.Tus kampında yine oradaydım.
Bu sefer arka koltuktaki ikilim felaketin oğlu Türkay'dan sonra ''Duru'' idi. ''Timut'' demesini öğrenmiş maşallah, bi de görünce ''emmi'' diyor :):)
Cumartesi gününü uyuyarak geçirdim.Hava rüzgarlı ve bulutlu idi. Arada atıştırdı da. Pazar saat 12.30 gibi arabayı açmak için uzaktan kumandaya bastığımda acı ama gerçek şeyi öğrenmiş bulundum.Bir gün önce ışıkları açık unuttuğum için aküsü bitmiş. Allah'tan şansım yaver gitti.Tam itmeye başlamışken komşulardan birisinde ara kablo varmış, sağolsun yardıma geldi.Çalıştırdık. Stada yakın bir yere park ettik.Ama arabanın bir daha çalışmama ihtimali vardı.Ve maç sonu Ankara'ya dönmek zorundaydık.Aklımızda maç sonu bir el atan olur vardı hep.
Maçı kapalı B üstte izledik.Koltukları çok bitişik yapmışlar, Göktuğ sıkıştırdı beni.Sığamadım :):)
Maraton tribünü ve güney kale boştu; ama gelenler oldukça verimliydi. Kapalı ise fena değildi. Kocaeli maçı olunca insan büyük beklenti içinde oluyor. Tribünlerin çok daha kalabalık olacağı düşüncesindeyim. Başarısız sonuçlar, yağmur, naklen yayın tribünleri etkilemişti.Onlara da hak vermek lazım.Ama insan Demirsporlu olunca üzülüyor işte.
Kocaelinin pankartlarından zaten diğer arkadaşlar bahsetmiş.Ben çok fazla değinmiyor, onlara teşekkürlerimi iletiyorum. İstiklal Marşında dikkatimi çeken adamların yeşil atkısının kalmamış olmasıydı, sanki bizim bir grup vardı orda. Onlar da takımlarını en güzel şekilde desteklediler.Umarım memnun kalmışlardır.Kalan maçlarında başarılar diliyoruz.
Maçtan önce ve sonra her iki takım da çağırıldı.Alkışlandı.
Maçın ilk yarısı tutuktuk.Bizim standartlarımıza göre güzel tribün yapamadık. Dakika 69'da Bekir Çınar bestesinden sonra film koptu, a state of trance.
''A de se '', ''Aley aley'' oldukça güzeldi. ''Taraftar çıldırdı, şampiyonluk istiyor'' sloganları...İnsanın tüyleri diken diken oluyor.Tabi aklımda hep ''araba çalışacak mı?'' Çalıştı çok şükür.
Maçtan sonra da ''yolun açık olsun oley '' dedikten sonra yola çıktık.HEr zaman tribünsel sürprizlerle karşılaşırdık,Ankaragücü, Sakarya, Bursa, maç gözetmeni... Bu sefer istedik ya bütün yol boyunca Kocaelili göremedik.Sağlık olsun.
Molada Yavuz başkan ve eşi ile karşılaştık.Molada bile bloga yazarsınız artık diye sıkıştırdı bizi :)
Yeni otobanda bayaği tipi ve sis vardı.Korkmadım desem yalan olur.Geçen hafta katıldığımız radyo programı ''yol arkadaşı''nı tekrar dinledik.Bir ara bağlansak mı diye düşündük.Adamlar bizim yüzümüzden programı kapatacaklar :)
Ankaraya badiyle tek parça halinde varmayı başardık.
ARdından Pazartesi sendromu...Nefret ediyorum
Yorumlar