Takımına destek vermekten daha fazlasını yapamayan biz tribün ahalisi olarak, öfkemizi nereye savuracağımızı bilemiyoruz. Balıkesir maçında, kimi bizden gidip bize gol atma geleneğini sürdüren Erol'a bağırdı, kimi Muzaffer'in kanadını yol geçen hanına çevirirken tribünleri kışkırtmayı da ihmal etmeyen Balıkesir'in 77 numarasına, kimisi maç sonunda Soner Hoca'ya... Kimisi de sessiz kalıp acısını kendine sakladı. Taraftar, yine ne yapacağını kestiremez halde; kime destek verse eli havada kalıyor. Renklerini taşıyan sahadaki topçu, banka hesaplarını; kulübedeki sorumlular kariyerlerini; deri koltuklarda oturanlar siyasi hesaplarını kolluyor.
Önce borçları ödeyeceğiz diyip sonra üstüne yeni borçlar yapan ve tonlarca para harcayarak kadroyu yılda iki kere değiştiren yönetimimiz, hocasına güvendiğini açıklamıştı hafta içi. Mustafa Tuncel başkanlığında ve Ertan Sümer ile Ekrem Kandemir öncülüğünde işleri yürüten ekip, teknik direktör Soner Tolüngüç'ün tüm isteklerini yerine getirmiş görünüyor. Sonuç olarak, sahadaki ekibi yöneten teknik direktörün birincil derecede sorumlu görünüyor. Kendi istediği oyuncuları sahada oynatamayan bir görünüm veriyor şu anda Tolüngüç. İlk yarıda, takım içi disiplinsizliğin-menajerlerin etkisi var diyorduk; peki şimdi durum ne? Soner Hoca sahada olup bitene dair ne tür bir açıklama yapacak?
Diyelim ki hoca gitti ve bu yılı yine bir şekilde sonlandırdık. Peki yönetimdeki zihniyet, ne durumda?
Durum açık: Taraftar yine gönlünü değirmenlerde öğütüyor; pazar akşamlarını canı sıkkı geçiriyor. Bunca paranın döndüğü bir camia, neden Bekir Çınar'ı yalnız bırakarak intiharın kucağına itti peki?
Taraftar ne yapabilir? Geçtiğimiz hafta Nadir Avşaroğlu'nun bir yazısını blogta yayınlamıştık ve internetteki bir anket üzerinden, Türkiye 6.sı olarak tescil edilen -ki sıralamanın/oranların/sayıların bir önemi yok; çünkü sayılarla ifade edilemeyecek nitelikteki- Demirspor tribünlerinin bunca sıkıntıya rağmen hala bu düzeyde kalmasının önemli bir anlamı olduğunun altını çizmişti Nadir Abi. Peki tribün, neden hala bu gücünü yeterli derecede kullanamıyor? Kırıp dökmeden, sayıp sövmeden camianın etkin bir gücü olamaz mı?
Bir dönem oldu, yaptık; ama şimdilerde yine ivme düşüş trendinde. Kimse gelişmelerden memnun değil ama kimse birşey yapmıyor-yapamıyor. "Tek adam"ların imparatorluğunda, bütün kent-bütün medya gibi şehrin asi çocukları da suskunluğa mahkum.
Gözümüzün önünde yine bir yıl daha heba ediliyor.
Önce borçları ödeyeceğiz diyip sonra üstüne yeni borçlar yapan ve tonlarca para harcayarak kadroyu yılda iki kere değiştiren yönetimimiz, hocasına güvendiğini açıklamıştı hafta içi. Mustafa Tuncel başkanlığında ve Ertan Sümer ile Ekrem Kandemir öncülüğünde işleri yürüten ekip, teknik direktör Soner Tolüngüç'ün tüm isteklerini yerine getirmiş görünüyor. Sonuç olarak, sahadaki ekibi yöneten teknik direktörün birincil derecede sorumlu görünüyor. Kendi istediği oyuncuları sahada oynatamayan bir görünüm veriyor şu anda Tolüngüç. İlk yarıda, takım içi disiplinsizliğin-menajerlerin etkisi var diyorduk; peki şimdi durum ne? Soner Hoca sahada olup bitene dair ne tür bir açıklama yapacak?
Diyelim ki hoca gitti ve bu yılı yine bir şekilde sonlandırdık. Peki yönetimdeki zihniyet, ne durumda?
Durum açık: Taraftar yine gönlünü değirmenlerde öğütüyor; pazar akşamlarını canı sıkkı geçiriyor. Bunca paranın döndüğü bir camia, neden Bekir Çınar'ı yalnız bırakarak intiharın kucağına itti peki?
Taraftar ne yapabilir? Geçtiğimiz hafta Nadir Avşaroğlu'nun bir yazısını blogta yayınlamıştık ve internetteki bir anket üzerinden, Türkiye 6.sı olarak tescil edilen -ki sıralamanın/oranların/sayıların bir önemi yok; çünkü sayılarla ifade edilemeyecek nitelikteki- Demirspor tribünlerinin bunca sıkıntıya rağmen hala bu düzeyde kalmasının önemli bir anlamı olduğunun altını çizmişti Nadir Abi. Peki tribün, neden hala bu gücünü yeterli derecede kullanamıyor? Kırıp dökmeden, sayıp sövmeden camianın etkin bir gücü olamaz mı?
Bir dönem oldu, yaptık; ama şimdilerde yine ivme düşüş trendinde. Kimse gelişmelerden memnun değil ama kimse birşey yapmıyor-yapamıyor. "Tek adam"ların imparatorluğunda, bütün kent-bütün medya gibi şehrin asi çocukları da suskunluğa mahkum.
Gözümüzün önünde yine bir yıl daha heba ediliyor.
Yorumlar
demirspor, tarihinin her döneminde siyasetin oyuncağı oldu da bu kadar ulu orta, aymazca, umursamazca olmuş muydu? bu kadar ayaklar altına alınmış mıydı bu forma, arma? eskilere sormak lazım...
yalnızca yönetimler değil, bu takımın hocası da, futbolcusu da, taraftarı da siyasetin içinde oldu. bu tribünler o kadar da masum değil, kimse kusura bakmasın...
ölümü görüp de sıtmaya razı olanlara, az buçuk menfaat için susanlara, tepkisini koyamayanlara, koyarken kantarın topuzunu cahilce kaçıranlara, acılara tutunanlara, acıdan zevk alanlara, günü kurtaranlara, cepleri dolup dolup taşanlara bin selam olsun... yalan rüzgarına dönen demirsporunuz sizlerin olsun. ben hayallerimdeki demirsporla mutluyum...
16 yıl önceye gitsek,16 yaşındaki gençlerimizle mücadeleye başlasak,şimdi O 16 lıklar, 32 yaşında olur ve futbolu bırakma noktasına gelmiş olurlardı.Üstüne birde klüp borçsuz olurdu.
Tavşanlı Linyite bakıyorum,Bu şehrin nüfus olarak,ekonomisi olarak,taraftarı olarak yüzde kaçıdır? O adamlar 1.ligde ve liderle arasında 2 puan fark var.
Peki biz neden böyleyiz? Artık cidden inanmaya başlayacağım lanetlendik mi diye.Ne yapılsa olmuyor..
16 yıl hepimizin yaşamında en önemli süreçtir.Çünkü bütün gençliğimizdir,en heyecenlı duyguları yaşadığımız dönemdir.Yok artık... 16 yıllar geçti,tarihteki yerini aldı.
Tayfadan bir ricam var.Lütfen taraftar tartışsın bunun sebeplerini.Herkes konuşsun,içindeki doğruları yanlışları ifade etsin.Sonrada çözümler konusunda fikirler beyan edilsin.Biliyorum birçok defa yazdınız,birçok arkadaş fikrinide söyledi.Belki çözüm çok basit ama 16 yıl boyunca olmadıysa birşeyler yanlıştı.
Artık günümüz taraftarlığı, heleki bu Adanademirspor taraftarlığı ise yine farklılığını göstermeli bu taraftar.
Bir sezon hocadan çekiyoruz,bir sezon parasızlıktan,başka bir sezon başka birşeyden.Artık bütün dinamikler yerine oturmalı.
Taraftar sadece tribüne gelip tezahuratlarla takımını destekleyen değil aynı zamanda çözüme, sonuca, kalıcılığa etki eden en önemli unsurdur.
Bu büyük taraftar artık tribinden destek dışında gücünü göstermeli bir yerlere.Herşeyin boş olmadığını,Adanademirsporun herhangi bir klüp olmadığını ve insanların kendine ciddi bir ayar verebilmesi açısından en büyük gücümüz taraftarımız ortaya çıkmalı..Çünkü yöneticide olsa birşeyleri idrak edebilmeli,hocada olsa nerede ve hangi takıma hizmet ettiğini anlayabilmeli..
Sevgiler ve saygılar...
Ayrıca taraftar dediğiniz kimdir? Kombinelere en fazla ilginin gösterildiği dönemde ne kadar kombine alabilmiştir taraftar? Store'da hangi ürüne yok sattırmıştır? Hangi maça kaçak girmeyi isteyenler çok küçük bir azınlık olmuştur? 28 Mayıs'ta taraftar takımına kaç para toplayabilmiştir? Kaç menejere yeter taraftarın parası ki onlar bittikten sonra hocaya, futbolcuya yetsin? Taraftar takıma prim toplamak için örgütlendiğinde kaç para toplayabilmiştir? Kaçının umurunda olmuştur?
Kimse kusura bakmasın. Demirspor taraftarı hem fakirdir hem de pinti. Bu yapıyla da parayı elinde bulunduramayacağına göre (ki bu herkesin susup icraat izlemesi için 10 trilyon ediyor en azından) yapacağı tek şey rüyaya yatmaktır.
Taraftar ne kendi düşünce yapısını değiştirebilir ne de yönetimlerin kalıplarını. O nedenle ben bir taraftar olarak rüyaya yatıyorum.
Seni görmem imkansız, rüyalarım olmasa...
Rüyalar, gerçeklere direnmek için ruh sağaltımı sağlar; ne rüyaları ne gerçekleri bir yana koyalım; ikisi birlikte anlamlı olur ancak.