Ana içeriğe atla

Gol Atamamak...

İlk yarının sonu gelirken, temel sorunumuz gol atamamak. Bu sorun artık, haftalık form durumu, gününde olmamak, beceriksizlik vs'den bağımsız bir hal aldı.

Spekülasyonlardan hoşlanmam, komplo teorisi üretmeyi sevmem. Ama yoğun bir bilgi kirliliği, net olmayan durumlar ve sonuçta iyi işlemeyen bir takım var. Yerel basın, zaten hak getire; hiçbirimiz güvenmiyoruz tarafsızlıklarına. Bu karmaşada bir taraftar olarak, "ne oluyor kardeşim" diye sorup, parçaları birleştirdiğimde yine burnuma pis kokular geliyor.

En son Pursaklar maçında gözlemlediğim, oyuncuların gol atmak "istememesi". Yoksa o gollerin nasıl kaçırıldığını açıklayamayız. Eğer -iyiniyetli olup- tek sorunun beceriksizlik olduğunu söylersek, 14 haftadır bir türlü düzelemeyen bu beceriksizliğin nedenini sorgulamak lazım.

Önemli bir kesim, Soner Hoca'nın gitmesini istiyor. Bu arkadaşların neden futbolculara güvenip de teknik direktöre güvenmediğini anlamıyorum. Yıllardır sorunumuz, hangi futbulcunun oynayıp oynamayacağına hocanın değil dışarıdan karar verilmesi. Bence şuanda da sorun hocada değil. Sorun sahada ve kulislerde... Soner Hoca üzerinde oyunlar oynanıyor diye düşünüyorum. Soner Hoca, çok fazla para harcamadan belli bir seviyede takım kurdu. Ama bu camianın harcına işleyen birşey var: Çok para harcamak. Tabii ki bu harcanan paradan, dolaylı kesimler yararlanıyor. Bu camianın bugüne kadar başına iş açan temel şeylerden biri, birilerini mutlu etmek için çok transfer yapılması ve çok para harcanması idi. Bu yıl da bunu tekrarlamak istiyorlar.

Elimizde bir gerçek daha var ki, bugüne kadar güvendiğimiz ve sadece üzerindeki forma için desteklediğimiz futbolcular, yerel basınla-menajerlerle bağları güçlendirip yöneticiyi, teknik hocayı köşeye sıkıştırmaya meyilli. Çokça futbolcu gelip gitti ama camianın kör noktalarını tutanlar değişmediği için, futbolcuların da işlerin gidişatını "çözmesi" pek zaman almıyor.

Kötüniyetli olabilirim, yanılıyor olabilirim ama benim analizim bu yönde. İş, sahadaki futbolcularda bitiyor ve orada birşeyler dönüyor. Yönetimin Soner Hoca'nın arkasında durup, hocanın da takım içi disiplini sağlaması ve gerekenleri yapması gerekiyor.

Yorumlar

huseyin dedi ki…
adanademirspor üzerine birisi komplo teorisi ortaya attıysa oturup düşüneceksin ihtimal dahilindedir diyeceksin çünkü buna uygun bir yapısı var yönetiminden teknik direktörüne kadar.fakat ben burda bi komplodan çok teknik direktör zaafiyeti görüyorum.bu dediklerinin hepsi olabilir.pursaklar maçınn 70. dakikasında takım baskı kurmuşkken defansif oyuncu almak bana daha çok beceriksiz bir teknik direktörlük olarak geliyor
yavuzy dedi ki…
Sahada iki forvet vardı zaten; hocanın elindeki kadroyu kullanma inisiyatifi var; bazı futbolcuları kesme hakkı da... İçeride neler oluyor, bunu bilmiyoruz, hocanın beceriksiz olduğunu düşünmüyorum ben.
huseyin dedi ki…
calizhozanın tercih hakkı tabiki var ama olumsuz yönde kullanıyor bence.konya 34 elazığ 28 gol atmış bu haftaya kadar demirspor 16 atmış 14 yemiş.ortada kayserispor modelide yok yani ki kadronunda bu ligi gayet iyi taşıyabilecek bir kadro olduğu gerçeğide var.velhasıl ben bu şekilde başarının(çok da umrumda değil) geleceğine kesinlikle inanmıyorum
müslüm dedi ki…
Yavuzcum, dediğin doğru da olabilir, bilemiyorum tabi. belki duydukların da vardır, paylaşma imkanı bulamadık pek. ama sahadaki görüntü pek de öyle değildi bence. bunlar bu kadar iyi "oynayabiliyorsa" zaten futbolculuğu bıraksın, aktörlüğe başlasınlar:) yani şaka bir yana, gol kaçar tabiki de. arkadasın verdiği istatistikler de ortada. soner hocanın ön libero takıntısı da. yani tüm orta sahayı ön liberolardan oluşturursan, çift forvet olsa ne olacak allah aşkına.(ki ilk yarıda, aytek forvet değil, kanatta gibiydi, yani yine tek forvetli gibiyd takımın taktiksel dizilişi.) demek istediğim ali kemal kaçırır tabi, onu suçlamanın bir mantığı yokki, adam ön libero zaten. tekniğinin çok zayıf olduğunu her maçta, hepimiz görüyoruz. önemli olan o 15-20 dakikalık baskıyı tüm maça yayabilmek. yoksa bence forvetlerimizde bir sorun yok. bu takımın kanat oyuncuları kim dersen, çocukların bile vereceği cevap belli. oğuz, timuçin, mehmet ali. oğuzu herkes tanıyor. bucadan geldi. diğer iki isim de, bankasya tecrübesi olan oyuncular. dileyen tffnin sitesinden bakabilir. yani bunları söylemekten hakikaten usandık. matematik hocasına iki kere iki dört ederi kabul ettirmeye çalışmak gibi garip bi durumdayız hepimiz. erol meselesi ortada. sametin adını anan yok. herkes mi kötü, herkes mi rol yapıyor? ya 20 yaşında pırıl pırıl bir yetenek. dakika 85'te oyuna alıyor. sonra da sırtını sıvazlıyor, hadi koçum der gibi. bu şimdi oyuncuya iyilik mi kötülük mü? hiç alma bari daha iyi. bence teknik direktörsüz oynasak bundan iyi.
müslüm dedi ki…
bir de para harcamaktan bahsetmişken, ara transferde alınacak 3-4 yeni futbolcunun "müjdesini" !! veren de Bay Tolungüç. kendisi her ropörtajda çok güzel futbolcuları suçlayıp, başkana yağlı ballı mesajlar gönderebiliyor. peki bu takımda huzursuzluk yaratmıyor mu diye de sormak lazım.
yavuzy dedi ki…
benim sorum hala ortada: "futbolculara güvenip teknik direktöre güvenmemenin kaynağı nedir?" bugüne kadarki deneyimlerden yola çıkarak yazdım ben yazımı. üstüne bir de 14 haftadır olan biten...
türkayADS dedi ki…
Ortalık karışık su sıra hayırlısı, bekleyip göreceğiz olan biteni.
müslüm dedi ki…
Futbolculara da güvenmemeliyiz bu kadar belki de, haklı olabilirsin o açıdan. yani hocaya güvenmemiz için ortada bir hoca olması lazım, o yönü çok açık olayın. ama futbolcular konusunda haklı olabilirsin. hakikaten böylesine pis bir mücadele, çekişme varsa,takım içinde ve hocayla, soner hoca da devre arasında çıksın açıklasın bu olanları usulünce. takım kuramamamamın sebebi de bu olaylardır desin. bu oyuncularla da yollar ayrılsın. kurtulalım bu yaralı uzuvdan. altyapıdaki başarılı gençlerimize dönülsün bu vesileyle de, geçen yıl olduğu gibi.biz de arkasında olalım hocanın. sene başındaki transfer heyulasını da eleştirmiştik. yine bir benzerini yaşayacak gibiyiz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.