Ana içeriğe atla

"Şimşek Gibi Oynayın!"

Dün Telekom maçında, 1-0 mağlupken "saldır mavi şimşekler" melodisi bir anda "şimşek gibi oynayın"a dönüştü. "Oyna, oyna, oynasana lan!!"ın bize yakışan, üsturuplu bir versiyonu...

Peki, "şimşek gibi oynayın" demek, ne anlama geliyor? Nasıl "şimşek gibi oynanır"? Yine bir eşleştirme ile söylemek gerekirse, "tribünde bizsek sahada sensin" demektir. "Bizler inandık, siz de inanın, bizim için bu maçı alın"ın klişeden uzak, en güzel ifadesidir.

Şimşek gibi oynamak, giydiğin formanın, bulunduğun camianın neliğini ve niceliğini anlamakla, tribünün bir gürültü değil bir gelenek olduğunu hatırlamakla, sizin yapılanların tm bir karşılığını sağlamakla mümkündür. Şimşek gibi oynayın, nerede olduğunuzu hatırlayın! Vurmadan, kırmadan ama yılmadan, usanmadan size verilen desteğin ve evet, aldığınız paraların, imza attığınız sözleşmelerin gereği olarak bu işi yapın. İşinizi yapın. Sadece bunu istiyoruz.

Biz tribünde görevimizi yapıyoruz. "Hep inandık, yıkılmadık, en kötü gününde dimdik ayaktaydık". Haydi şimdi sıra sizde sevgili futbolcular, bu inanca karşılık verin. Biraz daha zorlayın kendinizi, kaslarınız yansın, ciğeriniz patlasın, gözlerinizden ateş fışkırsın, koşun koşun, "saldırın durmadan, bu taraftar arkanızda her zaman!" Şimşek gibi çakın rakiplerinizin üstüne...

"Vazgeçmedik bir an armadan", sırf o logoyu taşıdığınız için yanındayız; "bak bizler eleleyiz, seninle birlikteyiz"; burdayız hala, acılara tutunuyoruz, "sonsuz inanç var size"; siz de "maçı bırakmayın!"

Şimşek gibi oynayın, lokomotif gibi titretin yeri göğü; kara trenler gibi gürüldeyin, göğsünüzdeki demir kanatlarla yükselin; oynayın!

Size ve bize yakışanı yapın...

Yorumlar

müslüm dedi ki…
takımı sezon başından beri elimden geldiğince takip ediyorum ama ilk kez çıplak gözle izledim. bulunduğumuz "tribün" (denirse şayet.5 metrelik tellerle çevrili kafes gibi bir şey)berbattı ve görüşümüzü engelliyordu. aramızda geçen konusmalardan edindiğim genel izlenim, ilk haftaların koşan, hırslı ve diri takımının özlendiği yönündeydi. takımdaki hareketlenme de özellikle oyuncu değişiklikleri ve çift forvete dönülmesiyle oluştu. daha cesur ve saldıran bir takım isteği tezahüretlara da yansıdı zaten. beni özellikle defansın ve sol kanatın kötü olması şaşırttı. belki Murat'ın yoklunun da etkisi olmuştur. Özellikle Evren ilk 11 için çok hazır değil gibi, yavaş kalıyor ve zor durumda bırakıyor bazen arkadaslarını. Volkan ve Caner de çok umutlu olduğum isimlerdi ama hayalkırıklığı yarattı bende. Aydın Tuna'nın ise bu maçta gününde olmadığını düşünmek istiyorum. çünkü, sahada sadece gezindi, "yalandan" oynadı ve hiçbirşey yapmadı gerçekten. zaten bu isimlerle oynamanın da,(caner dışında) gençleşme ya da geleceğe yönelik takım yaratma perspektifiyle çelişen bir tarafı var. bu arada ali kemal, atahan ve özellikle burhan istekli, olumlu oyunlarıyla beğenimizi topladılar. soner hocaya da, "rotasyon da bir yere kadar" demek lazım.artık, istikrarlı, kaynaşmış ve ligin başındaki gibi çok koşan bir kadroyla oynamak şart gibi gözüküyor. Son olarak, Samet'in ve özellikle Oğuz'un bu takımda banko oynatılması gerekir diye düşünüyorum. çok yetenekli, kanatları çalıştıracak ve oyunu açacak oyuncular. taraftar olarak bizim de; galibiyet, puan, skor değil; koşan, oyun oynayan, yürekli bir takım istememiz çok güzeldi. maç bittikten sonra takımı alkışlayıp, "şimşek gibi oynayın" tezahüratıyla soyunma odasına yollmamız da görülmeye değerdi. umarım isteğimiz takıma bir an önce kavusuruz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir