Ana içeriğe atla

Konuk Yazar #28- "Bir Derdim Var"

Of'a giderek takımı yalnız bırakmayan birkaç Demirsporludan ve blogumuzun yakın takipçilerinden Müslüm, deplasman dönüşü, bayram tatilinde ve belki de Van yenilgisile hislenmiş olmalı ki yarı şaka yarı ciddi bir yazı yazmış, takımın durumunu ironik bir şekilde analiz etmiş. Biz de "Konuk Yazar" olarak yazısına yer veriyoruz. Kendimize dair dokundurmaları ve göndermeleri not ederek...

Konuk yazar olarak bloga katkılarınızı bekliyoruz.

---

BİR DERDİM VAR

Canım çok sıkkın dostlarım, paylaşmak istiyorum sizlerle de. Çok kızdım çook!! Kime mi? Tabii ki Atahan'a. Adam gol atıp duruyor. Birader, sen forvet misin? Forvetsen söyle, yedek kulübesinde yerin hazır. Oh sıcacık! Hem bizi kızdırıyorsun, hem kendin yoruluyorsun. Sevgili dostlar, bu oyuncu bir çok maçta takımın taktiksel dizilişi olan (8-1-1)i bozdu alenen. Soner Hoca acilen bir çözüm bulmalı bu duruma.

Bir de eleştiriyorlar Hocayı bilir bilmez. Neymiş dörtlü defans! Dört kişi defans mı olur efenim. Koyacaksın 4 tane de onların önüne kapı gibi. Gör bakalım o zaman takımı. Futbol çok değişti çok, oynamak önemli değil yav, herkes oynar ona bakarsan. Asıl mesele oynatmamak. Defans, defans, defans. Ben bunu bilir bunu söylerim hep. Bu oyuncu, bir de frikik atıyor, ceza sahası çevresinden, duran toplardan golleriyle biliniyormuş. Böyle adam alınır mı efenim? Neyse, olmuş bir kere. Ama atmasın artık frikik mirikik. Bir arkadası gelir şişirir içeriye, onun yerine. Yazık değil mi? Ya o frikik gol olmazsa, döner de kalemize gelirse maazallah, o zaman ne olacak? Sorarım size... Beraberlik gider dostlar, altın değerinde bir puan gitti gider ki, evlerden ırak. Onun için en güzeli dk. 85'te Aytek'in girmesidir. İki pozisyon bulursak, daha ne! Son dakikada biri girerse yeneriz, girmezse de yenilmeyiz. Nasıl ama? Bundan iyi taktik mi olur? Dedim ya, oynayarak herkes kazanır, önemli olan oynamadan kazanmaktır. Hem ne denmiştir, "Gavur çalışır, Türk yer" denmiştir. Bunu bile bilmeyenler, hala güzel oyun, koşan takım diyenler var efenim. Yav, hadi bunu bilmiyorsunuz. Yunanistan diye bir takım var, oynamadan Avrupa Şampiyonu oldu, onu da mı duymadınız?

Neymiş göze hoş gelen futbolmuş. Futbol göze hoş gelir mi Allah aşkına? Dans mı bu, bale mi, tiyatro mu? Yoksa podyumda manken mi yürütüyoruz? İnsan niçin maça gelir sorarım size? Şöyle bir yeşillik görsün, şehrin sıkıntısından, stresinden kurtulsun, temiz hava alsın. Öyle değil mi dostlar? Şimdi ne gerek var pozisyon yaratıp milleti heyecanlandırmaya, strese sokmaya, hele hele gol atıp da gürültü patırtı çıkarmaya? Kalbi olan var, tansiyonu, şekeri olan var. Düşünmek lazım bunları hep. Ama düşünen nerde efenim, nerdeee!! Biz hepsini düşünüyoruz çok şükür. Şimdi gol atıyorsun da ne oluyor? Üzmüyor musun rakip takımı? oyuncularını, taraftarlarını? Ne güzel söyledi Şenol Güneş Hoca, cenaze evinde düğün olmaz! Olmaz Efenim, olmaaaaz!Onun için en güzel sonuç beraberliktir. Dostluktur, barıştır, kardeşliktir. Sen emekten yanayız de, dayanışmadan yanayız, ırkçılığa, ayrımcılığa karşıyız de, sonra da karşındaki takıma gol atmaya çalış, yenmeye çalış. Baştan yanlış, tutarsız bir durum bir kere.


Velhasıl-ı kelam, demirspor bu sezon oynadığı futbolla gerçek kimliğine kavusmustur, şükürler olsun. Yalnız futbolcularımız, daha dikkatli olmalıdır. Mustafa Kemal'in dediği gibi, Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Nedir efendim satıh? Yüzeydir, sahadır yani. Onun için futbolcularımız saldıran değil, savunan; zalim değil, mazlum olacaktır. Kanının son damlasına kadar, markaj yapacak, top kesecek, oyun bozacaktır. Sonuç olarak, şu an geldiğimiz nokta, hiç de kötü değildir. Belki sekizli defans sistemini tanıtma ve yaygınlaştırma gibi bir tarihsel görevi bile yerine getirebiliriz. Bundan sonrası için ise, takımımıza, daima golsüz beraberlikler, o da olmazsa şimdiye kadar olduğu gibi, tek farklı galibiyetler diliyorum (Trabzon yol kazası efenim, saymayalım onu).

Not: Bu geldiğimiz aşamayı daha da ilerilere taşımak için, kulübümüze acilen savunma sporları şubesi açılması gerekiyor. En yakın zamanda girişimlere ve kamuoyu çalışmalarına başlıyorum, sizin de desteklerinizi bekliyorum.

Yorumlar

MiTo1940 dedi ki…
Eline sağlık kardeşimin... Ne güzel yazmış... Yazdıkları tartışılır ama yazısı gerçekten güzel...
müslüm dedi ki…
Teşekkür ederim Mito kardeşim. Tavşanlı maçı sonrası ben de senin bir yazını facebookumda paylaşmıştım, çok samimi ve güzel bir yazıydı gerçekten. Dokundurma değil, esinlenme diyelim Yavuz. Ankara Demirspor maçındaki muhabbetlerimizden beslendim doğal olarak:)
yavuzy dedi ki…
Akademisyenlerle konuşurken daha dikkatli olmam gerekiyor, değil mi! :)
Das dedi ki…
"Sen emekten yanayız de, dayanışmadan yanayız, ırkçılığa, ayrımcılığa karşıyız de, sonra da karşındaki takıma gol atmaya çalış, yenmeye çalış. Baştan yanlış, tutarsız bir durum bir kere." olayı özetliyor belkide..Düşüncelerinize çok büyük ölçüde katılıyorum..Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı..
müslüm dedi ki…
Yok Yavuzcum rahat ol. Sen söylemesen ben zaten akademik davranmayacak, seni referans göstermeyecektim:)çok teşekkür ederim, ama ben katılmıyorum alıntıladığınız kısma. karikatürize etmeye çalıştım sadece. umarım o şekilde anlatabilmişimdir.(noluyo yav, yoksa hocaya mı çalıştık gene:))
Yergökmavi dedi ki…
Halkına vergi üstüne vergi koyan padişahın fıkrasına benzettim..

Padişah gelirleri arttırmak için vergiyi arttırır.Halkta tepki olmaz.Sonra birdaha artırır Homurdanmalar başlar.Üstüne bir artış derken,şikayetler tepkiler çığ gibidir.Bir artış daha derken,halk isyan noktasına gelir.Bir artış daha, halk artık gülmeye ve dalga geçmeye başlar.Halkını kaybettiğini düşünen padişah bundan sonra vergileri arttırmaz..

16 yıldır yazılarla verilen tepkiler,şikayetler,seslenmeler,
eleştiriler ve son olarak yapılan ironi..Aslında hepimizde var bu ironi..Yorum sayfalarında yazı yazmak bile gelmiyor artık içimden.
Umudun ligin 2. yarısında yapılacak transferlerle iddialı duruma gelmek..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.