Ana içeriğe atla

"hayat ne tuhaf, vapurlar falan..."

Bu aralar Ankara'da işler yoğun... Hepimiz bir taraflarda kişisel uğraşıların peşindeyiz. Geçen sezonki hayalkırıklıkları ve can sıkıntısının ardından, bu sezon da Bekir Çınar'dan yeediğimiz darbe ile iyice sersemlemiştik; mevzûdan iyice koptuk, sıkıntımız ve yorgunluğumuz tavan yaptı. Sezon başladı, yeni pankartlar var, takım iyi gidiyor, deplasmana da gittik ufak da olsa; yine de bir perdenin arkasında gibiyiz. Ama nedenleri var, şöyle ki:

En son gelişme: Enerji kaynağımız ve başyazarımız Vertumnus'un babası, by-pass ameliyatı geçirdi. Haberler iyi; ameliyat başarılı. İş sıkıntıları ile debelenen vertumnus'un bir de bu telaşa girişmesi onu epeyce yordu. Kendisine ve ailesine bir de buradan geçmiş olsun diyelim ve Baba'ya acil şifalar!

Meral "geyik1940" ile FıratAteş'in evliliklerinin ardından düğün, ev, eşya yoğunlukları/teleşları devam ediyor. Ben de aynı süreçteyim. Dükkanlar, pazarlıklar, taşımalar, yüklemeler, tornavidalar, duvar çivileri vs...

Togepy, yeni görevine başladı ancak o da hala evini kuramadı; emlakçılarla müzakereleri devam ediyor. TürkayADS, CEO'luk yolunda ilk adımlarını Sincan kırsalında başladı, staj için yollarda; KürşatADS, yoğun referandum propagandalarının yorgunluğu geçmeden okul telaşına girdi/girecek. Serdanka-sanırım nickini değiştirmiş-, Ünye'de yeni görevine başladı ve gurbette fındık gibi oldu. Ati, Bilkent dağlarını ve havuzlarını bekliyordu hala, en son bildiğim kadarıyla. Black_Silence, yaz tatili yapabildi mi bilemiyorum; yaz okulu ile birlikte ekmek parası derdindeydi en son görüştüğümüzde. Jose Marti, Batı Nil virüsünün yoğunluğunu yaşamıyordur umarım; en son Vertumnus'a yoldaşlık etti hastane nöbetlerinde.

OnurBiçer, askerden döndü ve tatile çıktı; 6 ayın yorgunluğunu atıyor. Mustava, yoğun bir ramazan performansının ardından hayata dönüş sürecinde ve kariyer planlarını gözden geçiriyor.

Şimdilik takvimlerimizde ilk halka 3 Ekim'in üstüne atılmış durumda... Bu sefer deniz kokusu için düşeceğiz yola; Körfez tarafına...

Yorumlar

Jose Marti dedi ki…
çok güzel bir yazı olmuş, eline sağlık.
"biz"i özleten bir yazı..
ErnesTo1940 dedi ki…
Geçmiş oLsun Onur Abi, acil şifalar diliyorum babana. Pozitifliğinle babana da moral verdiğine inanıyorum...
türkayADS dedi ki…
Sincan Merkez kafasına göre giremez herkes..selamlar saygılar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...