Ana içeriğe atla

Yeni Sezon Yaklaşırken...

Yeni sezona bir aydan az zaman kaldı. Ne olursa olsun, sezon başlarında bir heyecan duyulur. Bu sene de önce ezeli ve ebedi başkanımız MT'nin 180 derece dönüşü ve Büyük Soner'in vakur açıklamaları ile umutlandık. Daha doğrusu şaşırdık. Daha önce aynı şekilde başlayıp farklı şekilde biten onlarca hikayenin boynu bükük kahramanları olduğumuz için, yine temkinliliğimizi koruyoruz. Önceki yıllarda da aynı temkinlililği gösterdiğimizde, bizi şüphecilikle suçlayanlar da aynı temkinlilikte... Bir şekilde, ortak bir noktada buluşmak, sevindirici. Hiçbir isme, hiçbir teknik adama, hiçbir transfere bütün umudumuzu vermemeyi öğrendik. Umudumuz, hala ve yalnızca demir kanatlarda...

Umutlandıran açıklamalar, yerini eyleme bırakınca, yine benzer görüntüler oluştu. "Paramız yok, ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız, borcumuzu kapatmak birinci görevimiz, kendi oyuncularımıza şans vereceğiz" diyenler, yine selefleri gibi onlarca transferin altına girdiler, altyapıdan oyuncularımıza kapıyı gösterdiler.

Gelen oyuncular, şöyle iyidir böyle başkadır; hiçbir detay benim için önemli değil. Bu mesleğe güven olmaz. Sadece paralarının karşılıklarını vermelerini ve bizi aldatmamalarını istiyoruz, o kadar. Demirspor forması birçoklarına ağır geliyor ve değişime uğruyorlar, bunu da iyi biliyoruz.

MT (özüne dönüp) ve Büyük Soner (bizi yanıltıp), diğerleri gibi olmaya devam edecekler mi, göreceğiz.

Beni bu yıl en çok umutlandıran, Cebeci Stadı'nda Adana Demirspor'u izleme olasılığı. En son 2003'te Şekerspor maçıyla gerçekleşen bu müthiş buluşma, bu yıl değişiklik olmazsa Pursaklarspor aracılığı ile olacak.

İkinci umut, yolların çağrısı... Net Piknik'te, Nefes'te ya da Eski Yeni'de ani bir perşembe/cuma akşamı buluşması sonrası, çantamızı sırtımıza alıp yola çıkma olasılığımız çok fazla. Tehlikeli perşembeler/cumalar bizi bekliyor.

Yorumlar

ZİFİRİ dedi ki…
Haydi Hayırlısı

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...