Ana içeriğe atla

Tiyatro... Yeniden!

Uğrunda mesafeleri üşenmeden güle oynaya gittiğimiz Adana Demirspor bu hafta bize yine güle oynaya geri dönmeyi çok gördü.

Seyrettiğimiz futbol değildi ne yazık ki. Neden böyle oynadınız sevgili futbolcular? Neden müdahale etmediniz sevgili hoca? Oyundaki tek taktiksel değişiklik Ali'nin sol kanattan sağa geçmesiydi, o kadar.

Elazığ savunmasını hiç de geride kurmadı, ne Ali ne de Cihan bu savunmanın arkasına sarkmak için bir çaba gösterdi. İki bekimiz bindirmeler yapmadı. Tayfun yalnız başına, mücadele ediyor göründü. geriden gelip aldığı iki üç topu uzaktan şut çekerek kullandı. Çok zor değildi Elazığ'a gol atmak. Topu çizgiye dikine indirebilsek pozisyona da rahatlıkla girebilirdik. Maç boyunca sadece ikinci yarının ilk on dakikası dikine oyayarak pozisyon aradığımız zamanlardı. Koca maçın tek güzel görüntüsü; Tayfun'un şutu, kaleci Levent'in kurtarışı...

Maçın bana göre özeti sayılacak iki sahnesi var. Birincisi ikinci yarının ilerleyen dakikalarında rakibin kaleyi karşıdan gören tehlikeli bir yerden kullandığı serbest vuruş. Bu serbest vuruş barajımızda kaldı. Top bizde. Atağa kalkmak, Elazığ'ı eksik adamla yakalamak işten değil. Nedense forvetlerimiz o kadar yorgun ki rakip sahaya en önde koşan kişi Süleyman'dan başkası değil. Şaşkınlıkla izliyoruz Süleyman'ın tek kişilik deparını ve forvetlerimizin izleyişini.

Diğer sahne ise maçın sonunda. Hakem üç dakika eklemiş, üçüncü dakika oynanıyor. Bizim takım rakip yarı sahada top çeviriyor. Şişirme yok, kaleyi yoklama yok, hakem bitiş düdüğünü çalıyor... İbretle izliyoruz.

Maç sonrası maratondan ayrılan herkesin dilinde maçın bağlandığı vardı. İnsanların aklına gelen ilk ve en kötü senaryo bu olsa gerek. Hiçbirisine kızamıyorum, çünkü oynanan tiyatroyu futbolla açıklayamıyorum. Çok kötüydük çok...

Pazar günü oynanan maçların lehimize olması, bundan sonra şansımızın hep yaver gideceğine yorulmasın. Allah bize kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz için şanslar veriyor, biz de harcıyoruz, sonra da isyan ediyoruz. Kaybedilmiş bir şey yok ama kazanılamamış bir çok şey var. Haftalar önce garantileyin de şu ekstaraları Yaşar'ı, Turgut'u, Remzi'yi sahada görelim artık. Gelecek senelerde onlardan faydalanmak zorundayız, başka çaremiz yok! Bunu ne zaman anlayacaksınız, sevgili hoca ve yönetim?

Ayrıca... Maç cumartesi, hava çok güzel, canlı yayın yok, Adana Demirspor lider ve mücadele eden bir takım görüntüsünde, biletlerin tutarı makul... Maraton neden daha da dolmaz, A üst ve altı boş, B üst yarım, altı boş... Bunun üzerine düşünmek gerek, nedenlerini aramak gerek. Belli ki bir kopukluk var bir yerlerde.

Şu var ki, taraftar tiyatro seyretmeye doydu. Bu hafta yine tiyatro vardı, iyi ki de gelmediler.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
mustava nın yorumlarına yer yer katılıyorum..aslında bir kaç futbolcu hariç çok da hırslı degildi takım..nedense çabuk havaya giriyoruz...özellikle forvet ve orta saha pek üzerine düşeni yapamadı...tayfunun böyle maçlarda öne çıkması lazım ama nedense çıkamıyor...seyircinin az olması maçın cumartesi olmasına baglı diyorum birde geçen haftaki malubiyet olsa gerek...ama taraftarı toplamak adına bencede özellikle maraton için bir şeyler yapmalı eski görüntüler pek yok..
Adsız dedi ki…
Maratondaki maçın bağlandığı görüşü çok konuşuldu. Bu çok tehlikeli ve kötü bir yaklaşımdı. Çirkin laflae edene diyecek bir sözümüz olmadıki.

Bu iş insanın canını sıkıyor.

Kamil Ateş
Adsız dedi ki…
Maraton futbolu bilir. Hisleri Kuvvetlidir maratonun.
tek çare altyapı dedi ki…
bende burada özellikle hocayı eleştireceğim.bence hocanın kenarda hep gençler vardı onedenle değişiklik yapmadım.bir hafta evvel penaltı pozizyonu nedeniyle diyor.bu hafta da oynatırsam ve bir hata daha yaparsa onu kaybedebilirdik diyor.yapma be hoca ben tam 37 yıldır ads taraftarı ve iyi bir futbol izleyici olduğumu sanıyorum ve diyorum ki.oynatmadan da o kenardaki çocukları nasıl kazanacaksın?bir söylermisin?yine hata yaparsa onu kaybederiz demek kolaycılıktır.sizi gençlere önem veriyor diye getirdi yönetim ozaman ona göre hareket edin.varsın yaşar birdaha penaltı yapsın sende sırtını sıvazlar önemli değil 10 tane de penaltı yapsan,ben sana inanıyorum.sana yine forma vereceğim dersin olur biter.sahada yürüyemiyen futbolcular varken zorunlu değişiklik dışında hiç bir değişiklik yapmamayı ben anlamadım.anlayan varmı bilmiyorum.bu arada şimşekler grubunu tekrar tekrar tebrik ediyorum.inanılmaz desteklediniz takımı herzaman olduğu gibi.iyiki varsınız.
Resit Durmaz dedi ki…
açıkcası ben de bu maç için iyi şeyler düşünmedim .sanki maç bir an önce bitsede gitsek havası vardı iki takımda da.Bu arada sevgili onur kombineler için teşekkürler.ama ilk defa maratondan maç izledim ama sanki küfür etmek için gelen insanlar sanki oraya toplanmış.zaman zaman eşim ve cocuğumda geliyor maçlara o yusden b üst herzamanki yerimde olacağım.Bir dahaki adanaya gelişinizde sizleri ağılamak isterim herşey için teşekkürler ....
Onur BİÇER dedi ki…
Teşekkürler Reşit Bey. Umarım taraftarına saygı gösterir bundan sonra takımımız da hak edilen şampiyonluklar izleriz.
Adsız dedi ki…
hakikaten kapali-b deydim hüseyin hoca ne oyuna müdahele etti nede oyuncu degistirdi yazik yani biz bu tablolari tekrar görmek istemiyoruz pırıl pırıl sahaya sürdünmü dinamo gibi sahada basmadik yer birakmayacak gencler otururken kenarda hüseyin hoca uyudu
Adsız dedi ki…
Hüseyin Hoca yı severiz. sanırım bu eleştirileri okuyorki resmi site ve basın bildirisi aracılığıyla oyuncu değiştirme konusuna açıklık getirmiş. bizler uyarımızı yaptık bu saatten sonra daha fazla eleştiri herkese zarar verir .

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...