Ana içeriğe atla

Dünyanın Tüm Demirsporları#7: Incheon Korail

Madem ki dünyanın neresinde olursa olsun "içinden tren geçen kentleri de başka bir severim, onların Demirsporlu olma ihtimalleri mutlaka vardır..." diyoruz, madem ki Demiryolculuk kültürünün önemli parçalarından birinin demiryollarının spor kulüpleri, bir başka deyişle Demirsporlar olduğuna inanıyoruz, madem ki tüm Demirsporları kan kardeş görüp, tüm Demirsporları seviyoruz, o zaman dünyanın geri kalanında kalan tüm Demirsporları daha yakından tanımanın vaktidir şimdi!


Demiryolcular dünyanın her yerinde futbolda öncülük ediyorlar. En son Latin Amerika'ya uzanmıştık. Uzaklardan devam edip, Uzak Asya'ya geçelim. Güney Kore'nin en eski futbol takımı da bir Demirspor: Incheon Korail.

Güney Kore Demiryolu İşletmesi Korail'in takımı olan ve ülkenin üçüncü büyük kenti Incheon'da kurulan takımın tevellütü 1943. Renkleri, kırmızı-lacivert ki bu renklerin de demiryolu kültürünün ortak renklerinden olduğunu hatırlamakta fayda var.

Kulübün kuruluş adı, Joseon Railway Football Club. 1963'te Railroad Football Club, 1995'te Korean National Railroad Football Club adlarını kullandıktan sonra 2008'de Incheon Korail adını alıyorlar.

Incheon Demirspor, Kore Ulusal Ligi'nde mücadele ediyor. Bu kategori ikinci lig statüsünde ve yarı-prfesyonel olarak tanımlanıyor. En üst ligin adı, K-Ligi. Ancak Yükselme-düşme sistemi pek bizimkine benzemiyor, daha doğrusu yükselme-düşme resmi olarak yok. Bunun genel nedeni, mali meseleler. 2006 ve 2007 şampiyonları, üst lige çıkmayı bu nedenle reddetmişler.

Incheon Demirspor, 2005 Ulusal Lig şampiyonu. 2003'ten beri bu adla organize edilen ligin daimi kulüplerinden.






Bu kenti sevmemiz için bir neden daha: Kentin diğer takımı, 2003 kuruluşlu, Incheon United'ın renkleri. O meseleyi de mavi-lacivertler serisinin koordinatörü togepy'e paslayalım. (Eski Beşiktaşlı Alpay Özalan da bu takımın formasını giymiş.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...