Ana içeriğe atla

Metin Kurt:"Atılan her gol emekçinin kalesine..."

Salı akşamı, Fatih'le beraber, Metin Kurt'un Piraye Kafe'deki söyleşisini takip ettik. Metin Kurt, yeni kurulan Spor Emekçileri Sendikası (Spor-Sen, detaylar için tıklayın) ve geçtiğimiz aylarda çıkan Gladyatör kitabı hakkında konuştu. Türkiye'de futbol emekçilerini bir sendika çatısı altında örgütlenme girişimini ilk kez 1970'lerin ikinci yarısında gerçekleştiren Kurt, Spor-Sen ile birlikte bu kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Kurt, TSYD Başkanı Esat Yılmaer ile TFF Eğitim Dairesi'nde görevli Tamer Güney gibi önemli isimlerin desteğini aldığını söyledi. Kurt, ayrıca Sportmence dergisini de yeniden hayata geçirdiklerini kaydetti. Söyleşinin ardından, "Çizgi Metin" ile kısa bir sohbet gerçekleştirdik.



Metin Kurt, Adana Demirspor-Livorno maçı için gurur duyduğunu belirterek şunları söyledi:

"Bu dostluk maçının görüntüleri, çok açık bir şekilde sporda dostluk ve kardeşlik özlemini haykırmaktadır. Daha da öte, özgür ve eşit bir dünyanın kurulması özlemini dile getirmektedir. Kuşkusuz hiçbir çaba boşa gitmez. Ancak kapitalist rekabet ideolojisini taşıyan sporda var olmak, bir ölçüde oyuna gelmek tehlikesini beraberinde getirir. Atılan her golün emekçi kalesine olduğu gerçeğini unutmadan, bu tür dostluk maçlarına ihtiyacımız var".



Fatih Terim'le kısa bir süre de olsa beraber oynadığını hatırlatıyoruz:

"Evet, Terim'le iki yıl birlikte oynadık. 74'te geldi Galatasaray'a. 76'ya kadar abi-kardeş top oynadık. 76'da Galatasaray'da gerçekleştirdiğimiz sporcu eylemine Terim, Adana'da olduğu için katılamadı. Ama inanıyorum ki İstanbul'da olsa katılırdı".

Ya fikirsel uyumsuzluklar?:

"Terim, feodal yapıya sahip bir futbolcuydu. 76'dan sonra fazla bir temasım olmadı. Kuşkusuz ilişkide olduğu insanların etkisinde kalmıştır. Davranışlarını benimsemeyebiliriz ama futbol kariyerini yadsıyamayız".



Gladyatör kitabıyla ilgili tepkileri de sorduk:

"Kitap benim 8 yaşımdan 1976'da futbolu bırakmama kadar geçen süreyi kapsıyor. 30 yıl sonra çıkan bu kitabın böyle bir ilgi göreceğini beklemiyordum. Televizyon ve medyanın ilgisinden dolayı şaşırdım açıkçası. Bu durum, yapmam gereken çok daha şeyin olduğunu gösteriyor. Beni göreve çağırıyorlar".

Yorumlar

MiTo1940 dedi ki…
Kendisini yakından tanımama rağmen söylediklerinden olumlu bir düşünceye sahip olduğunu az çok anlayabilmekteyim fakat Sendikalaşmaya karşı bir düşünce yapısı içerisinde bulunan şahsım bu sendikaya da karşı... Futol'un siyasi rant haline gelmemesini canla başla savunan bizler, çok rahatlıkla siyasi rant sağlamak için birebir olan Sendika kavramını yerleştiriyoruz sporumuza... Sendika'lı, Sendika'sız ayrımı yapılsın... Sporder-sporbir kurulsun Fatih TERİM TFF'ye darbe girişiminde bulunsun... Tabiki söylediklerimin birçoğu abes fakat Sendika'nın faydadan çok zarar vereceği düşüncesindeyim... Bu düşüncem Metin KURT beyefendinin şahsı ile alakalı değildir... takipcisi olacağım...

Bu blogdaki popüler yayınlar

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A