Ana içeriğe atla

Boğazımızda Koca Bir Yumruk...

Boğazımızda koca bir yumruk gibi oturdu bu Pazar günü...

Şimşekler Grubu'na tepkileriniz yağıyor ve eminim de yağacak.
Biz bu tepkilerin hepsini istisnasız ileteceğiz.
Ama yorumlarınızı yayımlamayacağız.
Kendileri kendi hüzünlerini, duygularını, yaşadıklarını kendi sitelerinde son derece net bir şekilde açıklamışlar.
Bu sözün üzerine onlara bu blogdan ilave bir söz söylenmeyecektir.

Keşke şu anda motorları maviliklere sürüyor olsaydık...

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Sadece şimşekler grubu degil ankara tayfası Kapalı güneyde bir çok taraftar 30-40 çapulcuya gaza gelip,şişe,para su atıyorlar...Atmayın diyen 40-50 kişiyi dinleyen yok..bunlar nasıl taraftar...ANLAMAK MÜMKÜN DEGİL..EGER TARFTARLARSA...
mustava dedi ki…
bu günleri de aşacağız sevgili okuyucumuz. eminiz buna.

şu an "demirsporluyum" diyen istisnasız herkesin içi buruk, yüreği yanık. ben dahil bir çoğumuz sinirli, isyan ediyor, ıstırap çekiyor, lanet okuyor...

tamam, bugün duygularımızı yaşayalım, hislerimizi dile getirelim, dersler çıkaralım, öz eleştiri yapalım.

sevgili demirsporlular; eğer kusuruma bakmazsanız ben bugün değil ama ilerleyen günlerde "2 de 2 istiyoruz" yazısını tekrar tepeye sabitleyeceğim. çünkü ne kadar sinirlensem de, isyan etsem de HALA HALA HALA 2 de 2 İSTİYORUM. EVET BELKİ AĞLIYORUM AMA AĞLAYA AĞLAYA İSTİYORUM !!!
tek çare altyapı dedi ki…
bende 2 de 2 istiyorum mustava kardeşim.herşeye inat mavi hayat.
Zihn-i Spor dedi ki…
2'de 2. Şu an bizim için ne kadar büyük anlamlar barındırması gerekiyorken, nasıl da ehemmiyetsiz geldi kulağıma. Herşey için sonuna kadar çabalayıp böylesine yaklaşmışken bu kadar büyük hüzünlere gark olmaya alışkınız demek vardı şimdi. Ama artık yüreğimiz "yenilsen de yensen de"nin ezberinden tükenmiş, yeter artık nidalarından usanmış, sevgiliye dair son taneleri kaybetti kaybedecek, sevdasına bağlı yağız delikanlı havalarında.
Biraz arabesk olacak ama (adanalıyık ne de olsa)bir çift söz daha lacivert nakışlı mavi sevdama;

Gel canımızı da al acımıyorsan...
Onur BİÇER dedi ki…
Sevgili Merih abi, demirgibiyiz@gmail.com adresine mail atabilir misin? Seninle özel yazışmak istiyorum da mahsuru yoksa...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...