Ana içeriğe atla

Transfer (Yine, yeniden)

Merkez Bankası ülkemizin para politikasındaki bağımsız otoritesidir. Dünya merkez bankacılığında olduğu gibi bağımsızlık, şeffaflık, hesap verebilirlik ve kredibilite (güvenilirlik) bu otoritelerin karşılaması gereken asgari kıstaslardır. Merkez bankaları güvenilir oldukça, ekonomi oyuncuları onun attığı adımları izleme ve onu destekleme yoluna giderler ve ekonomiyi kontrol altında tutmak ve hatta yönlendirmek bu sayede daha kolay olur. Arada merkez bankaları örneğin Hazinenin borcunun reel değerini düşürmek için ekonomi sürprizleri adı verilen sürprizler yaparlar. Mesela enflasyon hedefini %3 açıklayıp, %5 olarak gerçekleşecek şekilde para basarlar. Enflasyon beklentilerini fiyatlarına yansıtan ekonomi oyuncuları hacimlerini %3 genişletirken, piyasa %5 değer kaybeder. Oyuncular kaba hesapla %2 oranında zarar ederken, Hazinenin borcunun reel değeri %2 oranında azalır. Bir sonraki dönem merkez bankası aynı sürprizi yaparsa ekonomi oyuncuları yine zarar eder ama aynı sürprize üçüncü seferde yakalanmazlar. Hatta üçüncü dönemde merkez bankası sürpriz yapmasa bile güvenilirliğini yitirdiği için ekonomi oyuncusu artık ona itibar etmeyecek ve kendi güvendiği alanlara yatırım yapacaktır. Sonuç otoritenin gücünü ve etkisini kaybetmesidir.

Basitleştirmeye çalışsam da biraz ağır bir giriş oldu. Ekonominin makro açıdan işleyişine bir örnektir anlattığım. Ülkenin en büyük otoritelerinden biri olmasına rağmen güvenilirliğini kaybedince uygulamaların gerekli sonuçları vermediğine bir örnektir anlatılan.

Konuyu mikro otoritelere bağlayalım. Tabi ki takımımızın en büyük otoritesi olan yönetimimize getirelim. Büyük resim küçülünce içerik değiştirmemektedir, dipnotu ile konuya girelim.

Transferin son gününde iki transfer daha yapmışız. Haberini almıştım ama kesin olduğunu federasyonun sitesinden görmek istediğim için yazıyı girmeyi de beklettim. Federasyonun sitesi bir süredir hata veriyor. Spor01 ise transferin gerçekleştiğini ilan etti bugün. Ahmet ve Tanıl adında iki oyuncu transfer etmişiz.

Öncelikle temennim takımımıza faydalı olmaları.

Ancak bende tüm iyi gidişata rağmen şüpheler oluşmaya başladı. İçimde tutabilir miyim, bu şüpheleri elbet tutarım. Ancak artık bastırmaktan yoruldum. Bastırıp da patlamaktan yoruldum. Bu sezon ruhumun dinginleşeceği, daha huzurlu bir sezon olsun diliyorum ve beklentilerimi de ona göre şekillendirdim.

Hatta buna inanıyorum da...

Ancak geçmişe sünger çektiğine ve bizi mutluluk deryasına bırakmayı hedeflediğini hissettiğim yönetimimizde, transferlerin ve söylemlerin biraz geçmişe benzemeye başladığı intibası oluştu bende.

Çok fazla veri yok elimde. Ancak hatırladığım bazı uygulama ve beyanlar var.

Transferler başlamadan önce 10 tane oyuncu transfer edileceğinin açıklanması ve bu doğrultuda 10 adet transfer yapılması, akabinde transfer sezonunun takımımız açısından sona erdiğinin söylenmesi... Bunlar sevindirici uygulamalar olarak bir kenarda dursun...

Sonrasında önce iki, sonra bir ve sonra iki transfer daha gerçekleştirilmesi (sayıda belki bir tane sapma olabilir), kenarda duran sevince, olumlu ve planlı beyanlara, tutarlılığa maalesef benim bakış açımdan biraz gölge düşürdü.

Gençlere ilişkin umudum bir nebze de olsa azaldı... Şanlıurfa maçı da bu açıdan umudumun kırılmasına da katkıda bulundu.

Bir eleştiri daha yaptık, yiğidi öldürdük. Şimdi de hakkını verelim. Transfer %50 oranında saptı, tamam ama hala geçmişe nazaran iyi. Gençler yer bulamadı ilk maçta ama hala umudumuz taze, beyanlarda tutarsızlık başgösterdi ama hala güvenim kuvvetli ve desteğim baki.

Şüphe işte şüphe. Günü gelince yönetime mükemmeldi demek istiyorum, kötünün iyisi değil.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.