Ana içeriğe atla

Taraftar Neden İlgisiz? -Tespitler-

Yazı dizimize son vermiş bulunmaktayız. Katılımlarından dolayı tüm okurlarımıza teşekkür ederiz. Bu arada tarafımıza gönderilen yazılardan veya yorumlardan bir kısmını sütunlarımıza aktarmadık, zira aynı hususlar vurgulanıyordu, bir kısmını da yazıya aktarmayı atlamışım, bu okuyucularımızdan özür dilerim. Yazımızda taraftarın neden kombinelere ve kredi kartı projesine ilgi göstermediği ve önemli bir bölümünün bilet dahi almaya tenezzül etmediği sorusunun cevabını aradık. Bu cevabı ararken takımı için maddi anlamda da gereğini yapan taraftara da hakkını verdik. Bu yazımızda taraftarlarımızın ana hatları ile tespitlerine, bunlara ilişkin değerlendirmelerimize yer vereceğiz.

Tespitler:

-Stadyuma gelenlerin önemli çoğunluğunun Demirspor'un yanında başka takımlara da gönül vermesi ve bu nedenle de başarısızlık dönemlerinde takımımıza kayıtsız kalabilmeleri

-Tüm ülke genelinde vatandaşımızda yurtdışına kıyasla spor kültürünün oluşmamış olması

-Yine ülke genelinde vatandaşın maçlara bedava girmesi gibi hususların açıkgözlülük olarak adlandırılıp, yeri geldiğinde kişiye övgü olarak dahi dönebilmesi ve büyük bir ayıp olarak kabul edilmemesi

-Maça giden taraftarın, tribünde kendisine gereken özenin gösterilmediği hissine kapılması (örneğin kombine sahiplerinin sabit bir yerinin olmaması, stat içine girdikten sonra koltukların kirliliğinde dolayı maçı ayakta izlemek zorunda kalması gibi)

-Biletsiz giren seyirciye göz yumulması sonucunda tribünde diğer taraftarları rahatsız edebilecek kişilere de rastlanması ki; bu kişiler maç esnasında tavırları ile takıma da zarar verme potansiyeli taşımaktadırlar.

-Biletsiz giren seyirciye engel olunmasının kolay olduğunun düşünülmesine karşın, gerekli önlemlerin alınmamasının biletini veya kombinesini alan taraftarı da bir sonraki sefere ilgisizliğe yöneltmesi

-Son iki senede finallerin kaybedilmesi ve geçen sene takımın oldukça vasat bir futbol oynaması

-Biletsiz seyirci alımına itfaiyenin, ambulansın, emniyet görevlilerinin alet olduğuna pek çok taraftarın şahit olması

-Önceki yönetimlerin taraftar üzerinde kötü intiba bırakması, bunların kulüpten önce kendi çıkarlarını düşündükleri, kulübün parasının çarçur edildiği, camiada her zaman bir yiyiciler grubunun bulunduğu kanaatinin uyanması ve bu zincirin kırılmasının kısa vadede zor olduğunun düşünülmesi

-Stattaki bedavacıların önemli bölümünün çocuk olması (buna katılmadığımızı belirtelim), diğer bedavacıların da bunu alışkanlık edinmesi

-Bedavacılara imkan verenlerden hesap sorulmaması

-Kredi kartı projesinde birçok taraftarın gelir durumunun kart almaya elverişli olmaması ve bankanın kart onaylarında fazlaca sıkı davranması

-Taraftarın kombine alacak maddi durumlarının olmaması (bunların bilet almakla yetindikleri ileri sürülüyor)

-Takımımızı yönetenlerin söylem ve eylemlerinin birbiri ile uymaması ve bunun güvensizlik ortamı yaratması

-Önceki dönemlerde kasıtlı olarak maç kayıplarının yaşanması, futbolcuların taraftara saygı göstermemesi, sahada para vermeye değecek bir oyun sergilenmemesi

-Taraftarın artık bıkma noktasına gelmesi

-Şehrin yöneticilerinin birlikteliği sağlayamamaları, sağlanmasına engel olacak girişimlerde bulunmaları

-İlk kombine uygulamalarının taraftarda yarattığı hayal kırıklığının etkisini ikinci kombine uygulamasında göstermesi

Yazımız değerlendirmelerimizle devam edecek.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Sevgili Onur,

Tesbitleri yaptık. Hepsi doğru tespitler. Bence şimdi bir de çözüm önerilerini alsak nasıl olur?

Merih Güvenç
Onur BİÇER dedi ki…
Abi kast ettiğiniz çözüm önerileri şeklindeki bir yazı dizisi mi?
Adsız dedi ki…
Sevgili Onur,

Örneğin sorunları birer birer ele alıp o konudaki çözüm önerileri ele alınabilir. İlk öncelik Bedavacılara verilebilir.Bu kanayan yarayı nasıl iyi edeceğimiz konusundaki görüşler alınabilir vs. vs.

Bu vesile ile tüm Demirsporluların bayramını en içten dileklerimle kutlar, sezon sonunda da bir bayram coşkusu yaşamayı dilerim.

Merih Güvenç
Onur BİÇER dedi ki…
Abi, değerlendirme kısmına bu konularla ilgili çözüm önerileri de gireceğim. Onun altında yorum yolu ile katkıları alırız. Duruma göre yazı olarak da yayınlayabiliriz. İlgin için teşekkürler abi.
caqLaR dedi ki…
Öncelikle tespitler yazısını yeni gördüm bir süredir siteye girerken hatalar alıyorum.Sunucuya erişilemedi tarzında bunu burda bildirip gereğini yapmanızı arz ediyorum.

Öncelikle bu tespitler sonucunda biryerden başlamak istiyorsak.Şu bahsedilen "Futbol Kültürü'nü" oluşturmak ile işe başlıyabiliriz.Peki ama şöyle bir sorun var kültürden önce kişiye yada kişilere bir ruh kazandırmak zorundayız.Yılmıyan bir ruh ,bıkmayan usanmıyan bir ruh gerekli böyle bir kültürü oluşturmak için.. Gazetecilerden birinin bir sözü var burda adını tam olarak yazmıyacağım ama gazetecinin sözü şudur;N.G derki "sen hakklarını savunan, benliğinden vazgeçmiyen vede kişilik sahibi insanlar yaratmalısın der." bu söze dayanarak önce insanlara kendi sevdikleri için savaşmayı öğretmek gerekli...

Kişilik olayını tamamladıktan sonra Kültür olayını gerçekleştirebiliriz.Çocuklara ilk okulda yerel sporla tanıştıracaksın ki yerel takımları öğreteceksin ki futbol kültürü denen olay ortaya çıksın ve kendi kendini geliştirsin.

Futbol kültürünün en gelişmiş olarak gösterebileceğim yer Amerika'dır.Abimden duyduğum kadarı ile heyalet sistemi olduğu için her heyalette Üni'ler var ve Üni takımlarının kalkınmasını sağlaması için giyim sektörü kullanılıyormuş.Örnek olarak abimin okuğu okulu UCLA Adana'da dahi görebiliriz bu yazının yazdığı bir tsihrt ama kimse anLamını bilmiyor :)

Çocuklara okullara giderek seminerler verilmeli vede futbol konusunda üstüne basarak söylüyorum FUTBOL KONUSUNDA milliyetçi düşünmeyi ve bunların gereklerini öğretmeleri gerektiğini düşünüyorum.Çeşitli yerlerle işbirliği içinde her maça belirli biri grup getirilirse kişilerin alışıp sevebeileceğini düşünüyorum ...!


Saygılarımla ...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.