Ana içeriğe atla

Taraftar Neden İlgisiz? -6-

Yazı dizimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ömer Bey, taraftarın geçmişten bugüne önemli bir evrim geçirdiğini ve bu gelişimi göz ardı etmememiz gerektiğini, bizim her şeyi hemen isteyen bir yapımızın olduğunu, sabrettiğimiz takdirde çok yakında özlenen tablonun yanıbaşımızda alacağını söylüyor.

Taraftarın gösterdiği gelişimin farkında olduğumuzu, bunun en güzel göstergesinin Şimşekler Grubu'nun kendi imkanları ile ve de direterek kulübe kazandırdığı kombineler olduğunu, ancak geçen sene Mehmet Gökoğlu yönetiminde tükenen kombinelerin bu sene önemli ölçüde elde kalmasına, önceki yönetimlerle kıyaslandığında mevcut yönetimin birçok gelir kaynağının peşinden koşmasına seyirci kalınmasına anlam veremediğimizi, tribüne üç beş kuruş vermemek için ücretsiz girmeye çalışan koca koca adamları sorguladığımızı, aradığımız cevapların özellikle bu noktalarda yattığını belirtmek isteriz. Bununla birlikte ortak hassasiyetleri paylaşmaktan memnun olduk. Ömer Bey yazısında Demirspor'umuzun gelecekte hangi görüntüler ile karşılaşmaya aday olduğunu da bir resimle örneklendirmiş. Kendisine katkısı için teşekkür ederiz.
Sizlerin de görüşlerinizi yorum yolu ile veya demirgibiyiz@gmail.com adresine bekliyoruz.

Onur bey,


Aslında Milliyet gazetesi yazarı Nilay Yılmaz bu haftaki yazısında bizim tarifimizi yapmış ve yol haritası çizmiş.

"Eğer gözünüz sadece merkezde yani bu anlamda iktidarda, kudretlide değil de başka bir yerleri arama; çevrede, dışarıda, biraz öteleri karıştırma, alternatifleri yoklama derdinde ise, ulaşabileceğiniz kulüpler arasında onlar... Taraftarıyla, tarihiyle bir gelenek, bir duruş ve oluş hali, diğer yandan futbola ve yaşama şenlikli bir davet, var olana muhalefet, doğal kabul edilene isyan, doğru olarak belletilenlere kocaman bir reddiyenin adıdır onlar: Adana Demirspor ve Livorno..."


Bu paragraf aslında bizim öğretimiz olmalı, Demirspor'a gönül veren ve verecek herkes bu bilince sahip olmalı ya da bilinçlendirilmeli. Sanki hepimizde, yönetim de dahil, hadi neden olmuyor telaşı var. Ama biraz sabır ve metanet gerekiyor. Aslında şöyle bir maziye baktığımızda ne kadar mesafe katettiğimizi daha rahat algılayabiliriz.


Ne çabuk unuttuk maraton yanındaki kale arkasında eski adı çılgınlar köşesinde 10-15 kişi avazımız çıkana kadar bağırırken ne var şöyle 50-100 kişi olsak diye iç geçirdiğimiz günleri. Ne çabuk unuttuk kapalıda 20-30 kişi bağırırken öndeki amcadan yeter artık susun kafamızı ... küfürünü yediğimizi.


Son günlerde arama motorlarını en çok meşgul eden 2 kelime Şimşekler ve Adana Demirspor. İnternet sitelerini en çok meşgul eden konu ADS-Livorno maçı ve tribün güzellikleri. Az şey mi bunlar?


Yönetim ve taraftar bence bugünlerde doğru yolda yürüyorlar. İnatla bu doğrulara devam etmeli ve geliştirmeliyiz. Maça gelen herkes kendine göre bir eğlence ve heyecan bulabilmeli. Parasını verip bilet alan, kulübüne sahip çıkan taraftarlar yönetim tarafından mutlak suretle korunmalı, onlara değer verildiği (temiz koltuklar, rahatsızlık duymadan, korkmadan maç seyredebilmesi vb.) gösterilmeli.


Livorno maçından sonra ağzından Adana takımlarının herhangi birinin ismini yıllardır duymadığım bir çok kişinin keşke maça gitseydik dediğine şahit oldum. Dikkat edin o kişiler için maçın nasıl olduğu, skor, hatta Livorno bile önemli değil, önemli olan tribünde yaşanan güzellikler.


Biz her konuda güzelliklerimizi arttırdığımızda o zaman taraftar neden ilgisiz diye kimse sormayacak. Hatta şov mekanı arayan bir çok mülki, idari, ticari şahsiyet hepimizden fazla Demirsporlu olacak.

O günler bu inatla emin olun çok yakında.


Ömer Durmuş

Yorumlar

caqLaR dedi ki…
Ömer Durmuş'un yazısı gerçekten abilerimizin çektiği zorlukları takımın yalnızlığının taraftarla giderilişini anlatmış.Çokta güzel bir şekilde ama Livorno maçı ile ilgili bazı organize hataları vardı.
Bunları sırasıyla yazacağım ama öncelikle bu organizasyonu gerçekleştiren yönetime ve emeği geçen herkeze teşekkür ediyorum..!

Organizasyonda neler eksikti.Diyerek sıraladığımız maçın kamuoyuna duyurulduğu günden yerel basından ulusal basına çıkana kadarki zaman hakkında yapılması gereken bazı şeylerin göz ardı edildiğide organizasyonların eksiklerindendir ...!

Öncelikle kamuoyuna duyurulduktan sonra maçın tarihinin netleşememesi ve ulusal basına maçın çok geç taşınması eksiklerden başlıcasıydı.

Eksiklerden diğeri ise ki en önemli olarak gördüğüm bilet konusudur.Maç ulusal basına çok geç duyuruldu biz her ne kadar çeşitli ortamlarda paylaşsakta birazda olsa geç duyuldu bu inkar edilemez.Maça olan ilgi güzeldi.Ama üstünde durulmayan olay şudur ; stadta Maraton ,Muharrem Gülergin ve Kapalı C b üst vede C alt doluydu.Ama maçtan sonra gelen açıklamada stada 6.4oo biletli seyirci olduğuydu.Eğerki bu kadar az kişi orda aktif olduysa stadın yarısından fazlası içeri nasıl girdi ? bu konu maç sonrası üstünde durulması gereken birşeydi ama durulmadı ...!
Biletle ilgili dğier bir konu ise maç ulusal basına duyurulduğunda şehir dışından gelmek istiyen ve bilet endişesi taşıyan taraftar grupları ve taraftarlar vardı.Bunlar için önceden ADS Store / ADS Ürün Evi / Demir Store olarak bilinen storemizden bilet ayırma yada benzeri bir şekilde şehir dışındna gelecekler için online satışın gerçekleşebileceği bir platform hazırlanmalıydı.

Maç çok güzel bir şekilde oynandı tribünler yine her zamanki gibiydi.Güzellikler ve sergilenen showlar dillere destan bir haldeydi..
serdanka dedi ki…
Çok güzel anlatmışsın Çağlar, sana gönülden katılıyorum. Ancak tüm bunlar yavaş yavaş cereyan edecek bence. Bu tip organizasyonlar giderek artacak. Profesyonelleşme başlayacak ama amatör ruhumuz kaybolmadan olacak bunlar. Endüstriyelleşmeye hayır ama profesyonelleşmeye evet :) Saygılar.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir