Ana içeriğe atla

Kötü Günde Destek Vermek...

Futbolcularımızdan Orhan Terzi taraftardan futbolcular olarak tek istediklerinin iyi günde yanlarında olduğumuz gibi kötü günlerde de yanlarında olmamız olduğunu beyan etmiş. Kötü tezahüratın kendilerinin istenileni verememesine yol açtığını belirtmiş.

Daha yolun başındayız. Şimdiden her şeye bitti gözüyle bakıp karamsar tabloların çizilmesine karşıyım. Bunu her şeyden önce tüm malzemeyi hazırlayıp yemeğin artık pişmesini bekleyen yönetimin şevkini kırmama adına yapmamalıyız, diye düşünüyorum.

Bununla birlikte madalyonun diğer tarafı var.

Bu takım, transfer sezonunu en erken tamamladığı ifade edilen takım. Futbolcularına her türlü imkanı sunmaya çalışan bir takım. Taraftarı Türkiye'de öncü bir takım. Almanya kampı haricinde tüm kamp programını layıkıyla yapan bir takım. Sizler, yönetime karşı, sunulan imkanlardan dolayı gönül borcu içinde olması gereken futbolcularsınız.

Bu taraftar, geçmişini geri alma adına sizlere yarınlarını vermeye hazır bir taraftar. Sizlerin kötü ve kısmen alengirli oyunları nedeni ile son iki senede ciddi bir depresyona giren, yediği biber gazlarının haddi hesabı olmayan bir taraftar. Adam gibi maç izlemeye hasret kalmış, büyük diye tabir edilen maçları görmeyen bir nesili artık içinde barındıran bir taraftar. Sizlerin bizlere veremediklerinize rağmen inadına büyüyen bir taraftar. Hatırlatmakta fayda var; Bolu deplasmanında 3-0 yenilen takımını tribüne çağırıp, elleri kızarıncaya kadar alkışlayan da bu taraftar.

Sizlerin unutmayın ki bu taraftara borcunuz var. Başınız dik gezmeye hakkınız yok. Bizi bu duruma siz düşürmeseniz bile, taraftarınızın boynu bükük iken sizin dik gezmeye, diklenmeye hakkınız yok. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Çıkın, kemik seslerini bize duyurun, saç baş yoldurmayın, hem aldığınız paranın hakkını verin, hem kul hakkı yemeyin, koşun, savaşın ölümüne, sonra isterseniz yenilin. Bu taraftar sizi bağrına basar.

Bunların hiçbirini yapmadan, yapmaya yürekten çabalamadan, çabaladığınızı beyan ederek yapacağınız tek şey, bu taraftarı kandırmaya çalışmak olur. Buna yeltenmeyin. Gerek yok. Bu taraftar bu işlerin kurdu oldu.

Kötü günde destek görmek istiyorsanız, taraftara iyi günde gösterdiğiniz saygıyı, kötü günde de gösterin. Çıkın sahada ölün, o saygıyı verdiğinizi hissettirin ve sevgi görün. Bu kentin umudu olduğunuzu unutmayın. Bilmem anlatabildim mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...