Hafta içi antremanlar , perşembe günü çift kale , kimler oynamalı kimler yedek kalmalı , cumartesi heyecan , pazar ise şölen... Hangi formamı giysem ? Hangi atkımı taksam ? Hepsinin uğuru kaçalı çok oldu ! Peki nasıl yapsam ? Çubukluyu giyeyim bari nasıl olsa klasik :)) Yıllardır aynı telaşları taşıyoruz , aynı senaryoları yaşıyoruz. Bu sene giriş kısmı diğer yıllardan farklı oldu. İnşallah sonu da öyle olacak. Herşey senin uğruna katlanmak boyun borcu dedik. Dediğimizin arkasında durduk. Hakkını verdik. Artık sıra devamında. Şampiyon olacaksın başka yolu yok ! Maç sabahlarını , maç sonu hüznünü , sevincini, mavi-lacivert renk karışan herşeyi özledim. Tayfamı da...
Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...
Yorumlar