Ana içeriğe atla

Forma/Göğüs Reklamı

Spor01.com'dan, yönetimin forma/göğüs reklamı konusunda, Adana içinde yine hayalkırıklığına uğradığını okuduk. Bir Adana klasiği...

Biliyoruz ki artık futbolda bu tip destekler, sponsorluklar, işbirlikleri oldukça revaçta. Şirketler,destek oldukları takımın başarısını, kendi başarıları olarak sahipleniyor ve üstüne titriyor. Spor takımlarına yatırım yapmak, önemli bir gelir kalemi olmuş durumda. Son örneği, Türk Telekom. Bayan Voleybol takımını liglerden çekip, yatırımını Vakıfbank Güneş Sigorta'ya yöneltti,; futbolda da birçok takımın forma reklamlarını kaptı. Sektörde, rakipleri karşısında, adlarının bilinir hale gelmesi için çok önemli bir adım.

Meseleye, tamamen işletme boyutuyla yaklaştım, çünkü artık Adanalı iş insanlarının-yatırımcıların, takımınıza sahip çıkın yönlü serzenişleri fazla umursamadığını görüyoruz. Onlar, işin duygusal boyutunu geçmişler, başka duygulara sevk olmuşlar.

Adana'nın firmaları, şirketleri, yatırımcıları; Adana Demirspor gibi bir markayı, işbirliği için ortak olarak görmekten neden çekinirler? Hem kendileri hem Demirspor için yararlı olacak bir çalışma, onların gözünde neden tercih edilebilir değildir?

Futbol, tüm dünyada yerel değerleri yükseltmek, duyurmak, öne çıkarmak için önemli bir araç haline gelmişken, Adanalı iş insanları, bu sektörü kullanmaktan neden geri dururlar? Yatırım alanlarını iyi analiz edememekle ilgisi olabilir mi örneğin?

Geçtiğimiz yıl, Başkan Bekir Çınar yine kişisel gayretlerle Starpet ve Acıbadem'den reklamlar almıştı. Bu yıl da yine bir Adana markasını reklam olarak kullanamayacağız gibi görünüyor.

Gönül ister ki hiç forma reklamı kullanmaya gerek olmasın; yıllardır formalarımız reklamsız ama bu bir "duruş"tan ziyade çaresizliğin sonucu. Sonuçta Adana kendi değerlerine sahip çıkamadığı sürece, kentin gerilemesi hızlanarak devam edecek.

Belki de en iyisi, "28 Mayıs Gecesi Ne Yaptığınızı Biliyoruz" ya da "58 Binlik Adana" sloganlarını, protesto için kullanmak. Hatta bunlardan iyi birer pankart da olabilir.

En nihayetinde taraftar, yine takımına sahip çıkıp, gerekeni yapacak güce sahiptir; bunu da bir yerlere not edelim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...