Ana içeriğe atla

Transferlerin Hemen Öncesinde...

Yardım gecesinin düzenlendiği günden bu yana gerek geceyle gerek genel yönetimsel konularla ilgili beklentilerimizi yönetime iletmeye çalıştık. Aslında buna iletmeye çalışmak değil, içeriği doğal olsa da kendilerini beklenti bombardımanına tuttuk desek yeridir.

Şimdi kurulan yeni yönetim belini doğrultup, planlarını yapıp yeni sezonun hazırlıklarına girişmiş durumdalar. Tabi ki gündemin en önemli meselesini de transferler oluşturacak. Biz yönetimden dengeli ve şeffaf bir bütçe bekledik. 6,5 milyon TL borcun olduğu bir ortamda dengeli bütçe imkansız tabi ki... O halde beklentiyi şu noktada sınırlamak gerekiyor; cari gelirleri cari giderlerine denk ve hatta mümkün olabilirse borçları da azaltacak şekilde cari gelirleri cari giderlerinden fazla bir bütçe oluşturulması.

Futbol kulüplerinin en büyük gider kaynağı transfer giderleri. Bu durumda transferlerin çok planlı ve programlı, yorganımızla boyumuzu birbirine uyduran bir dengede yapılması gerekiyor ki; açıkta kalan taraflarımız olmasın. Yönetimin elinde çok büyük bir şans var. Şehir arkasında değil, eski yönetimler kulübe borcu takıp takıp gitmişler, alacaklarına şahin kesilmişler. Taraftar ise arkasında. İşte bu noktada büyük meblağlı transferler yapılmadan başarının aranması ve sistematik şekilde hareket edilmesi çok önemli.

Bakın, sürekli bu örneği kullanıyorum, Güngören. 1 milyon TL ile 1. Lige çıktılar. Sonra düştüler ama Adana yapı olarak öyle değil. Derin uykuda, başarısızlığın mayıştırdığı bir kent. Bir başarı kenti hareketlendirebilir.

Ünsal AKA isimli futbolcumuz bizden ayrıldığı dönemde 400 bin TL'ye oynuyordu. Sezon bitmeden ben Demirsporluyum, boş mukaveleye imza atarım, dedi. Sezon bitti, söylediği sözler 'bu sezon da 400 verirseniz takımda kalmaya razıyım'a döndü. Tamamı dönemin gazetelerinde var. Bugün içinde bulunulan borç sarmalının temel nedeni bu. Özgür Nasuh'a, Yasin'e, kaleci Şenol'a, kaleci İlker'e, Ünsal'a, teknik direktör Metin Yıldız'a, Levent Eriş'e savurulan paralar. 3 futbolcunun bizi sollayan Güngören kadar bütçesinin olması.

Son günlerde transfer piyasası canlandı. Ortalıkta binbir söylem var. İsim yapmış ve taraftarın gönlünde taht kurmuş olanları da dahil olmak üzere nice isimler duyuyoruz. Bu isimler seçilirken maliyetlerine çok dikkat edilmeli. Bunun iki sebebi var, yüksek maliyetli futbolcularla gelecek bir şampiyonluk, gelecek sene daha yüksek maliyetli bir kadro kurulmasını gerektirecek ve mevcut durumda borç sarmalını artıracak, yükün altına girmeyi zorlaştıracağı gibi başarının da geçici olmasına yol açabilecektir.

Diğer sebebi ise büyük bütçe ile gelen başarısızlığın hesabını bu şehirde hiçbir yönetim veremez. İster kredi kartı çıkarın, ister su projesi, olası bir başarısızlıkta kulübün kalıcı gelirlerinin birkaç mislini çöpe attığınız zaman inandırıcılığınızı, samimiyetinizi kaybedersiniz. Sizi sevenlerin gücü 58 bin TL. Unutmayın 58 bin TL yardım yapabilen bir kentin kredi kartı harcamaları da su tüketimleri de ayyuka çıkmayacaktır. Bize ömür boyu gelir getirecek potansiyele sahip olmaları güzel ama dengeli bütçeler ile desteklenmezse söz konusu projeler de anlamsızlaşacaktır.

Bekir Bey, daha önce sayın Gökoğlu için de yazdım. Gelin sizi baş tacı yapalım. Gelin bu takımın tarihindeki efsaneler arasında yerinizi alın. Gelin heykelinizi dikelim, bu takıma böyle bir yönetim de geldi, diyelim, diyebilelim. Bu sizin elinizde. Atılan doğru adımlar, size omuz verecekleri, yüceltecekleri artıracaktır. Bu fırsatları tepmemeye bakın, yönetim sizsiniz, siz muktedirsiniz, ama unutmayın yönetimler geçici ve hiçbiri hoş anılmıyor. Kırın bu zinciri.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yöntem takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...