Hepimizin dile getirdiği gibi,şirketleşme UEFA tarafından er ya da geç bütün klüplere dayatılacak. Bu şirketleşme burada bahsettiğimiz gibi 2 türde olabilir, ya tek kişiye el bağlayacağız ya da halkın takımı olduğumuz gibi halka arz edileceğiz. Yeni statü bir bakıma bu geçişin zorlaması gibi de görülebilir. Bu seneye kadar genelde 5 grup halinde ayrım yapılırken aynı bölgenin takımları bir grupta toplanıyordu. Biz de ya doğu ya da ege grubuna dahil oluyorduk. Yol masrafları daha az oluyordu nispeten. Yeni statüyle beraber , gruptan çıkmak için 1/15 şans var, takım sayısı aynı hemen hemen ama daha dişli mücadele olacak. Yol masrafı artacak , daha lokallikten uzak bir lige adım atılıyor. Bunun faydaları da olacak zararları da, ilk geçiş senesi acaba şirketleşenlere mi yarayacak. Belirli zamandan sonra yeri garantileşen, ve şaibe karışacak klüpler olmayacak mı??
Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta
Yorumlar
Fenerbahçenin yeni bir stad yaptırması ve bilet fiyatlarındaki düzenlemesi, kulübün artık yürek bağından ziyade maddi bağ sahibi insanları kulüp taraftarı olarak görmek istemesinden kaynaklı.
Los Galacticos örneği bu konuda güzel bir emsal teşkil ediyor. Futboldan ziyade isim, taraftardan ziyade fan, tezahürattan ziyade forma satışı vb...
Bu noktada aslında herkesin ortak olduğu nokta kulüp ile aradaki bağın satın alınan lisanslı ürün ile doğru orantılı olarak görülmesi düşüncesine karşıtlıktır.
Demirspor olarak halkın takımı diyoruz kendimize, edip akbayram ile canlandırıyoruz tribünü, grup yorum türkülerinden besteler yapıyoruz, daha muhalif, hayata alışagelmişin dışında pencerelerden bakan bir taraftar profili çiziyoruz. Aslında bizim karşı olduğumuz şey sadece futbolda veya sporda değil sistemde 90' sonrası oluşan son ekonomik dalga ile hayatımızın her alanında ekonominin başat aktör olması.
Nihayi olarak söylenmesi gereken daha çok şey var ancak halkın takımı apoletini sadece stada asılan bir pankart ile değil, duruşumuzla, hayatı algılayışımızla ve söylemlerimizle ayakta tutmamız gerekir. Şirketleşme süreci mutlaka demirsporu da bulacak ve vuracaktır. Bu süreç içerisinde ki tavrımız da yine bahsettiğim "halkın takımı" şiarı üzerinden olmalıdır.