Ana içeriğe atla

Okurlarımızdan "Şirketleşme"ye dair...

"Adana Demirsporlular Tartışıyor: Şirketleşme" başlığıyla ele aldığımız konuya ilişkin okurlarımızın yorum ve mailleri elimize ulaşmaya başladı. Elimize ulaşan ilk görüşleri teşekkürlerimizle aşağıda sunuyoruz.

Şirketleşmeye Evet - Tebe Volimo

Şirketleşme konusunda nacizane bir fikir belirtmek isterim ki şöyle; bence şirketleşme bizim hep tavır aldığımız gibi ve öcü diye nitelendirilebilecek bir kavram değil. Bana göre şirketleşme, şu anda kendini dünya ile yarış içinde hisseden her yapının el atması gereken bir olgudur.Biz şirketleşmeyi istemesek de aslında farkında olmadan şirketleşme kavramı içerisinde kendimizi buluyoruz. Biz dahi yani taraftar organize bir şekilde hareket edip bir mağaza açması şirketleşme ürünüdür.Ha keza bir cafe açması şirketleşmedir. Ancak şirketleşme kavramını ikiye ayırıp ticari kazanç için, önüne koyulan bir hedef için diye ayırırsak "Şirketleşen Adana Demirspor ne için şirketleşiyor?" soruna verilen cevap önem niteliği taşımaktadır.

Son olarak şahsi görüşüm; gelecek için Adana Demirspor şirketleşmelidir.

Şirketleşmeye Hayır - Aytaç Uslupehlivan

Öncelikle Litvanya'dan herkese selamlar, hazır tartışma açılmışken ben de kendi görüşlerimi sizlere aktarmak istedim. Bir kulubün elbette gelirlere ihtiyacı olacak BAŞARILAR için, hele ki giderek endüstriyel hegemonyanın futbolun üzerine kabus gibi çöktüğü şu yıllarda para eşittir BAŞARI demek. Ama gel gelelim ki biz değil miyiz futbolun gerçek ruhunu savunan, gerçek futbol aşkının futbol emperyalizmine yenik düşmesine karşı çıkan asi ruh ve bu asi ruhun içinde hayat bulduğu ADANA DEMİRSPOR 'A işte bu yüzden aşık olan...

Kendi takımım diye konuşmuyorum ama kabul etmemiz gereken bir gerçek var ki Türkiye'de Adana Demirspor'a bu kadar çok sempati duyulmasının en büyük nedeni işte bu endüstriyel hegomonyaya ve futbol emperyalizmine karşı başkaldırısıdır....Şimdi sizlere soruyorum hangi Adana Demirspor' u daha çok seviyorsunuz !!! Bu cılkı çıkmış paraya mahkum futbol düzeninde tüm değerlerine sahip çıkıp onurlu mücadelesini sürdürürken başarısız olan Adana Demirspor 'umu yoksa sistemin çarklarına ayak uydurup süper ligde fırtınalar estiren Adana Demir A.Ş' tini mi? Bana sorarsanız ben birinci sorudaki takımıma aşığım

Yorumlar

Onur BİÇER dedi ki…
Bu işten çok keyif almaya başladım. İnşallah katılım kat be kat fazla olur. Yorum bırakanlara çok çok teşekkürler. Hepimiz Demirspor'un ve Demirsporluların bu duruşuna aşık olduk. Bunda hem fikiriz. Asla ve asla Demirspor'un onur ve gurur odaklı olması ile kar odaklı olmasını değişemem. Lakin şirket haline gelen takımların bu duruştan ödün vereceklerini söylemek biraz haksızlık olur. Veya taraftarların takımları şirket statüsünde olmaları nedeniyle bu değerlere sahip çıkmalarını eleştirmek haksızlık olur. Şirketleşme tabana yaygın olmalı, tek bir para babasının veya para babası grupların söz sahibi olup ahkam kesecekleri bir şirketleşme modeline en başta ben karşı çıkarım. Kaldı ki bunların engellenmesi mümkün. Şirketleşme esnasında oluşturulacak şirket tüzüğü ile takımın olası risklere karşı sözleşme güvencesi altında olması söz konusu. Bu sözleşmeyi iyi düzenlemek yönetimlerin uhdesinde. Bu nedenle şimdiden hazırlanmaları lazım. Aklımıza yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Adanaspor'u veya İstanbulspor'u getirirsek veya yine son zamanlarda tedirg,inlik yaşayan Adanaspor'u getirirsek tabi ki şirketleşme kötü bir şeydir. Ama iyi şirketleşme olmaz demek, bence yanlıştır.
Adsız dedi ki…
Ha (A)ytaç (D)urak (S)por ,
Ha Aytaç Durak A.Ş. ne farkeder?
Semt Aşığı dedi ki…
1.Paranın yüzü sıcaktır. O kadar sıcaktır ki tüzükler bile değiştirilir.Bir para babası bi gün bu rantı görüp gelip parayı bastırıp alıyor işde öyle yada böyle.
2.ADS Endüstriyel Futbola karşı tek kalemizdir.Şirketleşme ile büyümek küçükleri ezmek demek olacaktır.Hatta küçük şirketleri almak suretiyle yok etmek olacaktır. Buda sanırım tüm Demiryolcuların ruhuna aykırı bi haereket.
3.Kurumsallaşma ile Şirketleşmeyi birbirinden ayıralım.Birçok şeyde olduğu gibi Kurumsallaşmak için şirket olmaya gerek yok.
4.a.Tebevolimo 'nun dediği aslında çok doğru. Neden şirketleşiyor ADS? Genel müdür,Ceo,İ.K. departmanları vs. oluşturup sporcu ve teknik heyetlere bu klübün çalışanı gözüyle bakıp.Kendisine bağlı gözlemcilere sporcu ve teknik heyet bulma görevini vermek.Başarısızlıkda bu gözlemcileri göndermek,başarıda ödüllendirmek vs. gibi şirket yönetimi işleri dernek çatısı altındada yapılabilir.
4.b.Bir ürün çıkarmak için şirket olmak gerekmiyor,Klüp adına yatırım yapmak içinde gerekmiyor,taşınmaz mal almak içinde,hatta devlet ihalelerine girmek için bile dernek olmak yeterli.Eee ozaman neden?
5.Biz semtçilerin Demirspor lara karşıt olmamız gerekiyor aslen.Beykoz da bir Beykoz Demirsporun tutulması beni rahatsız ederdi.Buna karşılık bu Demirsporlar içindeki zaten çıkış noktasının bir şirket olması ve bunun getirisi o takıma bir emekçi ruhu katıyor.Hangi emeğe saygısızlık yapmışız karşısında durmuşuz ki demirsporların karşısında duralım.Kamu Şirketide olsa T.C.D.D. bir şirkettir.Bu şirketin takımları şirketleşmeden bahsediyorsa vay halimize.


Son olarak Göksel Bey'e sorsak ne derdi:
"Biz şirket olsun diye sevmedik!"

Vaktiniz varsada şu yazımı okuyun;
http://semtimizsevdamiz.blogspot.com/2009/05/simdi-bana-kaybolan-ylm-verseler.html

çok ufak pasajda buna değinmişdim.
Onur BİÇER dedi ki…
Ben olayı hep nasıl şirketleşilmeli konusuna çekiyorum, olası bir tehlikeye karşı, okuyucularımız hep neden şirketleşelim konusuna çekiyorlar. Peki bana şunu söyleyin. Taraftarın elini ve yönetime katılma hakkını güçlendirecekse, takımın menfaatleri sözleşmeler ile sağlam güvencelere bağlanacak ve bu güvencelerin çözülmesi taraftar satın alınmaksızın yapılamayacaksa; halk iş adamlarının kendisine sırtını döndüğü bir kennte sizin yardım etmediğiniz takımın sahibi benim işte bunun da belgesi burada diyebilecekse neden şirketleşilmesin? Nedir şirketleşmenin zararları? Dernek olarak faaliyetini sürdürmekle şirket olunca siyah ve beyaz kadar değişecek olan nedir tabana yaygın bir yapılanmada? Bunun cevabını merak ediyorum. İster istemez öyle bir konuma geldiğimi hissediyorum ki; sanki takımı kapitalist sistemin bir oyuncağı yapıp, geçmişinden koparmayı kurtuluş yolu gören bir şirketleşme taraftarı gibiyim. Olacak şey mi bu? Elbette ki ben de istemem mevcut yapılanmanın ve tarihsel oluşumun kendini biçim değiştirerek sürdürmesini. Değişmesin bazı şeyler isterim. Süregelsin isterim.

Adamlar kanun taslaklarını çarşaf çarşaf gazetelerde haber yapıyorlar, kamu yararına çalışan spor kulüpleri kavramlarından, tüm futbol kulüplerinin şirketleşeceğinden bahsediyorlar. Tamam şirketleşme kötü, şirketleşmeyi savunan hata ediyor, gidip meclisin önünde kendimizi mi yakalım bunu durdurmak için, yoksa mücadelemizi vermenin yanısıra önlemlerimizi de alalım mı? Bir şeyin yapılacağına inanmazsanız, o şeyi yapamazsınız ve ben maalesef şirketleşme dalgasının önünde durabileceğimizi düşünmüyorum, buna gücümüzün yeteceğine imkan vermiyorum. Sevgili semt aşığı ve diğer okuyucularımız, yarın tepeden inme bir şekilde ve üç kuruşa Aytaç veya türevlerine satılmak zorunda kalırsak nasıl dur demeyi planlıyorsunuz, nasıl kurtaracaksınız bizi, şirketleşme kötüdür diyerek mi?

Şunu tartışalım. Şirketleşmenin hangi riskleri vardır. Bunları koyalım ortaya, ben de gücüm yettiğince o risklerin hangi yasal düzenlemeler ile giderilebileceğine kafa patlatayım. Öyle bir noktaya getirin ki beni, hakikaten şirketleşme olursa bunun önüne geçemeyiz, ölürüm ama şirketleşmeye karşı dururum, bu uğurda Demirspor sevgimi bağrıma gömüp bir köşeye pısar şirket takımını desteklemem diyeyim.
Burak1940 dedi ki…
Sanırsam Yıllardır Şirketleşme konusunda hep karşı durduk ... Duruşumuz Belliydi bu konu üzerinde ... Malum Takımın A.Ş olması bizim BU ŞEHRİN TEK HALKIN TAKIMI OLDUĞUNU gösteriyordu ...

Peki benim öğrenmek istediğim birşey var ... Bu Takım Şirketleşirse ne olur , Şirketleşmeyip HALKIN GÜCÜYLE DEVAM ETSE ... ben en çok bunu merak ediyorum
yavuzy dedi ki…
Senin çizdiğin çerçevede bir şirket takımı Türkiye'de var mı Onur? Ayrıca, bu ilkeler uyarınca-yani katlımcı bir yönetimle- yönetilen takım, neden dernek olarak ayakta kalamasın? İyi yönetilen bir takım, dernek veya şirket fark etmez, yine tabana yayılarak hayatta kalabilir.

Şirketleşmenin riski şudur: Yüksek hisse sahibi, ben küstüm oynamıyorum der, çeker gider. Küçük hisse sahibi, tıpkı etkisiz kongre üyesi gibi öylece kalakalır. Dolayısıyla, mantık aynı kaldıkça, şirket veya dernek fark etmez. Özetle, şu andaki kulüp yapısında etkin olamayan kongre üyeleri, şirketleşip hissedar olduğunda da etkin olamayacak.
Onur BİÇER dedi ki…
Bir zorunluluğun tepemize binmesine karşı engel olma çabası şirketleşmenin tartışılması.

Demişsin ki;

"Şirketleşmenin riski şudur: Yüksek hisse sahibi, ben küstüm oynamıyorum der, çeker gider. Küçük hisse sahibi, tıpkı etkisiz kongre üyesi gibi öylece kalakalır. Dolayısıyla, mantık aynı kaldıkça, şirket veya dernek fark etmez. Özetle, şu andaki kulüp yapısında etkin olamayan kongre üyeleri, şirketleşip hissedar olduğunda da etkin olamayacak."

O halde mevcut durum şirketleşmenin önünde engel teşkil etmiyor. Hatta düzeltilme olasılığı da var. Türkiye'den örneğe gelince bunu adama yedirmezler. O kadar korumacı bir sözleşmeyle dolu bir şirket tüzüğü oldukça zor. Ama bunun gerçekleşmesine, şirketleşmenin engellenebilirliğinden daha çok inanıyorum.

Burak kardeşim, ben de isterim, halkın takımı olarak devam etmeyi. Ama yakın zamanda binecekler tepemize ya şirket olacaksınız ya da amatör ligde bir takım olacaksınız diye. Bu durumda biz amatör lige düşmeme adına şirketleşmeyi seçeceğiz ve o zaman bu şirketin bir sahibinin olması gerekecek ve tek kişi tarafından yönetilen bir şirket olacağız, halkın takımı olma güzelliğini kendi ellerimizle teslim edeceğiz. Bunun için kardeşim şirketleşmeyelim ama şirketleşeceksek, bu bize dayatılacaksa önümüzde bir plan olsun, şirketleşeceksek de böyle şirketleşelim, halkın takımını halkı satın alsın, temelinde yaklaşalım istiyorum.

Kaldı ki; bugünden yarına şirketleşelim desem kendi girdiğim yazıda üyelik aidatlarına ilişkin tahsilatların düzene sokulması yönünde bir öneride bulunmazdım, çünkü şirket olunca dernek olmayacak ve dernek olmayınca aidat olmayacak. Mevcut durumu iyileştirelim, gereklilik yokken değişiklik yapmayalım ama o gün karşımıza çıktığında biz hazırız, diyebilelim, gafil avlanmayalım.

Diğer taraftan işler rayına oturtulursa şirketleşmek zorunda kalacağımız dönemde halkın takımı olma hüviyetinden ödün vermeden önemli bir gelir de elde etmek mümkün diyorum.
vertumnus dedi ki…
Onurcum, yorumların üzerinden gideyim kendi görüşlerimle; (italikler senin yazılar, diğerleri benim)

Şirketleşme tabana yaygın olmalı, tek bir para babasının veya para babası grupların söz sahibi olup ahkam kesecekleri bir şirketleşme modeline en başta ben karşı çıkarım. Kaldı ki bunların engellenmesi mümkün. Şirketleşme esnasında oluşturulacak şirket tüzüğü ile takımın olası risklere karşı sözleşme güvencesi altında olması söz konusu.Tabana yaygın şirketleşmenin karar mercileri nasıl oluşturulacak? Para babalarının ya da para babası gruplarının olmadığı, tabana yayılmış binbir parça hisseden, kulüp hakkında karar çıkması gerektiğinde nasıl yararlanılacak? Transfer yapılırken örneğin, her hisse sahibine dönülecek mi? Hisse sahipleri otomatik olarak genel kurul üyesi mi olacak?

Taraftarın elini ve yönetime katılma hakkını güçlendirecekse, takımın menfaatleri sözleşmeler ile sağlam güvencelere bağlanacak ve bu güvencelerin çözülmesi taraftar satın alınmaksızın yapılamayacaksa; halk iş adamlarının kendisine sırtını döndüğü bir kennte sizin yardım etmediğiniz takımın sahibi benim işte bunun da belgesi burada diyebilecekse neden şirketleşilmesin?Şirketleşme, taraftarın değil, parası olanın elini güçlendirecek. Taraftarın satın alabileceği hisse sayısını az çok hepimiz biliyoruz...

Nedir şirketleşmenin zararları? Dernek olarak faaliyetini sürdürmekle şirket olunca siyah ve beyaz kadar değişecek olan nedir tabana yaygın bir yapılanmada? Derneklerin yönetimlerini genel kurullar değiştirir, dernek üyelerini genel kurullar ihraç edebilir, derneğe üye olmak için o derneğin ruhunu taşıyor olmak esastır, başkasına üyelik verilmez. Şirkette bu yoktur. Hayal kuralım, %15'i satışa çıkan Adana Demirspor A.Ş.'nin hisselerini bir başka takım taraftarı satın almak istedi, engel olabiliyor muyuz? Hayır. Bu hissedarı ihraç edebiliyor muyuz? Hayır. Bu hissedar hisselerini satabiliyor, engel olabiliyor muyuz? Hayır. Bu hissedar, hisselerini öldüğünde bile yasal mirasçılarına devredebiliyor, bir şey yapabiliyor muyuz? Hayır...Yönetsel haklarımızı hissedarlara devretmek demek, hissedarların her şeyini kabul etmek demek. Fark burada bence

...çünkü şirket olunca dernek olmayacak ve dernek olmayınca aidat olmayacak.Mevcut uygulamada şirketleşen kulüplerin dernekleri de genelde devam ediyor. Galatasaray ve Fenerbahçe bu tarz örnekler. Derneklerin kendine has vergi avantajları var, şirketlerin ticari piyasada oyuncu olma hakları var. Galatasaray ve Fenerbahçe şu an her ikisinden de yararlanır durumdalar. Her ikisinde de futbolcu ücretleri dernek bilançosundadır ve açıklanmaz, vergi avantajından yararlanırlar. Forma satış gelirleriyse örneğin, şikettedir. Bu iki örnekte de dernek, futbol takımını, store'u v.b. şirkete kiralamış durumdadır.
Onur BİÇER dedi ki…
Sevgili semt aşığı, aşılacak limit veya had söz konusu değildir, aksine memnuniyet duyuyorum katılımından. Sadece şu sonuca ulaşmasın insanlar okuyunca ki biz karşılıklı olarak birbirimizi takip ettiğimizden dolayı birbirimizi biliyoruz, ben şirketleşmeyi anlatarak bu yönde fikir geliştirerek hainlik yapmıyorum, sen dernek kalmayı savunarak hainlik yapmıyorsun. Bu anlaşılmanın önüne geçmek daha özgür tartışmanın kapısını açacaktır.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.