Ana içeriğe atla

Aytaç Durak'tan Aytaç Durak'a...

Geçen yıl bugünlerde Aytaç Durak'ın kulüpten elini eteğini çekmesini isteyen yazılar vardı bu sayfalarda; Demirspor forumlarında "onurun varsa git" diye fotoğraflar kullanıldı; "durak'lama devrine son!" denildi; Tam Bağımsız Demirspor çağrısı yapıldı...

Aytaç Durak'ın, direkt müdahale etmediği kongrelerle, ki defalarca tekrarlandı, Mehmet Gökoğlu başkan seçildi. Gökoğlu, tribüne yakın bir isim olduğu için, bu gelişme sevinçle karşılandı; "bağımsızlık" yolunda bir adım atıldığı düşünüldü.

Ama ne yazık ki Gökoğlu, tonlarca para harcayıp çok sayıda transfer yapıp, yanlış bir teknik direktör tercihiyle, daha sene başından hayal kırıklığı yarattı. Uzunca bir süre, "bu takımı kapanmaktan kurtardık-takım geç kuruldu-zamana ihtiyaç var" mazaretleri işittik, ama sonunda o da "Aytaç Durak yardım etmezse ben yokum" dedi ve gitti. Yerine yine onun yönetim kurulunda olan Bekir Çınar geldi.

Bekir Çınar kendi teknik direktörünü getirdi ve yeni transferler yaptı; takımın büyük çoğunluğu değişti. Yapılan harcamalardan sonra, adres yine aynıydı: Aytaç Durak yardım etmezse bu iş olmaz!

Öte yandan, Mart ayında yaşanan seçimde Aytaç Durak yeniden başkan seçildi. Siyaseten meşruluğunu bir kez daha kanıtladı.

Sonuçta, suyun başındaki adam değişmedi. Adana, Aytaç Durak'a alternatif bir isim çıkaramadı. Adana Demirspor da aynı torbanın içindeydi; o da kongrelerinde Aytaç Duraksız bir yönetim kurmayı, kursa da ayakta tutmayı başaramadı.

Ardından, 28 Mayıs gecesi, Demirspor'un yeni bir dönemeçten döndüğüne daha doğrusu dönemediğine tanık olduk. Demirspor'a yardım gecesi, büyük hayal kırıklığı yarattı; İş adamları, sivil toplum kuruluşları, holdingler Demirspor'a destek olmadı.

Bu gecenin iki amacı olabilirdi: Birincisi, Demirspor'un Aytaç Duraksız olabileceğini göstermek-bu iyiniyetli bir yorum; ikincisi Demirspor'un Aytaç Duraksız olamayacağını göstermek-bu kötümser yorum. Ne yazık ki kötümser yorum haklı çıktı. Yardım gecesi, Duraksız olmaz gecesine dönüştü.

28 Mayıs gecesi, Şimşekler Grubu liderlerinden Adem Tel'in sözleriyle, "bizi Bursa ve Konya'dan daha çok yaraladı". O gece, tribünü yeni kararlar almaya zorladı.

Gelinen noktada, Adana kenti gibi Demirspor da tek bir kişinin elindeydi artık.

Bu noktada da iki yol tercih edilebilir: Birincisi, 15 yıldır bize hiçbir başarı kazandıramayan-tersine her geçen gün kendine bağlı kılan, Demirspor imajıyla ters düşen bir kişiye bel bağlamamak, gençlerle-ya da kurabildiğimiz kadroyla yola devam edip, gururumuzla amatör lige doğru yol almak.

İkincisi, "Demirspor için para veren, ona destek olan herkes kabulümüzdür; bizim derdimiz Demirspor'un başarısıdır, üst-liglere çıkmaktır, artık ne olursa olsun şampiyonluk istiyoruz", diyerek Durak'ın yardımını istemek.

Birinci tercihi, Göztepe deneyiminden hatırlıyoruz; onlar da sonunda üst-ligten takım alıp şirketleşip yollarına devam edebildiler.

İkinci tercihe de, ölümü gösterip sıtmaya razı etmek diyoruz. Ki şu anda girilen yol bu.

2009 Haziran itibariyle, karşımızdaki çerçeve budur.

Halkın takımı Adana Demirspor, geçmişi-ilkeleri ve imajıyla süslü bu çerçevenin içine, anlamlı bir fotoğraf yerleştirmek zorunda. Bence yeni tartışma konumuz bu olabilir...

Yorumlar

MiTo1940 dedi ki…
Ölün...Takımı O adama bırakmayın...

Bırakın Demirspor Tarihte kalsın...
Adsız dedi ki…
İki ucu boklu değnek misali yapacak bir şey,bulunabilecek yok çıkar yolu yok şuan.Svil toplum örgütleri,dernekler Adana'nın zenginleri o gece bize yardım etseydi Aytaç Durak'tan kurtulabilirdik ama şimdilik hala onun elindeyiz.Dediğin gibi onu o geceye rağmen yoksayıp yola devam etseydik amatöre doğru yol alır en sonunda göztepe gibi olurduk.Bu yoldansa şimdilik Aytaç Durak daha mantıklı gibi duruyor.Şimdilik diyorum çünkü gerek kart olsun,gerek su olsun yeterli rağbeti gördüğünde,kulübün belirli bir gelir kaynağı olup sürekli işlediğinde bu takım tam bağımsız olacak.Ve o zaman işadamlarına,sivil toplum örgütlerine falan da gerek kalmayacak.Bunu alacak,kullanacak halk olacak.Halk,halkın takımına sahip çıkacak!
aLiSqo dedi ki…
Sizlere çok sevdiğim bir sözü hatırlatayım.

"Dizlerimin üstünde yaşayacağıma, ayakta ölmeyi tercih ederim."

Bende bir DemirSporlu olarak ayakta ve de onurumla ölmeyi tercih ediyorum.
türkayADS dedi ki…
Bence köprüyü geçene kadar olayı...
Adsız dedi ki…
Bu adamın Adana'da küstürmediği kimse kaldı mı? Sabancılar bile illahlah edip çekip gittiler. Bugün bu takıma kimse cebinden 5 kuruş çıkarıp vermek istemiyorsa sebebi yine bu adamdır. Hatırlayın yıllar önce Demirsporumuz için hediye çekilişi yapıldığında ''bugün bu parayı veriyorum ama inanın 1 lira bile olsa kendimi soyulmuş hissediyorum'' diyen işadamlarını. Haksızlar mıydı?!! Yıllarca kulubun kasası boşaltılmadı mı? Bu adam, üzerimizden elini eteğini çekmediği sürece kimse dertsiz başına dert almak istemeyecektir.

Bir de son bir not: aidatını yatırmayanların kulubumuzle ilişkileri derhal kesilmeli. Yeni üyelikler için Demirspor Kredi Kartı sahiplerine öncelik tanınmalı. Aidatlar her ay düzenli olarak ADS Kartlardan çekilmeli. Böylece yönetim tabana yayılmış olup kulubumuze bir nebze de olsa gelir sağlanmış olur.

D10S
vertumnus dedi ki…
Tarih bu dönemeçte, hepimizin adını yazacak. Ama iyi, ama kötü olarak.

Allah, beni kendi bildiğim doğrumdan şaşırtmasın.
geyik1940 dedi ki…
Ellerine sağlık, çok güzel özetlemişsin.

"Köprüyü geçene kadar..." demiş Türkay yorumunda, 15 yıldır geçilemeyen köprü böylelikle geçilebilecek mi? Ne değişti?
MiTo1940 dedi ki…
Düşelim köprüden aşağıya... Kurtarmasın bizi kimse...
Aşağıdan bakalım köprüden geçen herkese...
Bi yolunu bulup çıkarız ordan seneler sonra olsa bile...

O adama bırakmayın bu takımı...
türkayADS dedi ki…
Şimdiye kadar hep o bizi,Demirsporu kullandı bu kez de biz kullanalım....O yapıyorsa biz de yapalım..Bence başarabiliriz..
Adsız dedi ki…
MEhmet Gokoglu belkı Yanlıs Bır transver polıtıkası ızlemıs olabılır ama O Donemde Kulup Kapanmasına Ramak Kala Tasın Altına Kafasını Koymustur... Adamın Hakkını yemeyelım ...
mustava dedi ki…
mehmet gökoğlunun o dönemki çıkışı hem görülmemiş bir çıkıştı hem de umut vericiydi. aslında düşününce aşırı transfer yapıp kendi elini sıkıştırmasaydı da önceki belediye yönetimlerinden kalan temlikler nedeniyle hareket alanı bulamayacaktı. yine de eğer bir süre iyi götürebilse demirsporun ufkunu genişletebilirdi.
Adsız dedi ki…
tüm demirsporlulara selam ederim...
daha önceki iki blog yorumumda söylediklerimi tekrar etmek istiyorum.
demirsporum yerinde saydığı sürece yeni kelimeler etmeyi dilime yakıştırmıyorum

birşeyler eksik.bir şeyler yanlış
bizim bu halde olmamızda doğaya aykırı bir durum var
aytaç durak seni sevmiyorum
hiç bir şey seni demirsporlulara iyi hatırlatmıyacak
hiç bir kızgınlık sana oldugu kadar olmayacak adanada
peki ya diğerleri
demirsporu reklam olarak kullanmak için bile olsa yardım etmeyenler
demirspor ekmeği yemiş ama hep mersinli gibi davrananlar
ülkedeki en ünlü en zengin adanalıdan tutun da
simit satan demirsporluya kadar demirspora haksızlık edenler
maça gelmeyenler
gelip de sadece sövenler
bir forma bile almayanlar
çocuklarına mavi lacivert sevdayı anlatmayanlar!!!
aytaç durağa bunları söyleyen diller peki bu duygusuz insanlara ne dicekler
ben demirsporun devletin eline bırakılmasını istiyorum şayet adana takımına sahip çıkmayacaksa
devlet ne derse artık o olsun
amatör olur kapanma olur
destekle iyi yere gelir
beni sonucu çok fazla bağlamaz
sevgimizi iyi günler düşleyerek beslemedik biz
güzel günde kapalı da elimizde kolalarla cipslerle seyredilen maçlar için sevmedik maviyi
laciverti severken bunların hayalini kurmadık
bunalardan mutlu da olmadık
biz yağmur altında üç saat ıslanıp o sahadan belki mağlup ama demirsporlu olarak ayrılmayı sevdik.stadtan çıktığımızda
kazanamadıysak bile eve kadar formamızla yürüyüp teri üstümüzde kurutmaı sevdik
deplasman yollarında ekmek paylaşmayı sevdik
bizim bu sevgimize en güzel karşılığı demirsporumuz bugüne kadar var olarak verdi
bundan sonra da bunları güzel hatırlamak istiyoruz en azından
adanasporla birleşmeyi belediye takımı olmayı demirsporlu olmayanların ellerinde kupa kazanmayı istemiyorum...
saygılarımla emrahche
(diyecek daha çok sözüm var, boğazıma düğümlenen...)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...