Geçen sezon bitiminde "Stadyumda, Sokakta, Şehirde, Sandıkta Hesap Soracağız! " demiş, seçimler yaklaştığında da tüm Adana Demirsporluların oy verirken "o günleri" unutmamasını dilemiştik. Dün, kendi adıma eminim ki Adana'da bir çok seçmen, Mavi-Lacivert formaları ruhlarına yapışık bir şekilde gitti sandık başına. Her ne kadar iyi örgütlen-e-memiş olsa da Aytaç Durak saltanatına son vermek isteyen cephenin hiç değilse alttan alttan hissedilen, saltanata korku veren varlığı bile önemli oldu diye düşünüyorum.
Seçimlerin öğrettiği bir şey var bana göre; kimse bu halkın padişahı değil. Kendine çok güvenenler, iktidar koltuğunu aldığında tanrı kompleksine kapılanlar, "bundan sonrası tamamdır" diyenler için önemli dersler içeriyor sonuçlar.
Adana'da henüz kimse kesin olarak "kazandım" diyemiyor 30 Mart 14:00 itibariyle. Diğer illerde olduğu gibi, oyların çalınma söylentileri, hile hurda yapıldığına ilişkin yapılan bildirimler, mide bulandırıcı bir ton olay...Hangi partiden olursa olsun, yerel iktidar sahiplerinin bu denli korktukları başka bir seçim hatırlamıyorum ben. İktidara bu korkuyu ülkenin önemli kesimlerinde yayabilmiş olmanın son derece güzel olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar kendi siyasi görüşüme göre sağda bulsam da CHP'nin dün gece dönem dönem İstanbul'u, Ankara'yı ve Adana'yı önde götürmesini anlamlı ve ülkem adına nefes aldırıcı bulduğumu da eklemeliyim...Adana kesin sonuçlarını merak içerisinde bekliyorum halen...
Ankara'da ise maalesef o müthiş sırıtışla "yola devam" ediyoruz. Mide bulandırıcı söylentilerin en çok dile getirildiği yer Ankara oldu sanırım, bu söylentilere sebebiyet veren çirkinlikler yaşanmamış olsaydı sonuçların çok daha değişik olacağını düşünüyorum. Olmadı, olamadı, oldurmadılar. "Ankara'da bir sürrealist Melih Gökçek", oyununu oynamaya devam edecek bir dönem daha. Yenimahalle'nin AKP'den CHP'ye geçmesi ise olumlu sayabildiğim bir gelişme. Yenimahalle ve Çankaya dışında Ankara'dan bir de Kalecik CHP'li belediye başkanı çıkarmış durumda. Dünyanın en güzel üzümünü yetiştirip en güzel şarabını yapan ilçeye yakın zamanda bir ziyaret hoş olabilir, piknik kapsamında düşünülebilir sanki...
Gelelim kendi adıma en çok sevindiğim sonuçlara. "En çok sevinme"nin Türkiye'de 2 ilçe belediyesinden ibaret oluşu maalesef en büyük yara. Kardeş gördüğüm partilerden ÖDP, Hatay Samandağ ilçesinde ve bir başka kardeş EMEP, Tunceli Mazgirt ilçesinde belediye başkanlıklarını kazandılar. Samandağ ve Mazgirt halkına sevgilerimi iletirken, Artvin Hopa'ya inceden sitem ediyorum ÖDP'den CHP'ye geçtiği için. Sonbahar'ın muhteşem görüntülerinde aşık olmuştum oysa ben Hopa'ya...
%98'lik kısmı açıklanan İl Genel Meclisi sonuçlarına göre ise,
TKP 72481; ÖDP 59660; EMEP 44894 oy aldılar.
Toplayınca 180,000 civarı ediyor.
Yalnızca birkaç stadyum kadar insan...Az görülebilir...
Ancak, motosiklete binmeyi seven Arjantinli bir doktorun, sırf insanlara daha güzel yaşamalarının mümkün olduğunu göstermek için beresini şöyle bir düzeltip "bir şey yapmalı" dediği an yanında kendisi hariç sadece 11 kişi olduğunu unutmamak gerekir...
Seçimlerin öğrettiği bir şey var bana göre; kimse bu halkın padişahı değil. Kendine çok güvenenler, iktidar koltuğunu aldığında tanrı kompleksine kapılanlar, "bundan sonrası tamamdır" diyenler için önemli dersler içeriyor sonuçlar.
Adana'da henüz kimse kesin olarak "kazandım" diyemiyor 30 Mart 14:00 itibariyle. Diğer illerde olduğu gibi, oyların çalınma söylentileri, hile hurda yapıldığına ilişkin yapılan bildirimler, mide bulandırıcı bir ton olay...Hangi partiden olursa olsun, yerel iktidar sahiplerinin bu denli korktukları başka bir seçim hatırlamıyorum ben. İktidara bu korkuyu ülkenin önemli kesimlerinde yayabilmiş olmanın son derece güzel olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar kendi siyasi görüşüme göre sağda bulsam da CHP'nin dün gece dönem dönem İstanbul'u, Ankara'yı ve Adana'yı önde götürmesini anlamlı ve ülkem adına nefes aldırıcı bulduğumu da eklemeliyim...Adana kesin sonuçlarını merak içerisinde bekliyorum halen...
Ankara'da ise maalesef o müthiş sırıtışla "yola devam" ediyoruz. Mide bulandırıcı söylentilerin en çok dile getirildiği yer Ankara oldu sanırım, bu söylentilere sebebiyet veren çirkinlikler yaşanmamış olsaydı sonuçların çok daha değişik olacağını düşünüyorum. Olmadı, olamadı, oldurmadılar. "Ankara'da bir sürrealist Melih Gökçek", oyununu oynamaya devam edecek bir dönem daha. Yenimahalle'nin AKP'den CHP'ye geçmesi ise olumlu sayabildiğim bir gelişme. Yenimahalle ve Çankaya dışında Ankara'dan bir de Kalecik CHP'li belediye başkanı çıkarmış durumda. Dünyanın en güzel üzümünü yetiştirip en güzel şarabını yapan ilçeye yakın zamanda bir ziyaret hoş olabilir, piknik kapsamında düşünülebilir sanki...
Gelelim kendi adıma en çok sevindiğim sonuçlara. "En çok sevinme"nin Türkiye'de 2 ilçe belediyesinden ibaret oluşu maalesef en büyük yara. Kardeş gördüğüm partilerden ÖDP, Hatay Samandağ ilçesinde ve bir başka kardeş EMEP, Tunceli Mazgirt ilçesinde belediye başkanlıklarını kazandılar. Samandağ ve Mazgirt halkına sevgilerimi iletirken, Artvin Hopa'ya inceden sitem ediyorum ÖDP'den CHP'ye geçtiği için. Sonbahar'ın muhteşem görüntülerinde aşık olmuştum oysa ben Hopa'ya...
%98'lik kısmı açıklanan İl Genel Meclisi sonuçlarına göre ise,
TKP 72481; ÖDP 59660; EMEP 44894 oy aldılar.
Toplayınca 180,000 civarı ediyor.
Yalnızca birkaç stadyum kadar insan...Az görülebilir...
Ancak, motosiklete binmeyi seven Arjantinli bir doktorun, sırf insanlara daha güzel yaşamalarının mümkün olduğunu göstermek için beresini şöyle bir düzeltip "bir şey yapmalı" dediği an yanında kendisi hariç sadece 11 kişi olduğunu unutmamak gerekir...
Yorumlar
Hopa'da Yılmaz Topaloğlu, Ufuk Uras ekibinden olduğu için tekrar aday gösterilmedi; seçime bağımsız girdi ve DSP-SHP desteğiyle partiden yüksek oy aldı.
malesef, bu seçim yine solda birlik olamamak ile anılacak. eldeki ilçelerini kaybeden sol, yanına birkaç yeni ilçe ekleyerek yola devam edebilirdi. olmadı, ancak en güçsüz kalınan an, çok umutsuz olmayı da getirmiyor. önümüzdeki dönemde daha farklı bir sol anlayışın, şeflerden görece azade olarak sahalara çıkması, renkli formalar, afilli kramponlar, artistik hareketlerle ilerlemesi çokça insanın umudu. umuttan da öte bazı adımlar söz konusu. tüm bunların yanında akp'nin neo-liberal kürt sorunu çözümlerinin de fos çıkması sevindirici.
Sandığa gitmeyen, gitmeyi de düşünmeyen biri olarak seçimlerle ilgili kendi bloğuma istatistiki şeyler girecektim. Sizin bloğa bir göz atalım dedik. Yazınızı okudum. İçimi bir sevinç kapladı, tabi bizim yazıyı bir kenara bırakıp yorum yapmak olmazdı bu güzel yazıya. Doğrusunu isterseniz kendi inandığımız şeylere yakın olan düşüncelerin başka birileri tarafından seslendirilmesinden daha güzel ne olabilir ki ? Şaşırıyorum, şaşırtıyorsunuz beni güzel mavili dostlarım. Bağışlayın şaşkınlığımı ? Sizleri kısacık süre içinde bile az tanımışım galiba, ya da kendinizi ilk günden ele vermediniz galiba diyelim. Eline, yüreğine, bilincine sağlık Vertumnus. Ufak tefek eleştirilerimi bir tarafa bırakırsak, sevincimi şöyle tarif edeyim size. Birincisi, İşçi Partisi'ni soldan saymamanız beni korkunç mutlu etti. İkincisi, yazının final bölümü ve Che hakkında yorumunuz muhteşem, harika.
Bizi bizleri anlatan tam da budur işte. Yönelmekten çok yönelmenin niteliğine önem veren bizler için sayılar neyi ifade eder ki ? Sizin de bildiğiniz gibi güç denilen şey, sayılarla değil, inançla ifade edilir. O 11 kişi ya da senin 180 bin dediğin ama bence biraz daha fazla olan inanmış yürekler kimde var ki? Hadi onu da geçtim inanıyorsun ve tek bir kişisin. Kendi bildiğin, inandığın türküyü söylemek, doğruları haykırmaktan bizi daha fazla insan kılan ne olabilir ki? Bizi biz eden sevdayı,onurlu bir yaşamı,özgürlüğü, barışı, kardeşçe yaşamayı savunmak, halden bilmez kahpe yalana dur demek için sayılar değil sadece tek bir koca yürek gerek. Eğer tersini savunacaklar varsa ki vardır onlara da selam olsun.Hani şair söylemiş ya: Uykuları yalnız uyuyabilmek de kavgadır biraz.
Sevgiyle ve dostça kalın. Tüm mavilikler sizin olsun dostlarım... Penche (kold)