Ana içeriğe atla

Perşembe Konukları #8 : A.Hakan Semercioğlu "Çıkartma Albümleri"

-------------------------------------------------------------------------------
Her hafta Perşembe günleri,"Perşembe Konukları" köşemizde demirgibiyiz@gmail.com adresimize o hafta gelenler içerisinden bir yazıyı, "konuk yazarımız"ın yazısı olarak blogumuza taşıyoruz. Tüm okurlarımız yazılarını demirgibiyiz@gmail.com 'a gönderebilirler.

Bu hafta Perşembe konuğumuz, A.Hakan Semercioğlu. Bize gönderdiği mailde çocukluğumuzun büyüleyici güzelliklerinden birinden, çıkartma albümlerinden söz etmiş. Hakan Bey'in macerası 1988 Avrupa Kupası ile başlamış. Yazısı için Euro'88 çıkartma albümü görselleri ararken, Hakan Bey'in anılarından anladığım kadarıyla Hollanda'yı tutuyor olmasına karşın ben o dönemde de büyük bir sevgi beslediğim SSCB Milli Takımı'nın fotoğraflarını da koymadan edemedim. Euro'88'i Dasaev'siz, Zavarov'suz, Belanov'suz anmak olmayacaktı çünkü...Van Basten o golü balına attı diyerek bitireyim sözlerimi :))

Hakan Bey'e teşekkürlerimizle, yazısını, eklediğimiz görsellerle yayınlıyoruz...

-------------------------------------------------------------------------------
ÇIKARTMA ALBÜMLERİ
A.Hakan Semercioğlu


Merhaba Demir Gibiyiz ekibi,

Blogunuzu, diğer birçok futbol bloguyla beraber hevesle takip etmekteyim. Basının yer vermediği belki de yer vermeye değer görmediği ancak bir futbolsever için elzem olan bilgileri okuyuculara ulaştırma konusunda bloglar bence büyük bir devrim. Mevcut spor sitelerinin de olumlu katkılarını yadsıyor değilim ancak blogların haber verme kanalları olmalarının yanısıra blog yazarlarının kişisel anılarını, deneyimlerini, yorumlarını kapsıyor oluşu olaya bambaşka bir renk katıyor inancındayım. Ülkemizde, yanılıyor değilsem, Aceto Balsamico ile başlayan bu blog sevdası güzel yerlere doğru ilerliyor diye düşünüyorum. Tüm bu çerçeve içerisinde, Adana Demirspor’u merkezine almış bir blogla karşı karşıya olmak inanın büyük keyif. O yüzden, öncelikle tüm emekleriniz için teşekkür ederim kendi adıma.

Bloglar, bu kapsamda ben ve benim gibi futbolseverler için bir müptelalık. İzninizle, belki Perşembe köşenizde değerlendirmeyi de düşünürsünüz diyerek, çocukluğumuzdan kalma bir başka futbol müptelalığından söz etmek isterim: Çıkartma Albümleri.

Hayatımda ilk çıkartma albümünü görmem, 8.yaşıma denk gelir. Sokak aralarında, bir tür futbol oynamak için sabahtan akşama top peşinde koştuğumuz ve kimimizin Rıdvan, kimimizin Tanju, kimimizin Feyyaz olduğunu sandığı dönemler. Henüz, bu üçlünün yerini Van Basten, Gullit, Koeman almamış durumda. Euro-88 gibi bir kavramdan çok haberdar değilim, başlayana dek.

Yaz gelmiş ve TRT’de her gün futbol maçları oynanıyor. Değmeyin keyfime. Küçücük çocuğum ve zaten en çok istediğim şey futbolcu olmak. İzlemekten en keyif aldığım şey, maçlar. Benim için büyük nimet. Maçları hafiften izlemeye başlıyorum. Bu arada bir gün, mahallemizdeki okulun karşısındaki kırtasiyenin önünde uzun kuyruklar görüp meraklanıyorum. Ayaklarım beni oraya doğru sürüklüyor, sıraya girip soruyorum. Avrupa Kupası Çıkartma Albümü diyorlar, Panini diyorlar. Çok anlam verememekle beraber bekliyorum ben de.

Kırtasiye, o gün hep bildik havasından biraz daha farklı geliyor bana. Normalde, silgilerin, kurşun kalemlerin ve o dönemde yeni çıkıp çok popüler olan basmalı kalem kutularının oluşturduğu o hava gitmiş yerine çok sonraları hissedeceğim stadyum önü turnike bekleme kuyruğu havası gelmiş. Neyse, ben de elime alıyorum çıkartma albümünü. Bayılıyorum, deliriyorum o an resmen. 2 tane de çıkartma seti alıp, daha kırtasiyenin önünden bir yere uzaklaşamadan yapıştırmaya başlıyorum. Benim gibi yaşıtlarım da aynı durumda. Ona ne çıkmış, bunda fazla ne var derken akşamı ediyorum. Ertesi gün, bir daha !

Ailemden, tüm bunların bir para tuzağı olduğuna ilişkin azarı yemem çok geçmiyor. Elimde haddinden fazla Gullit’i değiştirecek bir grup çıkartma delisi aramayı sürdürüyorum. Bazı futbolcular, ya çok az çıkıyor ha hiç çıkmıyorlar. Çocukluk dönemi tabi, hemen firmanın o yapıştırmaları özellikle üretmediği, bilmemkaç milyona satıldığı söylentileri sarıyor ortalığı. Belki ciddidir de, çünkü hayatımda hiç firmadan sipariş vermeden tamamen setlerden çıkan yapıştırmalarla albümü tamamlayabilene raslamıyorum ben.

Günler kırtasiyeye gidip gelmekle ve mahalle maçlarında Van Basten olmakla geçip gidiyor. 1988’in ardından, bugüne dek oynanan tüm uluslararası turnuvaların çıkartma albümlerini itinayla alıyorum, hala da alırım. Kimisi eksikli duruyor öylece, kimisi internetten verilen siparişlerle tamamlanıyor. Sonunda bugünlere dek geliyorum.

Şimdi düşünüyorum da, kulüpler hiç olmazsa kendileri bu albümlerden her sezon başında yapsalar. Yerel basın aracılığıyla bir promosyon olarak verilse. Çıkartmalarını da maç girişlerinde bilet alanlara bedava olarak ya da büfelerde satarak sağlasa, çok mu masraflıdır? Sanmam. Bir matbaalık işe bakar. Hem yerel basın için farklı bir uygulama olur hem de özellikle Adana Demirspor gibi, Sakaryaspor gibi, Karşıyaka, Göztepe ve sayabileceğim daha birçok kulübün, kendi şehrinin takımını tutma onurunu yaşayan taraftarı için büyük güzellik olur.

Bu güzide takımlarımızı tutan, haftasonlarını stadyumlarda geçiren, aynen benim de bir zamanlar olduğum gibi şimdilerde 8-10 yaşlarında olan çocukların böyle bir hazineye sahip olması tarifsiz bir mutluluk olurdu eminim.

Yönetiminizle ya da basınınızla aranız nasıldır bilmiyorum ama bu önerimi siz de beğenirseniz bir iletin derim. Eğer bir Adana Demirspor Çıkartma Albümü çıkarsa, bunun da ilk taliplilerinden birinin ben olacağıma ilişkin söz veririm.

Son bir not, benim gibi çıkartma albümü delilerinin, albümlerine yapıştırma şerefine erişebildikleri son Demirsporlu, Hasan Şaş oldu yanılmıyorsam. O da, Galatasaray’dan çağırılıp Milli Takım’da yer aldığı 2002 Dünya Kupası Albümü’nde. Adana Demirspor’a ve sizlere, çıkartma albümlerini boydan boya milli futbolcularla süsleyeceğiniz, Süper Lig’li günler diliyorum. Bir de bu noktada ricam olacak, Hasan Şaş üzerine herhangi bir metninizi görmedim takip ettiğim zamandan bu yana. Bu konuya değinmeyi düşünür müsünüz? Oğluna Yusuf Deniz ismini vermiş bir Demirsporlu’dan Che bayraklı bir blogda söz etmemek olmaz diye düşünüyorum.

Saygılarımla,

A.Hakan Semercioğlu

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Elinize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş...

Euro88, hatırladığım ve tv'den takip ettiğim ilk şampiyonaydı.Özellikle final maçı çok dramatikti.Hollanda-SSCB finali...Gullit'in müthiş golü.

Birçok alanda olduğu gibi futbol kulüplerinde de kurumsal gelişimin önemli göstergelerinden biri, arşiv ve istatistiki bilgilerdir. Ne yazık ki memlekette verileri kaydetme, bilgileri toplama eksikliği hissedilir derecede zayıf. Aslında bunlar ortak hafızayı tazelemek, eskilerden öğrenmek ve ders çıkarmak için çok kiritik konular. Hangi yıl hangi futbolcumuzun bizde oynadığını, maçlarda hangi sonuçların alındığını kolaylıkla bulabilmemiz lazım. Ama tersine bunlarla ilgilenmek bile bir tür safdilik olarak görülüyor.

Ben eskiden gazetelerin verdiği fikstürleri hiç kaçırmazdım. Radyo başında hangi maçta hangi dakikada gol oldu, kim sarı kart gördü yazardım. Çıkartma albümü de daha çocukluktan takım sevgisini aşılamak için kullanılacak bir kaynak.

Ama her sezon onlarca futbolcunun gelip gittiğini, kimilerinin kadroya bile giremeden sadece federasyon kayıtlarındda kaldığını düşünecek olursak, bu albümün oldukça fazla sayfada basılması gerekir her yıl!
Adsız dedi ki…
Çıkartma albümleri :) bir dönem bu yüzden kendimi uzaylı gibi hissederdim.İlkokuldayken yaşıtlarım harçlıkları ile ayran ,simit alırken ben çıkartma paketlerine yatırırdım parayı.Hiçte ucuz olmazdı bu meret.Hevesle alınan çıkartmalar eve geldiğimde aynı yorumla karşılanırdı.Para tuzzağı , bizim evde biraz daha vurgulu söylenirdi bu deyim. heves kırıcı olsada , koca adam olduk vazgeçemedik çıkartma albümlerinden.Hakan Bey'in önerisine gelince olsa çok güzel olur tabi ama olabilirliği pek yok diye düşünüyorum.1988'e gelince ise bende Vertumnus gibi Sovyetler Birliğini tutuyordum ama olmadı.Oysaki grup maçlarında yenmiştik Hollanda'yı :)Son bi yorumda Hasan Şaş için , bende blogda Hasan Şaş ile ilgili bir metin okumadım ama Hasan Şaş'tanda bugüne kadar AdanaDemirspor ile ilgili tek cümle, tek yorum okumuşluğum,duymuşluğumda yok.Güzel yazı için Hakan Bey'in eline sağlık diyorum.

T.Egemen

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.