Yarın sabah Madrid’e doğru yola çıkıyoruz. Bavulumuzda formalarımız ve atkılarımız İspanya sokaklarını mavi laciverte bürüyüp döneceğiz. Tabi bolca fotoğrafla birlikte… Bir de İspanya-Türkiye maçını alırsak tadından yenmez. Pek ihtimal verilmese de, Fatih Terim’i, yürekli futbolcularımızı ve Euro 2008’deki başarılarını düşününce, neden olmasın diyorum.
Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta
Yorumlar
Araç muayenesinde suspansiyon hatası çıktı.Yarın MR çekiminden sonra tamir yöntemi belirlenecek.
Bu kez sizlerle olamayacagım kesinleşti.Gelecek seyehatlerde acısını çıkartırız.