Ana içeriğe atla

Kolbastı'da sıra bizde...

Bu sezonun en popüler sevinç gösterisi sanıyorum Kolbastı. Trabzonspor'la beraber başlayan bu güzel sevinç gösterisi gün geçtikçe diğer takımlara da sıçrıyor. Geçen hafta Alanyaspor, bize karşı aldığı galibiyeti kolbastıyla kutlamıştı. Bu hafta sıra bizde...Ben, gayet güzel buluyorum bir sevinç gösterisi olarak. Kendi fikrimce, yengeç dansından daha sempatik örneğin. Zamanında Bursaspor'un başlattığı bir timsah yürüyüşü vardı, o da güzeldi.

Başarı arttıkça, kendimize has bir şeyler geliştirsek aslında biz de. "İşte bu Demirspor'un sevinci" dedirtecek bir şeyler...Önerisi olan varsa, yorum kısmına beklerim...

(Bu arada, başta Trabzonlu gençler olmak üzere, halk danslarına gönül vermiş bir çok insan kolbastının tanınması için hayli yoğun bir çaba içerisindeler. Halk kültürlerinin yaşatılması için yaptıklarını çok önemli buluyor ve destekliyorum. Ayrıntılı bilgi isteyenler www.kolbasti.org adresini ziyaret edebilirler)

(foto, Kebabman'den...)

Yorumlar

H.C. dedi ki…
bu galibiyetten sonra kolbastı oynamak olur mu abi ama ya durumumuz ortada.
vertumnus dedi ki…
doğru söylüyosun H.C. , kendi blogunda eklediğin yazıyı da gördüm, ona da katılıyorum aslına bakarsan...

Sadece, kendim adına konuşayım, şu son dönemde öyle bunalmışım, öyle mutsuz olmuşum ki değişik bir şey olunca hoşuma gitti benim. Yoksa dediğim gibi, değerlendirmelerine katılıyorum
ADE dedi ki…
Madem Adanalıyız.. bize uzak kültürdeki kolbastı yerine patlatalım bir Adana Çiftetellisi, dadından yenmez :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...