Ana içeriğe atla

hata yapmak

Hiç hata yapmayan kişi, hiçbir şey yapmayan kişidir.

Birşeyler yapmak derdindeysen, attığın adımların seni hataya götürmesine engel olamıyorsun bazen... Büyük bir coşkuyla ilerlediğin yolun, bir anda çıkmaz sokağa girdiğini görebilirsin aniden. Ama insan olmak, erdemli olmak, oturduğu yerde ahkam kesmekten ziyade, yapıp-edip-yorumlayıp-ders alıp-yeni adımlar atabilmek değil midir biraz da?

Hele ki işi gücü yazmak olanlar için, hata yapmamak imkansız gibi birşey... Yazarken savrulduğun düşünceler, girdiğin ama çıkamadığın girdaplar, seni bulan çelişkiler... Kalem, oynadı mı kendine ve dünyaya dair sınırları sorgular olur bir kere. Yazmak, düşünmeyi-bağlantılar kurmayı-sorgulamayı ve en nihayetinde sınırlamayı zorlamayı gerektirir. Yoksa yazı, kelimelerin ardı ardına gelmesinden başka bir anlam ifade etmez. İyi yazı, biraz da sınırları zorlayan yazıdır. İyi yazı, biraz da kafaya tokmağı indiren yazıdır.

Demirspor'a dair idealleri olan-düşünceleri olan-iyisi/kötüsü-doğrusu/yanlışı olan bir grubun yazdığı bir blog burası. Kendi arasında bile bazı konularda tek bir noktada buluşamıyor. Ama tam da bu çelişki, bize yeni şeyleri görmemizi sağlıyor, diyalektik! Tartışıyoruz-konuşuyoruz-anlatıp dinliyoruz... Sonuçta, Demirspor için birşeyler yapmanın mutluluğunu hissediyoruz.

Bunları yazmamın nedeni, bu blogun 1.yaşının ve Ankara Tayfası'nın da 3. yaşının önümüzdeki günlerde aşılacak olması. Demirspor için yazan-düşünen-çabalayan ve yollara düşen bir kitlenin, yeni bir adımı...

Takımın maç yapmadan geçtiği bu haftayı, Tayfa'nın kısa ama etkili geçmişine-neler yaptığına dair verilerle değerlendirmek istiyorum. Peyderpey, bize dair fotoları-belki daha önce yayınlanmıştır ama yine de hafıza tazelemek için- paylaşacağım sizlerle.

Başa dönecek olursak, kişisel bir notla tamamlayayım derdimi.

Acaba diyorum ilk hatayı-Mustava'nın "hadi kalk İzmit'e gidiyoruz" demesine-"he!" demekle mi yaptım...

2003 sonbaharının garip bir günü, Kocaeli-Adana Demirspor maçı için trene atlayıp yola koyulduk. Sabahın köründe Kocaeli'ne varıp, yerel gazetelerle maç havasına girip, park köşelerinde pinekledik-kimi detaylara girmiyorum; Mustava alınabilir!

Tribünde birkaç kişi vardı, Kocaeli'nde öğrenci-İstanbul'dan gelen vs. Ama bir de o zamanki forvetimiz Bayram'ın akrabaları! Bizim cılız "Demirspor!" seslerimizi, onlar "Bayram-Bayram" nidalarıyla bastırıyorlardı.

Maç, son dakikalarda yan topla bulduğumuz bir kafa golüyle 1-1 bitmişti. O yıl düştük.

Dönüşü, yine nedense(!) trenle yapmak için gece 11'i bekledik. Koca Körfez'de balık-ekmek yapan bir yeri zarzor bulduk.

Dönüş yolunda, ilk sinyal geldi: Tren bozuldu. Eskişehir sınırlarında, uzunca bi süre bekledikten sonra, TCDD'nin tuttuğu otobüslere bindik. Sonra ikinci sinyal geldi: Otobüsün tekerleği patladı! Tamirciye girdik, tekerleği yaptırdık...

En nihayetinde maç bitiminden sonra birkaç saat içinde Ankara'da olmak varken, biz ertesi günün öğleyin 1'inde ayağımızı "iyi kalpli üvey ana"nın koynuna atabildik.

O güne dair elimde foto yok nedense...

Ama o günden beri kafamı yoran düşünceler var; biz bu takımı deplasmanlarda sevdik biraz da ve yollar bize, ne yapmalı sorusunu sordurttu hep! Biz bu takım için birşeyler yapabiirdik-yapmalıydık!

Evet, Adana'da zaten bu işi hakkıyla yapan bir kitle varken, biz madem uzaktaydık o zaman takımı da uzakta desteklemeliydik!

Mustava'nın daha sonraki bir tespitiyle, "en uzak deplasmana gitmek, görev" olmuştu bizim için. Cebimizdeki para, artık deplasman giderleri kaleminin gölgesinde taksim edilmeye başlandı ay boyunca.

Bir hataydı, geldi gidiyor. Güzel bir hataydı; kaldı ki "bir hata yapacaksan, bari onu doğru yap!"

Başlangıç böyle oldu, biraz garip... Ama hafta boyunca kutlamalar, daha keyifli olacak umarım!

yavuzy.

Yorumlar

Semt Aşığı dedi ki…
ama resim ?? :) Grubun çıkış noktasında takım düşüyor büyük hata :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.