Ana içeriğe atla

Ne oldu şimdi ?

Söyleyin bana bugün ne oldu ? Herşeyi bırakın bir kenara! Düşlerimiz, umutlarımız, isteklerimiz ve daha nicesini bırakın bir kenara düşünün bugün ne oldu ? Ne oldu da hiçbir şey değişmedi ? Ben düzeltilecek bir şey göremezken bazıları veya bazısı ne gördü de o "bozuk olan şey"i düzeltmek için "sözde" bir hamle yaptılar ve o şey düzelmedi...

(Bu zamana kadar şu yaşadığımız şeyler hakkında en az konuşanlardan biriyim belkide "Ankara Tayfası"nda. Bu sessizliğim konusunda da bir açıklama olarak düşünülebilir bu yazdıklarım.)

Ben şu satırları yazdığım anlara kadar hep bir umuda sahiptim. Hep yaşadığımz çıkmazın ve dertlerin bu sene hiç beklemediğimiz şekilde sonlanacağına ilişkin umudum vardı benim. Belki hala "umut kırıntılarım" var ama artık neye yarar... Kalp bin parçaya ayrıldıktan sonra neye yarar... Güneş artık batmışsa beyler çıkarın artık o güneş gözlüklerini çünkü göremiyorsunuz, bu iş bitmiş çoktan boşuna boğaz patlatıyorsunuz. Bu takımın kaderi bence çoktan çizilmiş, kalacağı yer belli; bu kategori... Atacağı gol bile belli sanki.

Öyle büyük bir tezgahın içindeyiz ki kimin dost kimin düşman olduğunu gerçekten şaşırdım. Bu kadar kolay "adam" satıldığını ve bu kadar kolay "rezil"in vezir yapıldığını görmek bana hem acı hemde "komplo kokusu" bulantısı veriyor. "O devir" kapansın artık istiyorum. O yiyicilerin, yalakaların, rahatsızların devri kapansın istiyorum. Ama nerde dostlar...

Siz devam edin... Yapın... Beni, bizi ve tüm bu takıma koşulsuz aşık olanları üzün...
Ama unutmayın!!! Eğer ufacık hakkımız varsa ve o hakkı kötüye kullandıysanız haram olsun!!!

Yorumlar

Adsız dedi ki…
en büyük dostumuz derviş ertan,
abdülkerim durmaz,metin yıldız...

Yusuf
Adsız dedi ki…
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...