Ana içeriğe atla

Hedefsiz Bir 1. Lig Takımı...

Bilmiyorum belki yanlış değerlendiriyorum, ama bana ters geliyor bir takımın hem de Türkiye 1. Ligi'nde mücadele eden bir takımın herhangi bir takımın pilot takımı olması. Ekonomik şartlar zorlar mı bir takımı bu yola? Tercih meselesi olmakla birlikte, konu aldığımız takım açısından bu husus öne çıkarılmış.

Bahsettiğim takım Kartalspor. 1949 yılında kurulmuş. Türk futboluna Servet Çetin, Volkan Demirel, Murat Sözkesen, Saffet Akyüz ve en son Galatasaray'a giden Yaser Yıldız'ı verdiler. Bu Kartalspor bizim takımımızı 2-1 mağlup ederek yükseldi bu lige. Amaçsız bir takıma daha yol vermişiz demek ki.

www.kartalspor.org sitesine girdiğimizde, bu sezon büyük zorluklar yaşandığından bahsediliyor, tek cümle ile, başka ne ses var ne seda. Kartalspor, Fenerbahçe'nin pilot takımı olmuş, Cemil Turan da takımın başkanı olacakmış. Bedeli mi; 3,5 milyon Avro. Bugünkü kur üzerinden hesaplarsak 7,3 milyon TL. Bu bedel karşılığında Fenerbahçe'ye profesyonel bir altyapı verilmiş. Yarın bu takım Fenerbahçe ile karşılaşsa hangi takımın menfaati ön plana çıkacak sorusunu sorabilmek bile, sporun kendi amacından, bu takımın ise sporun kendi içinde barındırdığı mücadele anlayışından, çıta koymaktan, hedefleri olmaktan uzaklaştığını, hayallerine sınır koyduğunu, set çektiğini gösteriyor bana. Yaklaşık 60 yıllık bir kulübün, bir tarihin, başka bir kulübe hizmet müessesesi olmasına gönlüm elvermiyor, ama oluyor işte, profesyonel denilen futbol anlayışında bunlar oluyor.

Kartalspor'un tarihindeki en büyük başarısı Türkiye 2. Ligi'nde ve yeni adıyla Türkiye 1. Ligi'nde oynamakmış zaten, düşse ne olurdu bir alt lige, hizmetkar kulüp olmak yerine. Dedim ya tercih meselesi, ama aynı zamanda kurumsallaşmamış kulüp yönetimlerinin plansız programsız davranışlarının bir kulübü getirdiği noktayla da ilgili. Yaz yaz bitmez, biz üzüldüğümüzle kalıyoruz.

Kaynak: http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=218154&Categoryid=5

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Özür dileyerek, yine bir düzeltme yapmak istiyorum. Öteden beri dile getirdiğim bir mesele: Bank Asya, o ligin sponsorudur; ligin adı değil. Nasıl bir meretse bu tüm Türkiye ağzına pelesenk etti, "Bank Asya'ya çıkmak, Bank Asya'da kalmak" vb. Evet, Bank Asya'ya gıcık olmamın bunda etkisi var ama lütfen sponsorun adını değil, ligin adını kullanalım. Orası 1.lig! "1.Lig'e çıkmak", "1.Lig takımlarından" diyelim, en azından bu sayfada öyle yapalım.

Kartalspor, altyapısı çok güçlü bir takım; yıllardır birçok futbolcu kazandırmış durumda. Bütçesi gereği de üst ligi-"Süper"Ligi hedeflemiyor. Benzer durum daha altliglerde de söz konusu. Mesela Tarsus... Aslında hiçbir zaman şampiyon olmayı hedeflemez, sınıra kadar getirip bırakır; amacı sadece futbolcu satmaktır. Çünkü üst lig onun maddi boyutlarını aşacaktır. 1.ligteki birçok takımın hali malum...

Onur'un tabiriyle, "hayallere engel çeken" şey, aslında şu endüstriyel futbol dedikleri...Hani karşı çıkmaya çalıştığımız mesele...
Onur BİÇER dedi ki…
Dediklerinde haklısın Disconnectus Erectus, ayrıca özür dileme hata düzeltirken. Eleştiriye açık olduğumuz ölçüde kendimizi geliştirebiliriz. Maalesef Bank Asya, Türkiye 1.Ligi'nin isim hakkını satın almak suretiyle bu ligin sponsoru konumunda. Örneğin Adana Demirspor'a Acıbadem'in sponsor olması ile aynı şirketin takımın isim hakkını satın almak suretiyle sponsor olması farklı şeyler. Federasyonun sitesinde dahi sponsor kuruluşun adıyla zikrediliyor bu lig, o nedenle kullanımımda hata görmüyorum.

Ama zihniyet açısından bu noktayı es geçmem nedeniyle kendimde hata görüyorum. Hem reklama aracı olmam hem de ligin öz adına önem vermemem, kendi açımdan eksiklik. Düzeltiyorum.
Onur BİÇER dedi ki…
Bu arada Vatan Gazetesi'nin internet sayfasından manşetten duyurmasına istinaden verdiğimiz haber sonrasında Fenerbahçe Kulübünden konuya ilişkin yalanlama gelmiştir.
türkayADS dedi ki…
bu konuyu geçenlerde sanırım yavuz abiyle konuşmuştuk...Kartalspor'un her seneki taktiği aynı ligin ilk yarısı çok iyi 2.yarı tüm iyi topçularını satıp kümede kalma savaşı..yani adamlar istemiyor ve taraftarda bunun farkında..Bir taraftar için hatta Türk futbolu için çok hazin bir durum...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir