Ana içeriğe atla

funk ALATURKA, Nefes'te...

Bir güzel haber verelim şu kötü tablonun içinde...

Ankara Tayfası ve tayfaya bugüne dek Adana'dan, Afyon'dan, Eskişehir'den konuk olanlar "Nefes"in tayfa için yerini gayet iyi bilirler. Kısaca söylemek gerekirse, Nefes, tayfanın toplanma, deplasmana hareket etme, karar alma ve -haliyle- içip coşma eylemlerinin yalnızca gerçekleştiği yer değil aynı zamanda bu süreçlerin bir parçasıdır da. Kadrosu değişmeden önceki Çağlar Abi'li, Barış'lı, İnan'lı, Coşkun'lu günlerinde bu insanların hem garson hem Nefes'in bizzat ortağı/sahibi olduğu şekliyle son derece orjinal, rahat, tanıdık, bildik, "ev gibi" olan Nefes, her ne kadar son dönemde yaptığı kadro değişikliğiyle bizi bir miktar üzse de hala önemli bir yere sahiptir. Çalışanları -Ankara Tayfası'nın güzel etkisiyle- Adana Demirsporludur, futbola en uzak olanı bile Demirspor sempatizanıdır artık. Şu anki kadrosundan Mehmet, Gençlerbirliği ve Şekerspor maçlarımızda tribünde bizle beraber gırtlak patlatarak "Tam Demirsporlu" olmuştur hatta...Beri yandan roka salatasının üzerine yoktur, yiyen bir daha gelir mutlaka.

"funk ALATURKA" da, tayfanın hep beraber olduğu, bir kısmının blogda "Biz Bize" etiketiyle takip edebileceği gecelerinin vazgeçilmezlerinden biridir. Keyfin iyice yerine geldiği saatlerde masada genellikle Mustava tarafından dile getirilen "Hüseyinleri dinlemeye gidiyor muyuz?" sorusuyla beraber harekete geçilir, funk ALATURKA dinlenir, zıplanır, coşulur. Ankara sahnelerinde, Adana Demirspor atkısının, formasının en çok yakıştığı, mavi-lacivert renkleri hakeden gruptur funk ALATURKA. Bir tek Deep Purple çalmıyorlar, ben kişisel olarak o bazda kılım kendilerine :)

Şimdi bu iki güzelliğin birleştiği haberi gelmiş bulunuyor. funk ALATURKA, bu gece Nefes'te sahne alıyor. Devamı gelecektir bu ilk gala gecesinin muhtemelen. Tayfa için, hem biraz kafayı dağıtma, hem güzel bir mekanda güzel müzik dinleme ve en önemlisi birarada olma için hoş bir sebep...

Akşam, iş çıkışında Nefes...

Yorumlar

serdanka dedi ki…
Abi söyleyelim "wish you were here" çalışsınlar daha sonra çalsınlar, bari bizim için yapsınlar :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...