Ana içeriğe atla

Ergun Kara'ya Mektuplar-2

Sevgili Ergun Kara,

Pazar günü, "iyi yaz Ergun!" diye kulaklarınıza ulaşmaya çalıştım A-üst'ten, duyabildiniz mi? Koca şemsiyeniz ve kırmızı çizgileriniz izin vermemiş olabilir, o yüzden yinelemek istedim.

İyi yazınız Sayın Kara. Hem de çok iyi! Size ihtiyacımız var çünkü. Hem de çok fazla!

Çünkü siz olmazsanız bize kırmızı çizgilerle hat çizeceklerin sayısı oldukça azalacak. Gerçi son zamanlarda sporadana.com şürekası da size katıldı ve borazan ekibi iyice çok sesli hal aldı. Bu kadar çok ses, nasıl uyumlu bir şekilde tek ses çıkarıyor şaşırıyorum doğrusu!

Bize "birlik ve baraberlik" çağrısı yapıyorsunuz bu çok sesli ama aslında tek ses koroyla. Yazılarınız birlik ve beraberlik methiyeleri ile dolu.

Bu kalıp kullanıldığında nedense benim aklıma hep '82 Anayasası geliyor. Sürekli bu ifadeyi kullanıp koca bir memleketin cinnetine çare bulmaya çalıştığını zanneden o garabet metin... Çünkü bizi birlik ve beraberliğe çağıranlar, hep bir şeylerden vazgeçip, kendilerine biat etmeye çağırmaktadır aslında.

Biz neyin etrafında "birlik ve beraberlik" kurmalıyız Sayın Kara?

"DERİN DEMİRSPOR"un etrafında mı? Yoksa bizi bugünlere getiren geleneğimiz etrafında mı?

Demirspor geleneği deyince aklınıza ne geliyor Sayın Kara?

Aytaç Durak'tan öteye bir gelenek algınız var mıdır örneğin? Lütfen paylaşın bizle...

Son yazınızda Şimşekler'i övmüşsünüz Sayın Kara. "Artık taşlar yerine otuyor" demişsiniz. Ne taşı? Birine taş mı atıyorsunuz yoksa? Şimşekler Grubu'nun taşlarının yeni yerine oturduğunu ima ediyorsunuz yani, öyle mi?

Aslında ben bu taşlardan, bizi birbirimize bağlayan ana hatların kaydığını anlıyorum. Eğer siz grubu övüyorsanız orada bir sorun var demektir!

Kıblemizi, değişen her yönetimle, "birlik ve beraberlik" tekbiriyle yeniden belirlemek yerine, "DERİN DEMİRSPOR"u sorgulamak olarak belirlemeye ne dersiniz sayın Kara?

Sizin bu önemli adımı atacağınızdan şüphe duymadığımı ileterek, gözyaşlarıyla dolu mektubumu sonlandırıyorum...

Yorumlar

Adsız dedi ki…
eline sağlık...

bu kalemşörlerin, ağa babalarının saltanatı bir son bulsa, başka bir takım izleyeceğiz.
Adsız dedi ki…
Ağzına sağlık Yavuz, yılmak yok devam, her platformda ağzının payını vermek lazım bunlara.

Serkan
Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Yazı çok güzel olmuş, kalemine sağlık.
Adsız dedi ki…
adsız1

neden yorumu yayınlamadınız..??? neden yada kimden çekindiniz..??? gerçekleri bildiğinizi biliyorum.. sizin yerinize ben dile getirdim ama yayınlamadınız.

iyiler kötüler kadar cesur olmadıkça, ayaklar baş olmaya devam edecektir.. benim için hayal kırıklığı oldunuz ankara tayfası...üzüldüm...
Onur BİÇER dedi ki…
Sevgili adsız1. Kim olduğunuzu bilmiyoruz. Mail adresiniz bizde yok. Bu yorum başlığı da konuyla ilgili alanlarda tartışmak için. Bu cevabı vererek bile okuyucuların zamanını çalmış oluyoruz. Size özel mailinizden cevap vermek isterdik. Bize adsız rumuzuyla birçok maesaj bırakılıyor. demirgibiyiz@gmail.com adresine kim olduğunuzu ve hangi yorumunuzun yayınlanmadığını söylerseniz yardımcı olmaya çalışırız. Keşke siz de bu kadar çabuk ve cevap bile almadan hayal kırıklığına uğramasaydınız.
yavuzy dedi ki…
Adsız1,

Adınızı-sanınızı belirtmeden perde arkasından, bizi kullanarak başka kruum veya kuruluşlara karşı sert yorumlar bırakmak, takdir edersiniz ki kabul edilebilecek birşey değildir. Eğer eleştiri tonunuzu yükselteceksiniz, lütfen kim olduğunuzu belirterek yola devam edin.

Burada herhangi bir düşünce engellenmiyor ama eleştiri seviyesi, üslup ve cevap hakkı doğurmama gibi durumlara dikkat ediliyor. Cevap hakkı doğurmak istediğimiz kişilere zaten sçıktan çağrı yapıyoruz, yukarıda yayınlanan yazıda olduğu gibi...
Onur BİÇER dedi ki…
Değerli adsız 1 rumuzlu abimiz. İnanın kimseyi kırmak veya niyet sorgulamak değil niyetimiz. Lakin bakınız bu yazdığımla 7 nci yorum oldu bu başlık altında girilen ve 4 tanesi konuyla ilgili değil. Rica etsek demirgibiyizgmail.com a mail atsanız, sitemlerinizi oradan iletseniz, hatalıysak özür dilesek, haklıysak derdimizi anlatmış olsak. Kötü mü olur? Lakin inanın istemeyerek de olsa konunun dışında gelen yorumları/sitemleri vs. yayınlamayacağım. Bu diğer okuyuculara saygısızlık olacaktır.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...