Ana içeriğe atla

Bizim Mücadelemiz 3

Yarım kalmıştım, sevgisizdim... Sanki bir tufan herşeyimi yıkmıştı, beni tek başına bir viranenin ortasına atmıştı. Sonra o güzel insanlar çıktı karşıma. Ben kimsesiz, üzgün ve yalnızken eski bir aşkımı hatırlattılar bana. Umudu bitmiş, tükenmiş bir "yorgun savaşçı" kıvamındaki gözlerime fer bıraktılar. Bilmedim uzun süre bu duyguların, yardımların değerini... Sonra daha iyi anladım hepsinin değerini... Özgür bir kuşun kanat çırptığı engin "MAVİ"ler ile koca bir denizin en karanlık, en kuvvetli, en tutkulu taraflarını yani "LACİVERT"lerini gösterdiniz bana... Kimsenin unutmadığı acıları dindirmek istedik beraberce. Kendi acımı unutup başka acılara yelken açtım sizinle. Bazen mutlu oldum, bazen hep beraber hüzünlü. Hep bir masumduk, hiç kimse bizim kadar masum olmasa da. Biz hep bir rahatsızdık başkaları çok rahat olsada... Şimdi bol bol duraksadığım yazımda, bir sevgisizlik yaratmak istiyorum! Ama yanlış anlaşılmasın bu bize, bu cefakar taraftarlara yapılmış olan bir saygısızlığın cevabıdır! Bu "Bizim Mücadelemiz"dir!!!

Herkesin bi rüyası vardır. Herkesin hayattan bir beklentisi vardır. Bazısı çok para ister, bazısı saygınlık, büyüklük. Bazısı "herkes beni tanısın" der, bazısı kimseye karışmadan yaşamasını, kimseninde ona karışmamasını ister. İster de ister... Bizim isteğimiz belli, sürekli söylüyoruz ; "DEMİRSPOR'U DEMİRSPORLULAR YÖNETSİN!!!" istiyoruz. "Çok mu şey istiyoruz acaba?" diye düşünüyorum bazen. Sonra tepem atıyor, "Az bile istiyoruz!" diyorum. Az bile istiyoruz!!! Ben daha ne başlıklar açarım buraya sonu gelmez emin olun. Yüreklerinde sadece ve sadece Demirspor sevgisi olan insanlar bu klübe kötü bir şey olacağını hissetseler böyle davranmak istemezler ama neden? Klübü bu kadar çok sevmeseler iyi olacak galiba!!! O kadar çok sevmesinler bari sadece işlerini yapsınlar yeter.
Eğer diyorlarsaki "Biz biraz deneyim konusunda kararsız bir yapıda kaldık". Biz onlara deneyimlerinden faydalanacakları büyüklerimizi tavsiye edebiliriz. Yada "sakal" mevzuunu dert etmeden bu "Cefakar Taraftarın" ileri gelenlerine sorabilirler. Unutmayın!!! "Her ağaç kökünden büyür".
SİZ KÖKÜNÜZE İHANET ETMEYİN YETER!!!

Yorumlar

vertumnus dedi ki…
Bu yazıya en iyi şu şarkı uyar sanırım;

Birden çıktım viraneden
Koşa koşa indim kumsala
Acı acı sövdüm sonra
Yüzümü kırbaçlayan rüzgara...

Eline sağlık serden geçip sevdadan geçemeyen...
mustava dedi ki…
Az bile istiyoruz serdanka, az ! Bileğine kuvvet, eline sağlık...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...