Ana içeriğe atla

Biber Gazı

Bir biber gazı vakası daha: Hem de KAPALI Spor Salonunda...



Aliağa Petkim-Galatasaray Cafe Crown arasında oynanan basketbol maçında, polis taraftarlara yakın mesafeden biber gazı sıktı ve KAPALI Salon içindeki gazın etkisi geçene kadar durmak zorunda kaldı. Bu bilgi cebimizde dursun...

Bir de bundan bir kaç öncesine bakalım: Geçtiğimiz salı Türk Telekom'un bir İsrail ekibiyle oynayacağı Avrupa Kupası maçında, Ankaragüçlü taraftarlar içeri alınmazken, sarıklı-cüppeli-kara çarşaflı kişiler, her nasılsa edindikleri davetiyelerle salonun altını üstüne getirerek, maçın oynanmasını engellediler ve dahası memleketi rezil ettiler. Nedense polis onlara biber gazı kullanmakta imtina etti.

Ama mevzuu tribündeki taraftar olunca, bu "modern" aygıt, fütursuzca genizlere boca edilebiliyor. Hem de kapalı salon, hastahane, insan sağlığı vs. gibi etkenler göz ardı edilerek...

Biber gazından çok çeken bir taraftar olarak, polisin bu garip tutumunu ve tribündeki taraftarı "en büyük ikinci canavar" olarak görmesini, kendi adıma, esefle kınıyorum. Bu biber gazı denen meret nedense bir eylemdeki emekçilere bir de tribündeki taraftara yönelik olarak üretilmiş demek ki...

İşin özü tabii ki Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'da geçen yıl yapılan değişikliklerle edinilen haklarda gizli.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
HaLk poLisi neden sevmez ki
AnneLer çocukLarını neden poLisLe korkutur ki.
Bu sevgi adamLarını bu şekiLde karaLamaya çaLışan
"disconnectus erectus" u kınıyorum :)
Semt Aşığı dedi ki…
ya valla odtüde okuyan sizsiniz insanın bağışıklık sistemini geliştirici bişeyler bulun bu biber gazına karşı çıkalım aslan gibi deplasmanda karşılarına sık lan sık diyelim :)
Ati dedi ki…
bizzati polis çocuğu olan şahsımın, son dakikada gol yiyip delirmiş, yıkılmış kişilerin üzerine bibergazı atmaları ile neticelenmiş güngören maçında konyada bulunan şanslı seyircilerden biriydim adsız kardeşim.. koltuk kırılmasını, sahaya atılmasını tasvip etmiyorum, fakat bunun cezası sorgusuz sualsiz bibergazı atmak olmamalı.. astımı olan kişiler için öldürücü bir kimyasal silahtır bu , oyuncak değildir.. kendimi nasıl sahaya atabildim vallahi hatırlamıyorum.. aha bağırıyorlar hoop bibergazı.. ota biber gazı, ...a biber gazı.. çoluk çocuğun, kadınların, yaşlıların olduğu yere bibergazını oyuncak gibi atmaya devam ederlerse, polis çocuğu olan şahsım dahil herkes isyan eder, nefret eder... 15000 kişiyi aynı anda vuramazlardı, adamlığımız için teşekkür etmeliler..
Tuner dedi ki…
kapalı salonda biber gazı yeni bir hadise değil

3 sene önce Karşıyaka Arena'da oynanan Karşıyaka Beşiktaş maçında salonu dolduran 6bin kişinin neredeyse yarısı nasibini almıştı o gazdan...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...